Cumhuriyetin 100. yıldönümünü, devlet değil, hükümet hiç değil, CHP de dahil olmak üzere muhalefet de değil, halk kutluyor. Sadece tabandan gelen istek, halkın kendi isteği, direnişi, Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşlarına duyduğu sevgi saygı ve minnet nedeniyle kutluyoruz 29 Ekim’i bu yıl. Hükümete rağmen kutluyoruz!

Bakmayın CHP’li kimi belediyelerin pürtelaş, alelacele konserler düzenlemelerine. Keşke bunun yerine bütün bir yıl boyunca Cumhuriyete, devrim ilkelerine sahip çıkmak için kolları sıvasalardı! 

80 YILI YOK SAYMA ÇABASI 

Mustafa Kemal ve silah arkadaşları yedi düvele karşı Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı’nı verdikten sonra çok daha zorlu bir mücadele başlattı. Şunu unutmamalı: 

Bağımsızlık Savaşı sadece dış düşmana karşı değil Osmanlı sarayına karşı da verilmiş bir savaştı! İktidar unutabilir ama biz unutmamalıyız! 

Borca batmış, hastalıklı, dışa bağımlı bir vatan miras kalmıştı Osmanlı’dan geriye. Yüzde 80’i kırsalda yaşayan, güya tarım ülkesi olup da ekmeklik unu bile bulunmayan, erkeklerinin sadece yüzde 7’sinin, kadınlarının binde 1’inin okuma yazması olan; çoğu hasta (sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgınlarından kırılan) bu yoksul köylü, göçebe halktan bir Cumhuriyet devleti yaratma savaşı verdi Mustafa Kemal. 

Yol yok, bir iki kent dışında elektrik yok, motor yok, telefon yok , sanayi yok, eğitim, okul hiç yok... Ve yokluklar arasında bağımsız, milli egemenliğini savunan, laik, çağdaş, evrensel değerleri kucaklayan, bir toplum yaratma mücadelesi veriyor. Nutuk’un her sayfasında bu devletin nasıl yokluklar, yoksulluklar, olanaksızlıklar içinde kurulduğu anlatılır. Bunu herkes öğrenmeli, bilmeli. 

Anlaşılan hükümettekiler öğrenememiş! 100 yılda yapılanları son 20 yıla mal etme çabasına girdiler. “Oha” dememek için zor tutuyorum kendimi! Güler misin ağlar mısın! Hani nerede SEKA, nerede Sümerbank, TEKEL, uçak fabrikamız ve Cumhuriyetin sembolü daha nice kurum? 30’lu yıllarda Avrupa’ya buğday, tahıl, pamuk vb. ihraç ederken şimdi dışarıdan saman alan ülkeye döndük. Tarımı, yerli sanayiyi bitirdiler, hastaneleri kuruttular, üniversiteleri yerle bir ettiler!

CUMHURİYET KADIN DEVRİMİDİR 

Cumhuriyet kültür devrimidir, kadın devrimidir, devrim ilkeleridir. Ve bu ilkelerin başında laiklik gelir. Laiklik yoksa demokrasi olamaz.

Hayır kadına ilişkin devrim ilkelerini ve şu son 20 yıldır kadına karşı yürütülen, laikliğe, anayasaya, Medeni Kanun’a karşı yürütülen “karşıdevrim” adımlarını sıralamayacağım. Zaten yıl boyunca onları yazıyorum. Onun yerine şunların altını çizeceğim:

Cumhuriyet, bizim ülkemizde, kadının insan yerine koyulmasıdır. 

Cumhuriyet, kadını köle değil birey yapandır. 

Cumhuriyet kadının yaşama hakkı kadar, seçimlerini özgür iradesiyle yapabilme, eşit eğitim, eşit sağlık hizmeti alabilme, çalışabilme, emeğini değerlendirebilme hakkıdır.

Cumhuriyet, kadının bedenine sahip olma hakkıdır. Doğurma ya da doğurmama hakkıdır. 

Cumhuriyet, tıpkı erkekler gibi kadınların da adil, hakkaniyetli bir yönetim umma hakkıdır. Adalette, hak ve hukukta eşitlik hakkıdır. 

Cumhuriyet, kadınların erkek şiddetine uğramaması demektir. Eğer uğruyorsa buna karşı mücadele etmek demektir. 

Cumhuriyet kadınların düş kurma hakkıdır. “Yurtta barış, dünyada barış”, daha adil bir dünya, daha güzel bir gelecek umma düşünü kurma hakkıdır. Düşlerini gerçekleştirmeye çalışma hakkıdır... 

Bizim ülkemizde Cumhuriyet kadının onurudur. İnsanlığın onurudur. 

Cumhuriyet Atatürk’ümün deyişiyle “En büyük bayramdır”. Kutlu olsun!