Her şeyden önce bize yaşattıkları sevinç için, gurur için, mutluluk için, güven için, sevinç gözyaşları için, onur için, umut için A Milli Kadın Voleybol Takımı’na ve onlara katkıda bulunan, emek veren herkese çok teşekkür ediyorum... 

Bizlere bu duyguları nasıl bir ortamda ve koşullarda yaşattığınızın altını çizmeliyim:

Milletin yarısı müthiş bir toplumsal depresyonda ve milletin tümü iktidar tarafından ceplerine kadar soyulurken... 

Ülkede her gün en az bir kadın öldürülürken ve bilincinde olsun ya da olmasınlar ülkedeki her kadın gün boyu defalarca aşağılanırken... 

Eğitim birliği yok sayılırken... Kızların eğitim alması engellenip, kız ve erkek öğrencilerin ayrılması için çabalar sürdürülürken, yeni eğitim bakanı konuyu yeniden ısıtıp önümüze sürmüşken...

2023 Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde Türkiyem 146 ülke arasında 129. sırada yer alarak beş basamak gerilerken, “Avrasya ve Orta Asya” sınıfındaki ülkeler arasında sonuncu olurken... (Bu gidişle, eşitlik için tahminen 130 yıl geçmesi gerektiği öngörülürken!) 

Hak ve hukuk, siyasal erkin emrindeyken... (Duydunuz değil mi, Osman Kavala’ya tahliye isteyen hâkim Sercan Karagöz, Ağrı’ya atandı... Can Atalay hâlâ hapiste... Merdan Yanardağ söyledikleri için değil, muhalif olduğu için içeride...) 

Liyakatsizlik, insanlık onuruna ve emeğe saygısızlık, şiddet, arsızlık, yolsuzluk, kin, öfke, hırsızlık, hoyratlık, baş tacı edilmişken...

Uzatmayayım: Laiklik ilkesi, anayasa, Cumhuriyet ilkeleri ayaklar altında çiğnenip karşıdevrim adım adım yerleşirken...

Siz, siz Cansu Özbay, Elif Şahin, Ebrar Karakurt, Melissa Vargas, İlkin Aydın, Hande Baladın, Saliha Şahin, Derya Cebecioğlu, Eda Erdem, Zehra Güneş, Aslı Kalaç, Gizem Örge, Simge Aköz, Ayça Aykaç, siz bütün bu saydıklarıma ve gerisinde yatan niyetlere meydan okudunuz. Çünkü siz Atatürk’ün kızları, laik Cumhuriyetin kızlarısınız.

BAŞARININ SIRLARI

Elbet ne bu başarının ne de bu meydan okuyabilmenin bir sırrı falan yok. Açıklayayım: 

Benim gibi düşünenler size baktığımızda smaçlardan, blokajlardan, volelerden önce azmi, çalışma gücünü, cesaretinizi, adanmışlığınızı, özgürlük ve eşitlik tutkunuzu, uygarlığınızı, çağdaşlığınızı, aydınlığınızı, bilgi ve birikimle donanmış liyakatinizi, inancınızı, inadınızı, asla yılmama gücünüzü, vatan sevginizi ve o muhteşem dayanışmanızı görüyoruz. Birbirinize karşı sevgi ve saygınızı, ekip ruhuna verdiğiniz önemi görüyoruz. 

Bu ülkeyi karanlığa döndürmek için uğraşanlar ise size baktıklarında, kafalarından ve hayallerinden geçen pisliklere uygun başka şeyler görüyor: Baldır bacak, çıplak et, örtünmemiş kadın bedeninin şehvetini görüyor. Boyunuzdan, posunuzdan, saçınızdan, renklerinizden, özel hayattaki tercihlerinizden ve smaçlarınızdan, topa vuruşunuzdan, vatanı savunur gibi sahanızı korumanızdan korkmaları bundandır. 

Sizden korktukları için (aslında tüm kadınlardan korkarlar ya) saldırmaları, linç girişimleri sakın sizi üzmesin. Bırakın kendi pisliklerinde boğulsunlar! (Ebrar’ın Atatürk fotoğraflı sosyal medya paylaşımları muhteşemdi.) 

Siz, bildiğiniz yolda, Atatürk’ün önderliğinde ilerlemeye devam edin.

FİLENİN SULTANLARI

Çok sevgili bir arkadaşım, “Filenin Sultanları” sözünden Osmanlı sultanlarını çağrıştırdığı için rahatsız olduğunu söyledi. Kullanmayalım bu tanımı dedi.

Canım arkadaşıma katılmıyorum. Bari bu ayırımcılığı biz yapmayalım. 

“Sultan” sadece Osmanlı padişahlarına, eşlerine, çocuklarına verilen sıfat değil ki Bektaşi azizlerine de en yüce sevgiliye de verilen sıfattır.   

Sultan sözcüğünü dağarcığımızdan atacak olsak, vazgeçtim Kanuni Sultan Süleyman’ın aşk sonelerini, Türk şiirinin yarısını da gözden çıkarmamız gerekecek...

Hem sonra “Türk Sinemasının Sultanı” Türkan Şoray’a ne diyeceğiz?   

Bizim “Filenin Sultanları” aynı zamanda “Atatürk’ün Altın Kızları”. Keyfini çıkarın!