Ortalıkta dolaşan son söylenti kasımda baskın seçim olacağı. Herkes bir erken seçim mi, zamanında seçim mi, derken aslında tarihi belli, önemi ciddi bir başka seçim gündemde: Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en büyük barosu olan 144 yıllık İstanbul Barosu’nun başkan seçimi 2023’te, Cumhuriyetin 100. yılında yapılacak. Ülkede her ne kadar hukuka güven kalmadıysa da avukatlarımız haklarımızı savunmak açısından büyük bedeller ödeyerek çalışıyor. Avukatları temsil eden baro yönetimleri de bu açıdan çok önemli. Sırf bu temsili ağırlığı bölmek için iki başlı baro sistemini getirmediler mi? 

İstanbul Barosu’nu 10 dönemdir İlke Grubu yönetiyor. Önce İlke Çağdaş Grubu’nun başkanı Mehmet Durakoğlu tekrar aday olmayacağını açıklayınca bu kez bir önseçim heyecanı başladı. Grubun adayı olarak seçim kazanmak önemli ama o seçimi kazananın baro başkanlık seçimini de kazanması gereken aday olması daha da önemli. Ülke seçimleri için de “Millet İttifakı’nın adayı değil ilkeleri önemli” diye söylenenler havada uçup gidiyor. Çok da haksız değiller; adayın kimliği, tanınırlığı, daha önce yapmış oldukları seçime katılmayı ve doğru kişiyi seçmeyi kolaylaştırır. Cumartesi günü Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu delegeleri, seçime katılacak adaylarını seçecek. Bu aday İstanbul Barosu başkan adayı olacak. Oy vermek bir hak ve ödevdir. Katılımın yüksek olması doğru adayın seçimi için önemli.

GÖREV İNSANI

Kendisini, İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma Merkezi’nde Medyada Kadın dersini verirken tanıdım. Yüksek lisans öğrencim olarak karşımda oturuyordu! Kadının soyadı hakkı konulu bitirme tezi ilk adım oldu, hukuk mücadelesi sonucunda kadınlar evlilik sonrası kendi soyadlarını kullanma hakkına kavuştu! Eşi, oğlu da avukat olan Nazan Moroğlu, mesaisini avukatlık yaparak değil, kadın hakları, insan hakları aktivisti olarak kullanmayı seçmişti. İstanbul’da kadın hakları üzerine çalışan grupların toplandığı çatı olan İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin koordinatörlüğünü üstlendi; Mehmet Durakoğlu kendisini yardımcısı olarak seçmesine ve bu işin büyük idari görevlerine karşın hâlâ bu görevi de yürütüyor! MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ders veriyor. Laiklik ve kadın hakları kırmızı çizgisi. “Laiklik, demokrasinin ve kadın haklarının da güvencesidir” diyor. Nazan Moroğlu, geçen yıl, Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu (GWI) 100. yılına özel, dünyanın “100 Öncü Kadın” listesine girdi. “Atatürk devrimleriyle kazandığımız hakları ve Türkiye’de sürdürülen eşitlik mücadelemizi uluslararası alanda anlatabilmiş olmanın mutluluğunu yaşadım” demişti.

BARO BAŞKANLIĞINA YAKIŞIR

Çok iyi biliyoruz ki son 20 yıllık dönemde hak ve hukuk mücadelesi vermek kolay değil. Nazan Moroğlu, çeşitli davalarda mesnetsiz suçlamalarla yargılandı, soruşturuldu, bedel ödedi. Zaten kadın hakları, insan hakları savunucusu iseniz, bunun bedeli, maddi ve manevi eziyettir. Ama bir insan türü var ki, sadece inandığı dava uğruna karşılığı manevi tatmin olan işlerde gece gündüz kendini paralıyor! Nazan Moroğlu bunlardan biridir. Ve aslına bakarsanız, hiçbir görevine talip olup seçimle gelmemiş, hep görev almıştır. Bu kez de seçime girme görevi aldı. Önce grubunun, sonra da İstanbul Barosu’nun başında, Cumhuriyetin 100. yılında, Cumhuriyet değerlerine inançlı, bunu hak ve hukuka dayalı olarak temsil edecek bir kadın olmasının artık zamanıdır! Taraf mısın derseniz, her zaman tarafım, hak, hukuk ve doğrulardan yana. Uzun yıllardır hukuk, laiklik ve eşitlik mücadelesine tanık ve destek olduğum Nazan Moroğlu’na da kefilim! Oy verme hakkım yok madem, sizler vekilim olun.