Yazgülü Aldoğan

Mideyi temizlemezsen kusarsın!

10 Haziran 2021 Perşembe

Görünür olan denizin kusmasıydı: En son iktidar gördü ama şubat ayından beri Marmara Denizi ve bütün koylarını saran, beyaz renkli bulamaç, bilimsel adı müsilaj gibi kibar bir şey de olsa, bildiğin kusmuktu! İBB, tekneleriyle deniz yüzeyindekileri toplamaya çalışıyordu ama hastayı iyileştirmeden kusmuğu temizlesen ne olacak, yine kusar? Üstelik de asıl beter durumda olan denizin yüzeyi değil, o yüzeye çıkan diptekiler! Dipten çıkıyor yukarı, denizin dibi ölüyor, oksijen kalmamış, balıklar ölüyor, mercanlar ölüyor, kabuklular, yumuşakçalar ölüyor. Üstelik boğularak ölüyor! Çevre ve Şehircilik Bakanı aylarca bu görüntüyü sindirmiş, ağzını açmamışken Dünya Çevre Günü’ne bir çalıştay konduruverdi, hemen algıladılar nedenini, nasıl çözüleceğini, iki gün sonra da hemen suçluyu buldular: İki senelik İBB yönetimi! Hemen önlemleri alıp hallediyorlar. Hayır, bu yeterince komik değil, daha da komiği Ulaştırma Bakanı’nın söylediğiydi: “Kanal İstanbul’u yapacağız ve Marmara Denizi temizlenecek!” Prof. Naci Görür, “Herhalde şaka yapıyor” dedi ama maalesef ne şaka ne Zaytung haberiydi; bildiğiniz “Ay’a otoyol yapacağız desek inanacak bir kitlemiz var!” diyen AKP’li bakan kafasıydı, hani şu aralar ortalarda olmayan damat bakan kafası. İki yıldan fazladır bilim insanları Kanal İstanbul’a vurulacak kazmanın İstanbul ve Marmara Denizi’ni nasıl bitireceğini, mahvedeceğini raporlarıyla anlatıyor, bu konuda çalıştaylar, toplantılar yapılıyor. İstanbul halkı dilekçeler veriyor, rant ve beton yaratmaktan başka hiçbir anlamı olmayan bu gerçekten deli işi çılgın projenin durdurulması için muhalefet, “İktidara geldiğimizde paralarını ödemeyeceğiz, şirketler bu işe girmesin” diye uyarıyor ama ne gam. Artık kime ne söz verildiyse iktidarın bakanı, bu projenin bir çevre felaketi yaratmasının tersine temizliğe neden olabileceğini yüzü kızarmadan söyleyebiliyor. 

Sadece deniz değil

Kirlenen ne yazık ki sadece deniz, sadece dereler, sadece göller, sadece dağlar, sadece ormanlar değil. Asıl siyaset kirli, siyaset kirli olduğu için bu kirlilik her yere bulaşıyor, yayılıyor, hasta ediyor, kurumlar çöküyor. Siyasetin kirlenip çözülmesi, oraya yapışmış olanların koltuklarını korumak için önce adaleti devreden çıkarması ve sonra bütün kurumları vesayet altına almasıyla mümkün oldu. Tek adam rejimine geçildi ve parlamento denetimi de yasa yapıcılığı da bitti, medya ele geçirildi, susturuldu, demokrasi de bitti. Ama bir dakika, ne oldu? Videolarla uyandık bir sabah erken. Tıpkı deniz üzerindeki müsilaj gibi bir mafya lideri kusuyordu! Anlattıkları, iddiaları, öylesine kirli, öylesine pis kokuyor, öylesine dehşet verici ki müsilajdan beter. Üstelik görmezlikten, duymazlıktan gelmek de mümkün değil. Söylediklerinin belgeleri var, tanıkları var, olayların bir kısmını bilenler var. Hanefi Avcı, Sedat Peker’in söyledikleri için “Bildiklerinin sadece çok azını söyledi!” diyor. O konuştukça başkaları da konuşuyor, müsilaj bütün ülkeyi sarıyor. Dipteki pislik, yüzeye çıkıyor. Bir kadın çıkıp “Otelimize tankla girdiler!” dedi. Mallar satılarak el değiştirmemiş, kıyılardaki oteller, marinaların üzerine çökülmüş! Çökmek için tankla gelmiş alıcı, TSK’nin tankıyla. Bundan büyük müsilaj mı var? 

Çalıştay mı yapalım?

Müsilajın nedenini ve önleme yollarını bulmak için çalıştay yaptık, siyasetteki müsilajı önlemek için de mi çalıştay yapacağız? Yolu bellidir: Parlamentoda araştırma! Reddedildi! Hangi savcı kendini ve yedi ceddini feda edip de temiz eller operasyonu başlatacak? Bu sistemde olamaz. Hiç kuşkusuz temiz savcılar, vicdanlı hâkimler, dürüst adalet mensupları var. Bu kadar kirlenmedik. Ama bu sistemde parmaklarını oynatamazlar. Emir yukarıdan gelmeden mahkemeler karar vermiyor! Beğenmedikleri kararı veren hâkimi, mahkemeyi değiştirip yeniden yargılama yaptırdıkları bir rejim olduk, bundan büyük müsilaj mı var? 

Seçim tek çözüm yoludur. Sistem öylesine kirlendi ki, neresinden tutsanız elinizde kalırken, ele geçirilmiş yargıyla, medyayla, devlet bankalarıyla, batırılmış ekonomiyle, can ve mal güvenliği kalmamış bir düzenle ülke daha fazla yönetilemez. Seçim yapılabilir mi? Yapılacak! Çünkü iktidar bitti. Sedat Peker bitirmedi. İktidarın ömrü bittiği için Sedat Peker ötüyor. Müsilaj budur. Doğal kirliliğin ve siyasi kirliliğin aynı anda bizi boğazımıza kadar pisliğe batırması ilahi tesadüf mü? Sadece sonuç! Ne kadar çabuk o kadar iyi. Soruyor ya “Öldürdün mü?” Deniz ölüyor, doğa ölüyor, insanlar intihar ediyor, çünkü bu yönetim öldürüyor. Bir insan ömrü içinde görmediğimiz kalmadı; darbe, deprem, salgın, müsilaj, tek adam rejimi. Hiç olmazsa kendi elimizle yarattığımız canavarı alt etmeliyiz, köylüsünden kentlisine görmeyen kaldı mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları