Veysel Ulusoy

Ekonomide söylenenler ve yaşanan gerçekler

23 Ekim 2022 Pazar

Ulusal gelirin çoğunu hem tüketim hem de üretim gücüyle yaratan hanehalkı aynı zamanda eldeki bilgiye göre tasarrufunu yönlendirir. Bu sayede günümüzdeki geliri ile emeklilik sonrası refah seviyesini en uygun bir biçimde şekillendirir. Yüksek gelire sahip olduğu dönemdeki tasarruflar ve onun getirisi ile emeklilik ve sonrası dönemde harcama gücünü dengelemeye çalışır.

Bu doğal olarak modern toplumlarda, bilgi akışının mükemmel olduğu toplumlarda çok daha etkin işler...

Sağlığını hiçbir zaman yitirmeyen veri akışı ile kişiler, firmalar ve hatta devletin kendisi tüketim ve yatırım başta olmak üzere tüm harcamaları en iyi bir şekilde yönetir ve ülke de bu sayede kararlı bir ekonomiye sahip olur. Doğru bilgi ve onun günlük hayata katkısı her yönüyle daha rahat bir yaşamın temel kaynağı olmakla kalmaz, aynı zamanda riskleri en aza indiren bir yolu önümüze koyar.

Saymakla bitmez bilginin, doğru bilginin faydaları...

YA TERSİ OLURSA?

Öte yandan bilgi doğru ve tam bir şekilde verilmiyor ya da ekonomideki aktörler buna zamanında ulaşamıyor ise çok şey yanlış gidiyordur. Devleti yönetenlerin tekel gücü oluşturdukları veri kaynaklarını etkin bir şekilde oluşturmamaları ve öyle olsa bile bunu toplumla paylaşmamaları sanıldığından fazla, hem oldukça fazla zarar verir, hem de herksese.

En azından son 12-15 yılda bunun derecelerini farklı olsa da Türkiye’de tecrübe etmekteyiz. 

Ulusal gelirin yanlı hesaplanmasından (tahmin edilmesinden) tutun, işsizlik, istihdam ve enflasyon oranları başta olmak üzere hemen hemen tüm istatistiki verilerde bunu görüyoruz. Görmekle de kalmayıp, bu verilerdeki hataları her yönüyle ortaya koyuyor, yapılması gerekenleri sıklıkla vurguluyoruz.

Sadece biz mi?

Tabii ki hayır.

Örneğin, o Avrupa İstatistik Ofisi, EuroStat bizi denetliyor, dolayısıyla sunulan veriler oldukça sağlıklı yaklaşımının doğru olmadığını bizzat ofis AB Türkiye Raporu’nda veriyor. Bu vurgu 2021 ve 2022 yılları raporlarında tekrarlanmasına rağmen hiçbir iyileştirmenin yapılmadığını görüyoruz.

Bu raporların içeriğini ayrıntılı bir şekilde sentezleyebiliriz burada ama yine bir şey değişmeyecek, veriler siyasi saikler kapsamında verilmeye devam edecektir.

Öte yandan şu sene sonunda enflasyon oranında düşüşleri göreceğiz yanıltmasına gelelim. Özellikle geçen yılın kasım ayıyla başlayan ve birkaç ay daha devam eden zam yağmurları ile yukarılara hızlı çıkan enflasyon oranının olası gücünü kaybederek matematiksel olarak azalması ve hatta bunun aylık fiyat artışları ile beraber gitmesi halka bir algıyla ekonomi modelimiz çalışıyor tarzında sunulabilecektir.

İşte bu tam anlamıyla bilinçli bir yanıltma halinde sunulacak. Bununla da kalmayacak, ücretlere enflasyon farkı daha düşük oranda yansıtılacaktır.

ENFLASYON FARKI DERKEN?

Aralık ayı sonu itibarıyla, geçmiş altı ayın gerçekleşen enflasyonu ile önümüzdeki altı ayın beklenen (kimin beklediği de bilinmiyor ama) enflasyon oranının toplamı olarak ücretlere yansıtılacak bu fark temel olarak kamu çalışanları ve emekliler için geçerli bir uygulama...

Özel sektörün ücret zammının ise belirli bir cebirsel yaklaşımı yok. 

Uygulama ne olursa olsun yılsonu itibarıyla toplumun iki yönlü kaybı olacak. 

Birincisi zaten düşük sunulan enflasyon oranı, ikincisi ise yıl içinde yüksek değere ulaşan enflasyon oranının baz etkisiyle olası düşüşüyle ücretlere yansıyan kısmının erimesi ve aynı zamanda hayat pahalılığı nedeniyle getirdiği yükün artışıdır.

Sözün özü yanlış veri ve baz etkisiyle yine fakirleşeceğiz gelecek sene...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları