Utku Çakırözer
Utku Çakırözer ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Nâzım Var da Necip Niye Yok?'

04 Mayıs 2012 Cuma
\n

Tiyatro tartışmasının özü:\n

\n\n\n

Başbakan Tayyip Erdoğanın AKP Gençlik Kolları toplantısında dile getirdiği tiyatroyu özelleştirme konusu önceki günkü Bakanlar Kurulunun gündemindeydi. Nitekim, toplantı sonunda açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç sadece Şehir Tiyatrolarının değil Devlet Tiyatrolarının da Türkiyeye özgü bir model çerçevesinde özelleştirilmesine kesin kararlı olduklarını açıkladı. \n

\n

Ucube heykel krizinde siyaset ile sanat arasında orta yolu bulmak isterken Başbakandan ters muamele gören Kültür Bakanı Ertuğrul Günay bu kez toplantıya kadar bu tartışmaya girmekten kaçındı. Sadece bir gece önce Antigone oyununun galasına giderek sanatçılara moral verdi. Bakanlar Kurulu toplantısında ise devlet-sanat ilişkisinin, işveren-işçi ilişkisi gibi görülmemesi gerektiğini anlatmaya çalışan Günay, Devlet Tiyatrolarının (DT) son yıllarda Anadoluda nasıl yaygınlaştığını da yıllık programlar üzerinden detaylı biçimde anlatarak kurum üzerindeki eleştiri oklarını hafifletmeye çabaladı. Ancak kabine arkadaşlarından gelen eleştiriler karşısında bu duruşunu da koruyamadı. \n

\n

Yaygın kanaat \n

\n

Arınç, toplantı çıkışında tam mutabakattan bahsetti. Günay ise Memur sanatçı anlayışı yerine, aynı sinemada olduğu gibi sanatçı girişimlerinin projelerinin desteklenmesi gerektiği konusunda yaygın kanaat var demekle yetindi. Anlaşılan o ki, Başbakan ve kabine arkadaşlarını, sanatçıları koruyacak bir ara formül üzerinde ikna edememişti. Günay toplantıya Avrupada ulusal tiyatro ya da devlet tiyatrosu adı altında devletten destek alan tiyatrolar olduğu bilgisiyle gitmesine rağmen, muhatapları da derslerini çalışarak gelmişti. O ülkelerde böyle bir destek bulunmadığını, bulunsa bile bunun part-time olduğu karşıtezini dile getirdi.\n

\n

Repertuvar sıkıntısı \n

\n

Özellikle repertuvarkonusu Günayın yumuşak karnı oldu. Arkadaşımız Selda Güneysu, toplantı öncesinde Başbakanlık tarafından DTnin son beş yılda sergilediği oyunların repertuvarı üzerinde bir çalışma yapıldığını duyurmuştu. Meğer eksik yazmış! AKPnin iktidara geldiği 2002den bu yana 10 yıllık tüm repertuvar mercek altına alınmış toplantıya girilmeden. Kabine arkadaşları da Günaya özellikle bu noktadan, Bir yılda beş kez Nâzım sergileniyor da neden Necip Fazıl, Peyami Safa gibi isimlerin oyunları sergilenmiyor? diye sorarak yüklenmişler. Başbakan ve AKP yönetimini tiyatro meselesinde rahatsız eden temel faktörün, kendilerine yakın muhafazakâr-İslamcı isimlerin oyunlarının sergilenmemesi olduğu çok belli. Arınçın İşveren durumunda olanların müdahalesi veya kurulacak müşterek bir yönetimle ağırlığını hissettirmeleri ifadelerinin adresi de aynı nokta.\n

\n

Sanatçı tepkisi kapıda \n

\n

Başbakan o kadar kararlı ki, Maliye Bakanlığının özelleştirme bürokratları daha tartışma dahi yapılmadan kabineye model sunuyor. Arınçın konuyu basit bir işçi-patron ilişkisi olarak gösteren sözleri de sanat camiasını son derece rahatsız etmiş durumda. Nasıl bir tepki vereceklerini tartışıyorlar kendi aralarında. Önce Günay ve Bilginin atacağı resmi adım beklenecek. Günay Bugünden yarına hemen bir şey yok. Avrupadaki modelleri de esas alan bir çalışma yapacağızdiyerek sorunu zamana yayma eğiliminde. Sanatçılar o kadar beklemeyebilir...\n

\n

\n\n\n

ZAMAN’IN RAHATSIZLIĞI

\n\n\n

Mısırdaki Müslüman Kardeşlerin önde gelen isimlerinden Faruk Mansurun Ankarada verdiği mesajlar önceki gün bu köşede yer aldı. Mansur sıradan biri değil. İsrail güçlerince Mavi Marmaraya düzenlenen saldırı anında gemideydi. Başbakan Tayyip Erdoğanın Davosta İsrail Cumhurbaşkanına one minute çıkışı; İsrail ile yaşanan koltuk krizi ve Mavi Marmara saldırısı sonrasında Türk-İsrail ilişkilerinin kesilmesi kararlarını tek tek sıralayarak Bunlar Arap Baharının kıvılcımı, bizim ilhamımızdıdiye anlatmış, mesajlarının laikler, liberaller, solcular ve spesifik olarak isim vererek Fethullah Gülen’e iletilmesini istemişti.\n

\n

Müslüman Kardeşlerin saldırı anında Mavi Marmarada bulunan üst düzey yetkilisinin, o kriz sırasında Erdoğan gibi bir gücü karşısına alma pahasına doğru bildiğini dünyaya duyurmaktan geri durmayan Gülene ismini vererek mesaj yollaması her gazeteci için haber değeri taşır. Bu doğrultuda yazdığım değerlendirme için Zamanda dün asılsız haberdenmesinden üzüntü duydum. Çünkü o odada yer alan ve Zamandaki haberde şahit gösterilen, gösterilmeyen tüm isimler, Mansurun AKP hükümetini sadece İsrail karşıtlığıüzerinden değerlendiren sözlerini de, sondaki özel Gülen vurgusunu da gayet iyi duydu. Onlar o sözlere farklı anlam yükleyebilir, çıkarımıma katılmayabilir ama bu, söylenenlerin asılsız olduğu anlamına gelmez. Sanırım asıl mesele; Erdoğanın önemli iç ve dış politika kararlarına yakın geçmişte yaptıkları ciddi muhalefetin anımsatılmasına dahi, Gülen hareketinin bugünlerde aşırı duyarlılık göstermesinin ardında neyin yattığıdır?\n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları