Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sınavlar, çocuklar, anne babalar
İyi bir eğitim, güzel okullar, kariyer planları... Eğitim hayatına adım atan her bireyin düşlerine giden tek yol sınavlardan geçiyor. Peki, sınav kaygısı başarıyı nasıl etkiliyor?
Lise, üniversite giriş sınavları yaklaştığında sınavlar ve sınav kaygısı, gerek gençler, gerekse anne babaları için bir kâbus olmaya başlar. Bazı gençler için gerçek anlamda bir kâbus söz konusudur, kimileri sınav öncesinde kâbus görerek uyanır.
Önce, “Ya gerekli puanı alamazsam, ya istediğim yere giremez şeklindeki” olumsuz tahminlerin tetiklediği sınav kaygısına bakalım.
SINAV KAYGISI
Sınav kaygısıyla baş etme konusunda üç önlemden söz edilebilir. Bunlardan birincisi sınava yeterince hazırlanmaktır. Araştırmalara göre sınav kaygısı alınacak puan üzerinde temel belirleyici değildir. Eğer öğrencinin sınava hazırlanma düzeyi iyi ise kaygısının düşük veya yüksek olması alacağı puanı fazlaca etkilemektedir, öğrenci başarılı olmaktadır. Öğrencinin hazırlanma düzeyi iyi değilse, sınav kaygısının düşük veya yüksek olması yine önemli değildir, her iki durumda da öğrenci başarılı olamamaktadır. Sınav kaygısı, sadece hazır oluş hali orta düzeydeyse etkili olmaktadır; yani orta düzeyde hazırlanmış öğrencinin kaygısı yüksekse başarı ihtimali düşmekte, kaygısı düşükse başarı ihtimali artmaktadır. Bu durumda anaokulundan başlayan, son beş altı yılda hız kazanması gereken sınav hazırlığının yeterli düzeyde olması sınav kaygısıyla başa çıkmada temel faktördür.
Sınav kaygısı konusundaki ikinci önlem öğrencilerin okullardaki psikolojik danışman ve rehberlere veya psikologlara başvurmalarıdır. Kaygının fazlaca ketleyici olması durumunda bir psikiyatri uzmanına başvurmak da gerekebilir.
Kanımca başvurulacak uzmanın psikoloji veya psikolojik danışma alanında yeterli akademik hazırlığa sahip olması gereklidir. Kendi kendini yaşam koçu, eğitim koçu, kaygı uzmanı ilan eden kişilerden uzak durulması gereklidir. Bu arada MEB psikoloji ve PDR dışındaki bölümlerden, söz gelişi sosyoloji bölümünden mezun kişilere, hızlandırılmış psikolojik danışma seminerleri vererek okullara PDR uzmanı tayin etmemelidir. Söz konusu bakanlık bir dönem, lisansı ne olursa olsun yüz saat eğitim alan kişilere aile terapisti unvanı verdi. Bütün bunlar akla ve meslek etiğine aykırıdır.
Sınav kaygısı konusundaki üçüncü önlem gençlerin içinde bulundukları ana odaklanmalarıdır. Çalışma masasına oturunca, “Ben bu sınavdan yeterli puan alamayacağım” diye düşünmek geleceğe ilişkin bir felâket tellallığıdır. Sınava üç ay kala, “İyi puan alacağım” diyerek sevinmek ya da kötü puan alacağını düşünerek üzülmek işlevsiz bir düşünme şeklidir. Üç ay sonra ne olacaksa olacaktır, o zaman sevinmek veya üzülmek doğaldır, peşin peşine bayram etmek veya yas tutmak anlamsızdır. Öğrencinin içinde bulunduğu ana odaklanıp elinden geleni yapmaya çalışması ise en işlevsel olan davranıştır.
Bu noktada öğrencilere ve psikolojik danışma uzmanlarına Kadir Özer’in “Sınav ve Sınanma” kaygısı adlı kitabını önermek isterim.
ANNE BABALARIN KAYGISI
Bir mumun önüne birkaç ayna koyduğunuzda aydınlık artar. Benzeri şekilde insanlara da çevrelerindeki kişilerce ayna tutulduğunda, mutlulukları veya kaygıları artabilir. Bazı anne babaların en az sınava girecek çocukları kadar kaygılı olduklarını görüyorum. Anne baba kaygısı gencin kaygısını körükler. Bazı durumlarda aşırı kaygılı anne babaların psikoloğa, psikiyatriste gitmelerinde yarar olabilir.
Bir grup anne baba çocuğuna sürekli olarak, “Çalış!” diye baskı yapar. Bu baskı işe yaramaz, bilakis genç ile anne baba arasındaki çatışmayı artırır. İkinci grup anne baba ise çocuğuna, “Kendini üzme, rahat ol, bize senin sağlığın gerekli” iletisini verir. Bu iyidir ancak anne baba sık sık rahat ol iletisini verdiğinde, bu ileti baskıcı tavırla aynı etkiyi yaratır, gençler ikide bir rahat olmalarını söyleyen anne babalarının içlerindeki kaygıyı kolayca anlarlar, rahatlayamazlar. Değerli anne babalar, siz hiçbir şey söylemeden duramaz mısınız? Son öneri: Gençlerin sınav kaygıları konusunda anne babalara iki önerim var. Lütfen iyi niyetli akrabaları ve komşularınızı sınava beş kala çocuklarınızdan uzak tutunuz. Sınava bir gün kala çok sayıda kişi sizi arayıp çocuğunuzu telefona çağırmanızı ister, ona iyi şanslar demeye çalışır. Bu safça davranış gencin kaygısını artırmaktan başka işe yaramaz. Bu yüzden bu iyi niyetli ancak düşüncesizce davranışı sergileyecek kişilerden çocuklarınızı uzak tutunuz. “Tüm akrabalar, bütün mahalle benden iyi bir sonuç bekliyor” düşüncesi genci nasıl rahatlatabilir?
Bir de lütfen sınav günü bir, en fazla iki kişi genci sınava götürün, ailece cümbür cemaat peşine takılmayın. Yıllar önce Ankara’da Bahçelievler’de beş kişilik bir ailenin aralarına aldıkları bir gençle sınavdan döndüklerini görmüştüm. Üçüncü katta pencereye çıkan bir kadın bu gruba, “Bana niye haber vermediniz?” diye seslendi; sanırım genci millî takım gibi algılıyordu.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Erdoğan'ın Özer'e mektubu, davetler...
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi