Öztin Akgüç

BOP çerçevesinde Suriye

15 Ocak 2025 Çarşamba

Kuzey Afrika ülkesini de kapsayacak şekilde genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi (BOP-GOP) ABD’nin bölgede hegemonya oluşturmasını, bölgenin ABD güdümünde olmasını amaçlar. 1980 sonrası bölgedeki gelişmeleri, olayları GOP çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Proje kapsamında Suriye’nin de ABD güdümünde olması hedefleniyor. ABD güdümünde oluşturulacak bir siyasal yapı ile İran-Lübnan ilişkisi de kesilecek, Hizbullah devreden çıkarılarak İsrail’in kuzey sınırı da güvence altına alınacaktır.

Suriye sorunu başlangıçta dostça çözülmek istendi. Projenin eşbaşkanı olarak açıklanan Erdoğan, Beşşar Esad’ı çekilmeye, ülkeyi terk etmeye ikna edecek, Esad’ın ülkeyi terki ile yapılacak “demokratik” bir seçimle de ABD yanlısı bir hükümet oluşturularak projenin Suriye faslı, bölümü gerçekleştirilecekti.

Verilen görev kapsamında Erdoğan-Esad arasında aileler de dahil yakın ilişkiler kuruldu, Türkiye-Suriye ortak toplantıları yapıldı. Suriye ile vize kaldırıldı ancak verilen güvencelere de karşın Esad yönetimden çekilmedi. Dostane girişim başarısız kalınca sorunu zorla iç isyanlar desteklenerek çözmek yoluna gidildi. Hasmane çözümün maliyeti yüksek olduğu gibi, sığınmacılar nedeniyle ülkemize de yansıdı.

Esad’ın ülkeyi terki Baas rejiminin çökmesi muhaliflerin yönetimi ele geçirmesiyle yeni bir süreç başladı. Kaybeden Esad, Baas, İran, kazanan taraf İsrail oldu. İsrail oldubittiye getirerek sınırını genişletti, toprak kazancı yanı sıra Suriye’nin askeri altyapısını da tahrip etti. Putin, kazançlı tarafın İsrail olduğunu vurguladıktan sonra Rusya kaybetmedi dedi. Gerçekte net olarak görülmese de Rusya’nın Suriye üzerindeki etkisi azaldığı gibi ABD’nin dolaylı olarak da olsa etkinliği arttı. Emperyal güçler arasında güç kayıp ve kazancı hesabı yapılırken ülkemize de yansımaları oldu. Yandaş grup tarafından olay Erdoğan’ın zaferi olarak açıklandı. Ancak ülkemiz açısından güney sınırı daha güvenli hale gelmediği gibi terör odakları da temizlenmedi. Beklenen sığınmacı sorununun çözümü de gerçekleşmedi, belirsizlik arttı. Suriye’den olası yeni bir sığınmacı akımı riskini gören AB’nin, komisyon başkanı Ursula von der Leyen’i önlem olarak  Ankara’ya gönderdiği, tampon görevi üstlenmesi için Türkiye’ye 1 milyar Avro tutarında proje sunduğu bilgisi yayıldı.

Suriye’de belirsizlik yaşanırken, istikrar sağlanamamışken Bahçeli’nin DEM ziyareti ardından Öcalan’ın TBMM daveti, konuşmaya çağrısı kuşkulu tartışmalara, görüş ayrılıklarına yol açtı.

MHP, kendini milliyetçi olarak etiketlemesine karşın, Demirel’le milliyetçi cepheyi kurmuş, Ecevit’in sosyal demokrat hükümetine katılmış, Türk-İslam sentezi mottosu altında siyasal İslama iktidar yolu açmış, günümüzde de Cumhur İttifakı yaftalarıyla iktidar ortağı bir parti. Bahçeli’nin önerilerinin nihai amacı en azından duraksamalar doğuruyor.

Öcalan terörist olarak müebbet cezalı mahkûm. Öcalan figürünü muhatap almak, siyasal açıdan da etik açısından da yanlıştır. Ayrıca çelişkilidir. Silahlı mücadele ile başarı kazanılmaz savına karşı verilen ödündür.

Öcalan’ın kamuoyuna açıklanan bildirisinde, çözüm yerinin TBMM olması, Erdoğan-Bahçeli doğrultusunda paradigma dikkat çekmektedir. Paradigma değer önceliği belirsizdir. Yine Bahçeli tarafından Erdoğan için süresiz başkanlık önerilmiştir. Paradigmanın gerçekleşmesi için anayasa değişikliği gerekir. Nitekim yeni anayasa oluşturma süreci sürmektedir.

Sorun TBMM de çözülsün önerisi ilk bakışta doğru görülebilir. Yeni anayasa TBMM de kabul edilsin amacını güden bir üründür. 2017 anayasa değişikliği YSK kararı ile gerçekleştirilmiş olup şaibelidir. Bu kez yeni anayasa önerisinin referanduma götürülmeden oldubittiye getirilmesinin yolu açılmak istenmektedir.

Türkiye’nin adalet, yoksulluk, yolsuzluk, keyfi yönetim, liyakatsizlik, demokratik kurum ve kurulların işlemeyişi, etnik değil genel sorunlardır. Gerek Suriye’de gerek ülkemizde gelişmelere doğru tanı koymak, alalamayı değil gerçek niyeti görmek gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları