Üstün Dökmen

Sevgililer Günü'nü sevmeli mi?

13 Şubat 2022 Pazar

Bence bayramları üçe ayırmalı: Millî bayramlar, dinî bayramlar ve ticarî bayramlar. Ticarî bayramlardan kasıt Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü’dür. Yarın Sevgililer Günü. Şimdi Sevgililer Günü’nün olumlu ve olumsuz yanları üzerinde duracağım. Önce sevginin ve sevgiler günün güzel yanı.

SEVGİNİN GÜZELLİĞİ

Tüm hayvanlar yarına kalmak isterler; insan ise kaliteli yaşayarak yarına kalmak ister. İnsan avını toprağın üzerinde yemez, örtü serdiği bir masada yemek ister. Sanat, insanın kalite isteğinin devasa bir dışavurumudur. Kaliteli yaşamanın göstergelerinden birisi de sevmek ve bu sevgiyi ifade etmektir.

İnsanın ihtiyaçlar hiyerarşisinde sevmek ve sevilmek, saygıyla birlikte önemli bir işleve sahiptir. Hayvanlar da yavrularını, eşlerini severler ancak insan bu konudaki sevgisini göstermeyi kültürel bir zenginliğe, bir tür törene dönüştürmüştür.

İnsanın, özellikle erkeklerin karşı cinse ilgilerini, sevgilerini ifade biçimi zaman içinde evrimleşmiştir. Bazı erkek kuşlar, örneğin Gümüşi Martılar dişilerine kuluçka döneminde yiyecek getirirler. Dişi, yiyecek getirmeyen erkek kuşu yuvaya almaz. Ancak erkekler arada yiyecek bulamadıklarında saman çöpü benzeri bir şey getirirler; bunun bir anlamda sembolik yiyecek olduğunu düşünebiliriz. Dişi, bu çöpü kabul eder.

Teşbihte hata olmasın ama bu kuş davranışlarını evrimleşmiş halde bugün bizler de sergiliyoruz. Söz gelişi kimi erkek nişanlısının evine baklava götürür. Biraz daha evrimleşmiş olanlar çikolata, en üst düzeyde evrimleşmiş olanlar ise çiçek götürürler. Şaka bir yana söz konusu çiçeklerin bir tür sembolik yiyecek, “Seni besleyeceğim” iletisi olduğunu düşünebiliriz.

Sonuçta öyle ya da böyle sevgiliye çiçek veya benzeri bir hediye vermek güzeldir. Daha da güzeli, martılardan farklı olarak kadınların da sevgililerine hediye almalarıdır.

SEVGİLİLER GÜNÜ HÜZNÜ

Sevgililer Günü, anneler ve babalar günü herkesi mutlu ediyor mu? Etmiyor. Anneler ya da babalar günü, annesi babası olmayan çocuklar veya çocuğunu kaybetmiş kişiler için, bir hafta öncesinde başlayan bir eziyettir. Onlar, o gün bir an önce geçip gitsin isterler. Mesleğim itibariyle biliyorum ki Sevgililer Günü, sevgilisi olmayan gençleri hüzne boğuyor. O gün onlar, özellikle genç kadınlar, çoğunlukla evlerine kapanıyorlar, parkları, pastaneleri dolduran sevgililer arasında dolaşmak istemiyorlar.

Bir genç kız, ilk fırsatta erkek arkadaşından ayrılmak istiyordu ama ayrılamıyordu. Onu bırakamamasının nedeni, ‘Ya 14 Şubat’a kadar başka bir erkek arkadaş bulamazsam’ endişesiydi. Bu vakada 14 Şubat yüzünden hem kadına hem erkeğe haksızlık oluyordu.

Ben küçükken her anneler gününde kaygılanırdım, ya seneye annemi kaybeder de anneler gününde onunla birlikte olamazsam diye. Sonra net olarak hatırlıyorum, lisede ve üniversitede bahar gelince kaygı düzeyim artardı. Şimdilerde anlıyorum ki, o yıllarda Sevgiler Günü yoktu ama baharda oğlanlar kızlar ele parklara, sokaklara fırlarlardı. Benim kız arkadaşım yoktu, çok üzülürdüm.

SEVGİLİLER GÜNÜ MASUM MU?

Bence tüm sevgililer masumdur ancak kapitalist sistemin ortaya attığı Sevgililer Günü masum bir buluş değildir. “Peki, hiç bayram olmasın mı?” diye sorabilirsiniz. Millî ve dinî bayramları kutlamak kişinin tercihine kalmıştır. Ancak öksüz, yetim ya da sevgilisiz olmak bir tercih değil, bir zorunluluktur. Şahsen, ekonominin çarkları ışıldasın diye zorunlu olarak yoksunluk içinde bulunanların üzülmelerini ahlaki bulmuyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Herkes eğitimci mi? 20 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları