Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Moda mı kesim mi?
Pek çok konuda modadan söz edilebilir ancak moda
denildiğinde aklımıza öncelikle belli bir zaman dilimi içinde popüler olan
giysiler geliyor. Günümüzde modaya, kişilerin ihtiyaçlarından ziyade mevcut
ekonomik sistemin ihtiyaçları yön veriyor. Satışları artırmak için moda sık sık
değiştirildiğinde henüz yeni olan elbiselerimiz giyilmez hale gelir. (Aslında
bize öyle gelir.)
Bence kıyafetlerimizi günün modasına uydurma gayretimizin
yanı sıra “moda” sözcüğünü kullandığımızda adlandırma konusundaki bir modaya
uymuş oluruz. Çünkü henüz dilimizde moda kavramı yokken Osmanlı’da revaçta olan
kıyafetlere “kesim” adı verilirdi. Cezayir kesimi, Fransız kesimi gibi...
DİLDE YARATICILIK
Elma ağacına armut aşıladığınızda melez bir meyve çıkar
ortaya. Bu durumdan ağaç zarar görür mü bilmem ama aşılama yapılmaktadır. Ancak
bir dile başka dillerden sözcük aldığınızda durum farklıdır, dışarıdan gelen
sözcükler o dilin gelişmesini, kendi içinde yaratıcılık sergilemesini engeller.
Sözcük almaktan daha kötüsü yabancı dillerden kural almaktır. Kural aldığınızda
dilin dumura uğrama tehlikesi vardır. Aşırı olmamak kaydıyla sözcük almanın
dili zenginleştireceğini düşünebiliriz, Ziya Gökalp’in de dediği gibi
“Türkçeleşmiş Türkçedir” diyebiliriz. Ancak “restoran” yerine “restaurant”,
“kafe” yerine “cafe” yazmak dilimize zarar verir çünkü Türkçe yazıldığı gibi
okunan bir dildir.
Yabancı dillerden sözcük almanın en önemli sakıncası
anadilin gelişim sürecine ket vurulmasıdır. Çünkü her dil yeni filizler üreten
bir ağaç gibi zaman içinde, kendinden kaynaklanan etkilerle yeni sözcükler
üretir, adeta yaratıcılık sergiler. Gereksiz yapılan ithalat bir ülkedeki
üretime zarar verir, örneğin uçak fabrikasını kapatıp uçak almak, tarımı
azaltıp saman ithal etmek gelişmeyi engeller. Benzer şekilde bir dile yabancı
sözcük sokmak da o dilin gelişmesini, zenginleşmesini engeller.
Nasrettin Hoca fıkralarını üreten kültürümüz, günün
gereksinmeleri doğrultusunda yeni sözcükler de üretebilmektedir, dolmuş,
kaptıkaçtı, gecekondu, bilgisayar, batçık gibi. Bu sözcüklerin yabancı
dillerdeki karşılıklarını kullanmak gereksizdir. Artık Türkçeleşmiş olan moda
sözcüğünden vazgeçelim demiyorum ama bir zamanlar İstanbul’da ortaya çıkmış
olan “kesim” sözcüğünü de arada kullanabileceğimizi düşünüyorum. Bence kesim,
kıyafetlerin dikilme tarzını çok güzel adlandırmıştır.
CEZAYİR KESİMİ
Ergenlerin yetişkinlerden farklı, kendilerine özgü
birtakım kıyafetleri, jargonları vardır. Yetişkinler onların giydiklerini de
dillerini de tuhaf bulurlar. Ergenler ise anne babalarını ve diğer yetişkinleri
değil yaşıtlarını ölçüt alırlar. Böylece kuşaklar arası bir çatışma oluşur.
Bunun tarihe geçmiş bir örneği Eski İstanbul’da yaşanmıştır. 17. Yüzyıl İstanbul’unda Cezayir kesimi (Cezayir
işi) denilen giyim tarzı, ortaya çıktıktan az sonra gençler arasında hızla
yayılmıştı.
Genç erkekler diz altında biten kıspet benzeri dar bir
pantolon giyip bellerine kırmızı bir kuşak bağlıyorlarmış, ayakları ve belden
yukarıları çıplak oluyormuş, dar bir cepken giyiyorlarmış. Bu kıyafeti tamamlamak
üzere de göğüslerindeki kıllara mavi boncuk takıyorlarmış. Doğal olarak
yetişkinler bu kıyafeti iğrenç buluyor, yasaklamaya çalışıyorlarmış.
O günlerde bir paşa ordusuyla birlikte Balkanlar’dan
İstanbul yakınlarına gelip konuşlanmış. Ergenlik dönemindeki iki oğlu
İstanbul’a gezmeye gidince Cezayir kesimini görüp hayran kalmışlar, hemen bir
terziye birer takım ısmarlamışlar. Paşanın adamları bu durumu akşam paşaya
söyleyince paşa perişan olmuş, o geceyi uykusuz geçirmiş, sabah danışmanlarını
toplayıp çocuklarıyla yüz göz olmadan onları bu kıyafetten nasıl vazgeçireceği
konusunda fikir danışmış. Sonuçta şu çözümü bulmuşlar: Ordudaki birkaç gence
alelacele birer Cezayir kesimi bulup giydirmişler, ortalarda kurumlana
kurumlana dolaşmalarını söylemişler, askerlere de onlarla alay etmelerini
tembihlemişler. Bu temaşayı dehşetle izleyen paşanın oğulları ise ertesini günü
terziye gidip ısmarladıkları elbiseleri alamamışlar.
Moda yerine kesim denildiğini bu tarihsel hikâyeden öğrendim. Bir de şu var; “hair designer”, “jasmin house”, “Grand Garden Palace Inn”, “coffee break”, “pet hospital” gibi birtakım yabancı sözcükleri kurumlana kurumlana söylediğimizde bu hikâyedeki gibi ordugâhta Cezayir kesimi giyip gururla dolaşan gençlere benziyor muyuz acaba?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Kayserispor'dan Fenerbahçe açıklaması!
- Niğde'deki korkunç cinayetin arkasından yasak aşk çıktı!