Üstün Dökmen

Bilim ve din

06 Şubat 2022 Pazar

Bu yazıda bilim ve din olumlu veya olumsuz yönden eleştirilmeyecek, ikisi de felsefenin temel sorusu olan “Nedir?” sorusu açısından tanımlanmaya çalışılacaktır. Bunun yanı sıra bir siyasetçinin bilimle ilgili talihsiz sözleri irdelenecektir.

Yumurta Zararlı mı?

Çocukluğumdan bu yana tereyağı ve yumurta zararlı olduğu gerekçesiyle defalarca yasaklandı, sonra da beraat etti. Şimdi ikisinin de aklandığı günlerde yaşıyoruz; sık sık tereyağında yumurta yemenizi tavsiye ederim, maazallah tekrar yasaklanır, sonra hayat boyu yiyemezsiniz.

Bilim insanları tereyağının ve yumurtanın, bir zararlı, bir zararsız olduğunu söylediler diye bazıları onların kafalarının karışık olduğunu düşünebilir. Bu yanlış olur. Çünkü bilim, dogmatik değildir, donmuş, sabitlenmiş değildir, sürekli değişir, gelişir. Altmışlı yılların ölçme araçlarıyla ölçüldüğünde yumurta muhtemelen bazı açılardan zararlı çıkmıştı, ancak doksanların gelişmiş araçlarıyla ölçüldüğünde zararlı çıkmadı. Yani gerek tıbbın arkasındaki, gerekse başka alanlardaki bilimsel bilgiler sürekli değişmekte, yenilenmektedir. Bu yüzden artık kansız ameliyatlar yapılabilmekte, insanlık uzaya açılabilmektedir.

Einstein’a Göre Bilim

Belki rivayet, belki gerçek, Einstein bir gün asistanına sınav sorularını verir, çoğaltmasını ister. Asistanı az sonra koşarak gelir ve “Hocam bu sorular geçen yılki soruların aynı, üstelik öğrenciler de aynı, geçen yıl üçüncü sınıftaydılar şimdi dördüncü sınıftalar” diye uyarır. Einstein’ın cevabı ise, “Biliyorum, öğrenciler aynı, sorular aynı ama cevaplar değişti” şeklinde olur. Bu durum bilimin temel özelliklerinden birisidir. Yeni gözlemler, yeni deneyler ve yeni akıl yürütme biçimleri bilimin verdiği cevapları sürekli değiştirir. Peki din nasıldır?

Bilim-Din Farkı

Burada bilim ile dini karşılaştırıp hangisinin daha işlevsel olduğunu tartışmayacağım. Sadece Einstein’ın yukarıdaki görüşünden yola çıkarak bir betimlemede bulunacağım.

Anlaşılan o ki bilimde soru aynı olsa da cevaplar zaman içinde değişmektedir. Örneğin “Atom nedir?” sorusuna verilen cevaplar on yıllar boyunca sürekli değişmiştir. Dinlerde ise sorular değişse bile cevap genelde aynıdır. Birkaç örnek:

Soru: “Uzayda kütleler birbirlerini niçin çeker, nasıl çeker?” Cevap: “Öyle yaratılmışlardır.” Soru: ”Foto sentez nasıl olur?” Cevap: “Öyle takdir edilmiştir.” Soru: “Bir çocuğun büyümesi niçin belli yaşta tamamlanır?” Cevap: “Öyle takdir olunmuştur, insan aklı buna ermez.”

Bilimin temelinde, felsefe vardır, bilimde sorgulama, araştırma esastır, yenilik amaçlanır. Bilimin hedefi değişme ve gelişmedir. Dinin hedefi ise değişim değildir, hatta dinde değişiklik istenmeyen bir durumdur.

Bir Talihsiz Öneri

Siyasetçilerin eğitime karışmaları toplumları geriye götürür. Bugün siyasi tercihlerle okullarımızın müfredatından felsefe ve biyoloji büyük ölçüde ayıklanmıştır. Bence felsefe eksikliği köksüzlük, biyoloji eksikliği ise geleceksizlik demektir.

Geçenlerde bir genç, son sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla din ile bilim arasında ikilemde kalmış, ateizme yönelmiş, baskıcı ortam karşısında kendisine zarar vermiştir. Bu durum üzerine üst düzey bir siyasetçi, “Bu gencin intihar sebebi dinî bilgiler olamaz, fen bilimleri yüzünden intihar etmiştir. O halde okullarımızdaki fen derslerini gözden geçirmeliyiz” demiştir. Bu söz dünya eğitim tarihine geçecek niteliktedir(!).

Bilim insanı veya eğitimci olmayan bu siyasetçi, fen bilgilerinin dini bilgiler açısından yorumlanmasını istemiştir. Herhalde çocuklara, “Görecelilik nasiptir, Kuantum kısmettir, turnusol kağıdının renk değiştirmesi fıtratında vardır” şeklinde açıklamalar yapılmasını düşünmektedir.

Bu kafayla yakında Ay’a gitmeyi planlıyoruz. Kısmetse gideriz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yalan üçlemesi 17 Kasım 2024
Hatırlamak 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları