Turgay Fişekçi
Turgay Fişekçi turgay@fisekci.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sali'nin Dünyası

15 Şubat 2012 Çarşamba
\n

\n

Geçen cuma, kar beyazlığının dünyamızın bütün kötülüklerini örtmek istercesine her yanı kapladığı, o bulunmaz aydınlık ışıklar içindeki güzel günü Salinin atölyesinde yeni resimlerine bakarak geçirdik.

\n

Sali, yerinde duramayan sanatçılardandır. Resimlerine de yansıyan içindeki büyük yaşam heyecanı onu durmadan bir yerlere çağırır. İşte birkaç ayını geçirdiği Egeden iki -üç metrelik dev tuvallerle dönüp gelmiş. Tuvallerde onun renk çılgınlığının yeni örnekleri. Zeytin ağacı mı dediniz? Genç gövdelisi siyah, yaşlısı bugüne dek görmediğim bilinmez, bulunmaz bir pembe... Her ikisinin de dallarıyla buluştukları mavi gökyüzü.

\n

Çoğu ressamın desenle anlatmaya çalıştıkları şeyi Sali renklerle anlatıyor, yaptığı işin, resim sanatının özünün renkler olduğunu anımsatmak istercesine. Kendi söylemese anlamayacaktım belki de o siyah ve pembe gövdelerin birer zeytin ağacı olduklarını... Ama ne önemi var? Bakanı öyle bir coşkuya, güzellik heyecanına sürüklüyor ki bu resimler, ne gördüğünüzden çok, sizi nerelere götürdüğünü düşünmeye başlıyorsunuz.

\n

Sonra tuvallerde birer birer çıkıp geliyor Anadolunun taşı toprağı, antik kentleri, uygarlıkları, insanı, doğası... Hepsi bambaşka renk dilleriyle konuşuyorlar.

\n

***

\n

Ressamların yaptıkları iş, resim sanatı üzerine yazmaları enderdir. Oysa şiirimiz öyle değildir. Çağdaş şiirimizi yaratan büyük ustaların hemen hepsi şiir sanatı üzerine düşüncelerini yazıya dökmüşlerdir. Oktay Rifatın Şiir Konuşmasıadıyla yayımlanan kitabındaki yazılar, Garip akımıyla birlikte şiirimizdeki değişimleri açıklamaya çalışırken sık sık çağdaş şiirin dünyadaki değişimlerine de sözü getirir.

\n

Nedir bu değişimin özü? Sanatın geleneksel kalıplarından kurtarılıp insanın özgür bilincinin ve bilinçaltının alanlarına açılması.

\n

Sali, sanki Oktay Rifatın durmadan yinelediği bu yenileşme sorunlarının peşinde bir ressam. İkinci Yeni ozanları Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreyanın şiire getirdikleri o hava değişimini resim sanatına getiriyor. Akademik bir eğitimden geçip sonra aynı okullarda resim öğreten birinin, birden bütün bu düzenli hayatı bırakıp kendini yalnızca tuvallerin, boyaların ve doğanın içine atması, ancak bu alanda derdi olan bir sanatçının yapabileceği bir davranış.

\n

Sanki resim sanatı üstüne bütün bildiklerini unutmuş, eline ilk kez kâğıt ve boya verilen küçük bir çocuğun saf dünyasıyla resim yapmaya girişmiş.

\n

***

\n

Oktay Rifatı anmamın bir nedeni de, Salinin resimlerine baktıkça onun Çobanıl Şiirlerini anımsamam. Oktay Rifat, emeklilik yıllarında yazlarını Ege kıyısındaki Altınovada geçirir olmuştu. Çobanıl Şiirler adıyla kitaplaştırdığı o yılların şiirlerde, kır insanı ve doğası öne çıkar. Bu şiirlerinde ozan da tıpkı bir ressam gibi, gittiği yerin doğasına, insanına bakarak şiirler yazmıştır. Görüntüler çizmiştir bu şiirlerde daha çok.

\n

Salinin bu dünyanın bütün yüklerinden arınıp tuval ve renkle kurmaya giriştiği yeni dünyasını kâğıt ve kalemle dile gelen desenlerinde de aynı güçle görüyoruz. Ressamın mutfağı kabul edilecek desen dünyası, Salinin büyük tuvallerde görünen renk dünyasının nasıl sağlam bir altyapısı olduğunu da gösteriyor.

\n

Elinden kalem ve kâğıdı düşmeyen bu ressam, aslında hepimize hayat üstüne en yalın gerçeklerden birini durmadan anımsatıyor: Hayatın insani olmayan yüklerinden arındıkça insan özümüne daha çok yaklaşıyoruz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları