Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zor ZanaatDemokrat Olmak

22 Aralık 2011 Perşembe
\n

\n

İnsanlık tarihinin her sürecinde zormuş. Ancak 21. yüzyılda, bilimsel teknolojik devrim çağında, insanlığın, insan hakları, demokratik düzen için çok daha etkin, yaygın yol almış olacaklarını umarken... Çok çarpıcı, geçen yüzyılı mumla aratacak ölçeklerde bir geriye gidiş sürecine sürüklenmek, ülkemizde milyonlar, dünya ölçeğinde milyarların kazanılmış haklarından kaybedişlerine tanıklık etmek acıtıcı...

\n

Ülkemiz insanı bilincinde olsa da olmasa da kazanılmış haklarından en ağır kayıpları yaşayanlar arasında başı çekiyor... Çünkü dünya pastasından en büyük payı kapmışların stratejik ortağı masalında, sanal piyasalar düzeni üzerinden en hızlı büyüyen ülkeler sıralamasında başa yarışırken, insani gelişmişliğin tüm göstergelerinde, hem kendi geçmişine göre hem de ülkeler kıyaslamasında durmadan geri sıralara, en sonlara düşüyor... Eskiden bu durumu, Küresel saldırının, emperyalizmin insan haklarında kaçınılmaz geriye püskürtmesine... Yeni dünya sömürü düzeni çarkları içinde Türkiyeye biçilen arka bahçe rolünün geçerli kılınmasında, yine emperyal merkezlerin onay verdiği 12 Eylülün ek katkıları... Çifte saldırıda, insandan yana demokratik, sendikal örgütlenmeler, solun silindir gibi ezilmesinin sonuçları...” olarak açıklardım...

\n

Amerika öncülüğündeki Irak işgali, bugün bütün savaş suçları, yalanları, milyonlarca Iraklının yaşamı ile birlikte Irak halkının geleceğinin yüzyıllar gerisine sürüklenmiş olması gerçeği sırıtarak ABD askerinin geriye çekilmiş olması sürecinde yaşadıklarımızı akılcı eklemleyebilmek gibi bir konumumuz daha var... Malum Ecevit koalisyon hükümeti, iktidar partileri için\tTürkiyeye özgü ekonomik, bankalar krizinin sonucu yanında, bitişi hızlandıran son darbe de Irak işgalindeki duruş olmuştu. Irak işgaline onay vermeyen hükümet düşmüş, onay veren bir parti gökten zembille kurulup iktidara oturtulmuştu...

\n

Erdoğan hükümetleri sürecinde Türkiyede yaşanan çok büyük düzen değişikliği, Cumhuriyet rejimi, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, laikliğin algılanması üzerinden yaşadıklarımızı, hakların kullanılması ile algılanması arasındaki uçurumu, geldiğimiz noktaları ise çok çok sorgulamaya, algılamaya çalışmakta, kendimizden çok çocuklarımızın geleceği adına, büyük yarar var...

\n

***

\n

Sistemin ayakta tutulmasında enerji yatakları üzerinde yerleşik, en geri kalmış İslam dünyası üzerinde oynanan oyunlar... Ortadoğu önde, dünya enerji kaynakları, çıkar dengeleri adına, ülkelerin de yeniden dizayn edilmesi... Sistemin kaçınılmaz krizlerinde en etkin soluklanma aracı olarak, çoğunluk yoksul dünyadaki savaşlardan yararlanılması... Yani çağımızda insanı, haklarını, demokrasiyi kökünden sallayan, tümden yoka sayan, yüzyıllar geride kaldığını sandığımız iki vebadan beter insan haklarını hedef alan mikropların, ırkçılık ve dincilik adına toplumlara ilaç yerine zehir niteliğinde aşılanmaları... Türkiye, barış içinde, birlikte yaşayabilmenin evrensel değerleri ile tersine, ilaç gibi sunulan bu iki mikrobun en çok aşılandığı, ancak hâlâ iç savaşta parçalanmamış bir ülke... Ama mikroplar içinde, sancılı kıvranıyor...

\n

Tabii ki hep birlikte gerçek insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, çağdaş yaşam, özgürlükleri gerçek anlamları ile hiç kullanamamış olsak ve her alanda insan hakları ihlallerinden sabıkalarımız sayılamayacak kadar çok olsa bile, ucundan çarpık, yamuk tadına varmış olmanın refleksi ile herkes, her birey ve örgütlenme kendini en insan haklarından, demokrasiden yana militan sanıyor ya da öyle pazarlamaya çalışıyor... Oysa gerçek demokrat olmak, ilkelerin çok daha uzun süreçli yerleştiği, yaşandığı ülkeler, toplumlar, bireyler için bile çok zor zanaat... Herkes kendi çıkarlarından, inançlarından, değerlerinden yana demokrat... Zor olanı kendisi için tehdit gördüğü insanlar, örgütler, inançlar adına demokrasiyi ilkeleri ile savunmak...

\n

Yandaşı, cemaati, tehdit altına alınmışı ile teslim alınan medya patronlarının baskısı altında, işten atılma korkusu ile tutuklanan arkadaşlarının yanında yerlerini alamayan gazetecilerin durumları acıklı olsa da en masum, açıklanabilir bir suçlu konumu... Ya Benim düşüncemin karşısında olanlar yargısız infazla, haksız, hukuk ayaklar altına alınarak tutuklanıyor, hücrelere kapatılıyor, uzun süreli tutuklulukla yargısız infaza hedef oluyorlarsa da temizleniyorlar...diye oh çekenleri ne yapacağız? Operasyonlar kendi düşüncelerini, arkadaşlarını hedef alınca ancak, Bu sivil darbe hukuku, diktatörlük düzeni...sözcükleri ile bağırmaya kalkıştıklarında hem geç hem de güçsüz kalmış olmuyorlar mı?

\n

Dün kamu çalışanlarının etkin direnişleri vardı... İnsan haklarının en yaşamsal, en çok çiğnendiği alanlar, çoğunluk için kamu sağlığı, eğitimi hizmetlerinin katledilmesine karşı, kendi özlük haklarının da elbette savaşımını veren öğretmenler, doktorlar, eczacılar... haykırdılar! En çok hak kaybeden yoksul çoğunluk nerelerdeydi? İşte şimdi, asıl şimdi gerçek demokrat olmayı, bu zor zanaatı öğrenmeye çalışmanın tam zamanıdır...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları