Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yaz Yazabildiğin Kadar...

25 Ağustos 2012 Cumartesi
\n

Esad rejimini düşürecek senaryoların aylar, yıllar öncesinden en çok da ABD düşünce kuruluşları masalarında yazılması çok doğal. Dünkü Hürriyetin manşetine çıkmış senaryonun çarpıcılığı, Gaziantepte yaşanan bombardımanın aylar öncesinden öngürülebilir olması değil elbet. Senaryoya göre bütün gelişmelere karşın Türkiyenin müdahaleden uzak durmasından sonra, Türkiyede bombalamaların başlaması ile dengelerin değişeceğinin, Türkiyenin Suriyeye tek başına girmek zorunda kalacağının öngörülmesi...

\n

Adı üzerinde düşünce kuruluşlarının olasılıklar üzerinden senaryolar üretme çalışması. Ama küçük sineğin mide bulandırması gibi bir durum da var ortada. Irak işgali, bataklığında takılıp kalmanın ağır bedelleri, kanlı petrolün öngörülemeyen maliyetler yükselişinin dünya ekonomik krizini tetiklemesi... ABDnin enerji kaynaklarını denetleyebilmek adına, terör gerekçeli savaşları o bölgelere taşıma, demokrasi getirme vaadi ile de doğrudan işgalci olma stratejisinden dönmesi sonrasında, Ortadoğu, İslam dünyasının denetiminde, dönem için geçerli yol olarak stratejik ortakların kullanılması. Hâlâ ABD merkezine sadık, iktidarda kalabilmiş şehylikler yanında, Arap Baharı sonrası ortaya çıkan iktidar krizlerinde sağlam yeni ittifaklar aranması, Türkiyeye çok daha fazla rol verilmesi...

\n

İktidarlarının bu doğrultudaki özlem, egosunun ne boyutlarda şişirildiğinin sayısız aracının tanıklıkları, satır başları ile bile sayfalara sığmaz. İslam dünyası liderliği sevdasıyla yüzme bilmeden denize atlayan çaylaklar konumuna düşmenin bedeli ise sadece iktidarlarını değil, Türkiyenin geleceğini karartma tehdidi ile hepimizi bağlıyor. ABD-AB odaklı iktidarlarının İslam dünyası liderliği, yeni Osmanlıcılığa, egosuna heveslendirilmelerinin sayısız senaryosuna hepimiz pek çok gelişme ile tanıklık ettiğimize göre, Gaziantep senaryosunun önceden yazılmış olmasından çok, bu türden bir senaryo ile Türkiyenin Suriyeye müdahale etme noktasına düşebileceğinin öngörülmesi üzerinde durmak gerek. İçeride siyaseten desteklemesek de iktidarlarının sağduyu ile Suriyeye girmeye kalkışmayacağı sağduyusunda yanlarında olmak gerek. Irak tezkeresinin son dakikada Meclisten dönmüş olmasına sevindiğimiz, birbirinden karabasan olasılıklardan sıyrılabildiğimizde olduğu gibi...

\n

***

\n

Ayrıca bayram günleri içinde son haftalarda yaşadığımız travma, provakasyon, PKKnin ağırlıklı öne çıkarıldığı, yeni güçlü dış desteklerle gerçekleştiği tartışılmaz kanlı eylemler üzerine içeride ve dışarıdan yazılan, yazılabilecek daha da mantıklı çok başka senaryolar, mantıklı etkenler de var. Aslında iktidarlarının bölgede üstlenmeye kalkıştığı rollerin devamı, dış politikanın çıkara dayalı temel kuralları, oyunlarının ürünü gelişmeler... Rusya-İran-Çin faktörleri, ABDnin seçim koşulları, ABnin krizdeki sıkışıklığı... Esadı gönderme senaryolarında tarafları ayak sürtmeye yöneltmiş bulunuyor. Bizim iktidar öne çıkmada atak davranınca, bir biçimde açıkta kalmış da oldu. PKKnin gelinen noktada var olan gücünün ürünü olmadığı tartışılmaz yeni atakları, bölgede ne pahasına olursa olsun bayrağını dikme saldırılarına gelen silahlı büyük dış desteklerde, şimdilerde Irak-Suriye-İran odakları ya da hepsi birden, olasılıkları öne çıkmakla kalmıyor, yapılan açıklamalar, tehditler, kızgınlıklarla çakışıyor, mantıklı geliyor.

\n

ABDnin Irak işgali öncesi yazılmış, Türkiye ile tezkere uyuşmazlığına da kaynak oluşturan Büyük Kürdistan senaryosunun yeniden ısıtılıp gündeme sokulduğu olasılığı cabası. Kaçınılmaz asıl azmettirenlerin stratejik büyük ortaklar, müttefikler olması olasılığını öne çıkarıyor. Bizim medyanın dün ağırlık kazanan, hem de farklı ideolojilerin, örgütlenmelerin öncülerini aynı sentezde nerede ise buluşturmuş senaryolarında, bölgenin katlanan sorunlarında farklı konumda Türkiyenin diğerlerinin yanına, aşağı doğru çekilmek istenmesi var. Dünya enerji kaynaklarının üzerinde İslam dünyası, ırklar, mezhepler, aşiretler, cemaatler çatışmasında kanlı çatışmaların batağında yaşarken Türkiyenin dışında kalmasının klasik dış politika çıkar hesaplarında kimsenin işine gelmediği üzerinde duruluyor.

\n

Çok odaklı tuzak senaryoların odağında olan Türkiyenin aynı büyük bataklığa çekilmemesi için, bugüne kadar iktidarlarının düşlerini körüklemiş olanlar bile, Suriye politikalarında çok başına buyruk öne çıkmayı eleştirerek, ilk kez iktidarlarını Türkiye içinde muhalefet ile diyaloğa, tek başına iş yapmaya kalkışmamaya çağırıyorlar. Suriye, PKK terörünün yeni tırmanışına karşı alınacak önlemler başta yaşamsal kararlar için artık iktidarlarının tek başına karar verme, hareket etme lüksünün olmadığı uyarılarını yapıyorlar. Riskler, tehdidin boyutları, padişahvari yetkilerle aklına geleni yapmada kırılan sınırsız potlar, geri dönüşü birbirinden zor yanlış ataklar karşısında, galiba ilk kez tehlikenin farkına varılması uyarıları ağır basıyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları