Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Utanmaz-Arlanmaz...

18 Nisan 2013 Perşembe

İnsanlık utanmazlık-arlanmazlıkta sınırların çizilemediği bir kirlenme sürecini yaşıyor... Bilimsel teknolojik devrim, medya çağında insanlığın, değerleriyle yücelmesi beklenirken milyarlarca dünyalının kazanılmış insan haklarının en yaşamsallarında çok ağır kayıplara uğratılması, gasp edilmesinin kaçınılmaz sonuçları ile yüz yüzeyiz... Bireysel, siyasal, toplumsal, inanç-değerler alanlarının tümünde akıl almaz bir kirlilik yaşanıyor...

\n

Yeni dünya sömürü düzeni çarklarının işletilmesinde öncü lider rolü üstlenmiş Thatcher’ın dünkü cenazesinin kaldırılması resmi töreninde bile yuhalamaları, ölüm haberini sevinçle kutlayanları başka nasıl açıklayabiliriz?.. Thatcher iktidarını, icraatları ile sendikalar penceresinden, emek cephesinden yakından tanıdığım günlerden birkaç sahne... İnsan eksenli sosyal devlet, demokratik değerler, sendikal haklarla özdeşlemiş demokratik düzenden çark edişin günlerinde, güçlü sendikal örgütlülükten destek alan işçi sınıfının başkaldırı günlerindeydik...
Thatcher-
Murdoch ittifakı yeni dünya sömürü düzeni çarklarının en geçerli silahı; tekelci meyda-iktidar-kirli sermaye çıkarları ittifakındaki sınır tanımazlığın da İngiltere’den dünyaya göstere göstere yayılacak rol model örnekleriydi... Irkçı-ayrımcı Güney Afrika’dan insan hakları-demokrasi kriterlerinin tümünü, geçerli hukuk düzenini de ayaklar altına alarak ucuza maden ithali projesini uygulamaya sokan ‘Demir Leydi’nin, mecliste yaptığı, İngiliz işçi sınıfı, sendikal hareketi, emekçilerle alay eden konuşması bugünkü gibi kulaklarımda. Demir Leydi’ye yeni küresel ideolojinin dayatmalarına karşı büyük eylemlerle direnen işçi sınıfı, sendika liderlerinin arasında Meclisteydik... Bir yanda büyük madenci direnişleri, grevleri, diğer yanda Murdoch’un medyayı tekelleştirme operasyonuna karşı sokaklara dökülmüş gazeteciler, basın çalışanları... Bir yandan da sağlık haklarının gasp edilmesine karşı işçi sınıfı, sendikal hareketin genel direnişleri... Londra sokakları eylemcilerin elinde, meclis simgesel kuşatma eyleminde...Thatcher, ırkçı rejimin uygulamaları nedeniyle BM’nin ambargo cezası verdiği Güney Afrika’dan yasadışı kömür ithaliyle övünen konuşmasını yapıyor, rakamlarla İngiliz maden işçilerinin ürettikleri madenleri kapatmakla sağladığı parasal kazancı açıklıyor; “Yasalar, insan hakları dışı icraatı ile kurtardığı parayı sayıyordu.”
Tekelci medya-iktidar-sermaye kirli çıkarları ittifakında insan haklarına, değerlerine aykırı dünya düzeninin geçerli kılınması ile o günlerden bugünlere, nerelerden nerelere gelindi?

\n

***

\n

Yaşamın her alanında dünya nimetlerinden azalan sayıda olarak çok daha fazla pay kapanlar, çoğunluğun haklarının en yüksek oranlarda gasp edilmesinde rol üstlenenler olunca, utanmazlık-arlanmazlık, kirlenmede dibe vurmanın sınırları kalmıyor... Kâr para, kaçakçılık, silah, beyaz zehir üzerinden en kirli en insana aykırı kazançları edinenler, vitrinde ırk-din hakları savunuculuğunda, kavganın ön saflarındalar... Bana inanmıyorsanız en kirli işlerin yapıldığı yerlere cuma namazı saatlerinde bir uğrayıverin... Adamlarını, çıraklarını bile cuma namazı şovuna götürenlerin başını çektiklerini göreceksiniz... Aşiretlerine, müritlerine kök söktürenler güçlerine güç katıyor...
İnsan sağlığı, canı üzerinden haksız kazanç, kirli ticaret aldı başını gidiyor. İstedikleri kadar medyatik şovla olayı tersyüz etsinler; Edirne’de kansere yakalanmış üniversiteli kızımızın yürekli isyanı, akıl almaz kirliliğin, algılama saptırılmasına karşın yaşanan rezilliğe ayna tutması oldu... Sadaka düzeninde cebe para sokuşturma ile kirlilikte gelinen boyutları tam saklamaya yetmedi, tersine sırıtmasını sağladı. Kanserle savaş yeterince zorlu iken, yakalananla, yakınlarının yaşamı kazanma, ömrü uzatabilme yolunda çektiklerini açığa çıkarıverdi. İktidarlarının sağlıkta mucize reçetelerinin ne menem bir kazık olduğunu da kimi boyutları ile ortalığa saçıverdi...
İktidarlarının sağlık sorunlarında doktorları suçlayarak halkı uyuttukları süreçlerin saadet zinciri çoktandır. Doktorların canlarına kasıtlar onlara yönelen şiddet işte bu çaresizlikten. Dün doktorlarımız da can güvenliği için eylemdeydi. Bir yandan, giderek daha yüksek sayılarla insanlar ilaca ulaşamıyor, yakalandıkları hastalıklar için giderek daha fazla rakamlarla ödeyemeyecekleri katkı payları ile yüz yüze kalıyorlar. Bir yandan da sigortaların, hastaların soyulduğu, olmamış ameliyatlar, gereksiz filmler, MR’lar, tahlillerle dudak uçuklatan paralar akıtılıyor...
Başka birileri ülkemizin geleceği üzerinden oynanan büyük, kirli oyunlardaki suç ortaklıklarını saklama suçluluğunda, başkalarına saldırma, suçlamalarında sınır tanımaz üslupları alışkanlık haline getiriyor. Kimi akla, izana sığmayan haksızlıklar, suçlamalar, kindarlık karşısında donup kalıyoruz ya... hukuk devleti düzeni nasıl bu boyutlarda ayaklar altına alınabilir? Aydın, insan hakları savunuculuğu sahtekârlığı, oyununda, insan hakları, demokrasi kriterleri nasıl bu kadarı ile yok sayılabilir? Cumhuriyete,
Atatürk devrimlerine, laikliğe, TC’ye bu düşmanlık niye?..

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları