Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Ucuzculuk'

08 Ağustos 2013 Perşembe

Bayrama girerken yandaşı, cemaati, sözde bağımsızı haber kanallarının çoğunda birden, canlı yayın olarak verilen uzun basın toplantısında hükümet adına Ergenekon davası sonuçlarını, gelişmeleri değerlendiren Bakan’ın yaşananların bütününe ilişkin değerlendirmesinde kullandığı sözcüğü başlığa aldım... Sayın Bakan’ın kastı Ergenekon davasının ağır sonuçlarını eleştirenlerin tepkilerinin bütününü hakaretle eleştirmekti... Aslında iktidarları cephesinin karar açıklanması sonrası takındıkları ortak tavır, dilin, ağır insan hakları ihlalleri içerikli haksızlık, hukuksuzlukları örtbas etmeye yönelik saldırganlıktaki “ucuzluğun” aynadan yansıması olmuş gibiydi...

\n

Dün bayram tebriği kartı niyetine çok yaygın gönderilen Nâzım Hikmet’in özenilmiş görseli; “Türkiye’de adalet aramak; kerhanede bakire aramaya benzer...” sözleri, sonuç kararların algılanmasına yönelik tepki duygularının bir özeti... İktidar cephesinin haz duygularının özetinde ise artık çok açık dillendirilen en yaygın ortak vurgulamanın anlamı üzerinde durmak gerek... Hani Ergenekon davası, askeri darbe girişimi, iktidarlarını devirmeyi amaçlamış silahlı terör örgütü ile hesaplaşma operasyonu, yargılamasıydı? Bakanı, hukukçusu, gazetecisi... Ağzını açan, iktidarlarını devirmeyi hedef almış örgüt, eylemlerinden sözü açıyor, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi kapatma davası, AKP’yi iktidardan düşürme çabalarına karşı savunma atağı olduğu sonucuna geliyorlar...
Dava, özel yargıda, ortada çok büyük bir silahlı terör örgütü, askeri darbe operasyonu gerçeği varmış gibi, çok sayıda ağır müebbet, ağır suç cezaları ile karara bağlandı ya... Adil yargılama, hukuk devleti düzeni, sivil yargı hukukunun işlediği savunmalarının yapılabilmesinde zorlanılıyor ya... Adaletin tartı aracının dengesinin işlediğini ortadan kaldıran tabloda, en haklı, en anlamlı itirazların tümüne yönelik
“Üst yargı var, onun üstünde Anayasa Mahkemesi, uluslararası yargı, hukuku var...” cümleleri tekerleme... Ergenekon davası kapsamında geçerli, ağır insan hakları, hak, hukuk ihlalleri, sıradan, kolayca onarılabilecek yaralar, ayrıntılarmış gibi... Kanayan vicdanlara, adalet duygusuna yönelik tek çarpıcı karşı cephe oluşturma savunması ise iktidarları adına bağımsız yargılama hakkına doğrudan müdahale, intikam, hesaplaşma, rövanş duygularının özetlenmesi gibi; “AKP’yi iktidarda iken, seçim kazanmışken Anayasa Mahkemesi kararı ile kapatmaya kalkıştılar. İktidardan düşürme cephesi, ittifakı oluşturdular... Ergenekon yargılamaları, örgütlenmeleri bu suçların, eylemlerin davalarının bileşkesi...”

\n

***

\n

Benimki iktidarlarının saçtığı, medyatik cephe, güç kazanılmış havada, münasebetsiz işe yaramaz bir anımsatma olacak biliyorum... Ancak AKP’nin seçim kazanmış, iktidarda iken Anayasa Mahkemesi’nde açılmış kapatma davasında, yürürlükteki anayasal düzene göre işlenmiş suçlardan, “Laiklik karşıtı odak oluşturduğu...” saptaması vardı ki... Seçim kazanmış, iktidardaki bir parti için Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararı ile ortaya çıkmış toplumsal, rejimin tehdit ediliyor olgusu, öyle sıradan bir saptama hiç değil... Marjinal bir partinin suçu boyutunda kalsa neyse... Çoğunluk oyunu katlayan seçim sistemi sayesinde kazanılmış Meclis gücü, yasama, yürütme, yargı güçler ayrılığını sarsan kadrolaşma, iktidar denetim gücünü elde etmiş olma ile... ülkenin geleceğini, rejimini ipotek altına alan çok daha büyük bir tehdit gücüydü...
İktidarları intikam gerekçesi yapılan Anayasa Mahkemesi kararı ile mağdur değil, tehdit odağı oluşturmaktaydılar. Ergenekon yargılamaları, cezalandırmalarında kullanılan suçlamaların içinde, yaygın biçimde iktidar karşıtı muhalefet, sivil örgütlenmeler, eylemler, görüşlerin, Cumhuriyet mitingleri, gazeteci görüşlerinin kanıt sayılmaları ise, silahlı terör örgütü suçlarının değil, olsa olsa, demokratik muhalefet haklarının gasp edilmesi kanıtları yapılabilir... Tabii ki askeri, silahlı terör örgütü varlığına ilişkin, hukukta nakıs teşebbüs boyutunda bile olsa, yargılamaya konu edilen kanıtların gerçekliği, hukuken geçerliliklerinin tartışılması gerçekten yargılamanın, hukukun görev alanında olarak bu köşeye taşınamazlar.
Ucuzculuk insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeninin olmazları, muhalefet yapma haklarının, yanılsatma ile suç algılaması kapsamına sokulmaları, gasp altına alınmalarında... Gerçek askeri darbe, silahlı terör örgütü için geçerli, cezalandırmalardan vicdanlar kanadığında, havadan atılan gazlı bombalarla, tarlaların yanmasına yol açmış olarak dağıtılanlarla, gözaltına alınanlarla dalga geçmek... Dayanışma için Silivri’ye gelmek isteyenleri ülkenin her yerinden yola çıkartmamak, aileleri salona sokmamak... İktidarları adına övünülecek demokratik güç değil, polis devleti gücü, sivil diktatörlük niteliğine dönüştürülmüş, iktidarının güç gösterileri olabilirler.
Bayrama milyarlarca Müslüman, dünyanın her yerinde, İslam dininin, Allah’ın emrettiği değerlerden, bayram havasından çok uzakta, siyasal İslamcı mezheplerin kanlı çatışmalarının tuzağında giriyor...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları