Üç Seçim; Siyasal İslama Oynama Zamanı...

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Taksim Meydanı şantiyesi Tarlabaşı’ndan dönüş yapan otobüslerin oluştudukları kuyruklar bağlantılı otobüslerden iniş, Beyoğlu’nun ara sokaklarından Taksim’e yürümek zorunluluğu, kimi dudak uçuklatacak tanıklıklara da yarıyor... Kulağımın dibinde patlayan güçlü su ya da gaz fışkırtması sesine başımı çevirdiğimde donup kalmışım... Yaklaşan öğlen yemek saatine son hazırlığını yapan tavuk kızartmacısı bir eliyle tavukların pişirilmeye hazır dizildiği sopayı tutuyor, diğer elinde içlerine basınçlı fışkırttığı şeyin hortumunu tutuyor... Önce saf saf son dakika basınçlı suyla yıkama işlemi sandım. Dehşetle yana devrilmiş bildiğimiz gaz tüpünden yakılmadan gaz pompalanmakta olduğunun ayırdına vardım. Gelip geçen kalabalığın içinde, güpegündüz, biraz sonra kızartılacak tavukların içine içine, üzerlerine, bildiğimiz petrol türevi gaz sıkılıyordu... Eti şişirmek, kızardığında güzel renk vermek, taze bol etli şişkin göstermek... bilemediğim işlevi her ne ise doğrudan çok tehlikeli kimyasal atık sıkılıyordu. Bu ara yakın çevremdeki dost kanser patlamasının acısı üzerine gerçekten donup kalmış olarak, bu işi yapan vicdansız esnafla kavga etmeyi bile akıl edemedim...
Bir süre kelimenin gerçek anlamı ile, vicdansızlığın bu boyutu karşısında acıdan şokta, uyurgezer, içim kararmış Taksim’e doğru yürüyordum ki, iki zabıtayla çarpışırcasına yüz yüze geldim...İçimdekini çaresiz öfkemi onlara yansıtmak istedim. Alaycı, umursamaz dinlediklerini görünce, hesap sorulmayacağının bile algılamasında daha moralsiz, öfkeli, işe yaramaz cümleler kullanıp yürüdüm... İşte insan sağlığı, canının böylesine umursanmadığı bir düzende halk sağlığını, öncelikle de gençlerimizi koruma adına iktidarlarının içki yasağı paketi gündeme girdi... Yerseniz... Sizin yiyip yemediğinizin anlamı yok ama güpegündüz hazır yiyecekler içinde en sağlıklı olduğunu umduğumuz kızarmış tavuğa petrol artığı gazları püskürtüp bize yedirebilen bir düzende, içki yasaklarının peşinden kim bilir neler neler, ne tip belediyeler, zabıta uygulamaları yaşanacak...
Başbakanımızın çiçeği burnunda torba yasası içinden çıkan içki yasaklarının üzerinden ilk propaganda konuşmasında
“Gece gündüz içen, kafa kıyak gezen gençlik istemiyoruz. Uyanık, diri, bilgili nesiller yetiştireceğiz...” cümleleri yer alıyordu... Bir yılda üç seçim çalışmalarını başlatırken, torbadan çıkan içki yasağının seçim kampanyası süreçlerinde, siyasal İslama oynama ruhuna uygun nasıl kullanılacağını kestirmek zor değil. Doğrusu iktidarlarının bir yılda üç seçim süreci için elinde tuttuğu kozlar hiç de avuçlarının içindeki medyada pazarlandığı gibi parlak değil...

\n

***

\n

Yandaş, teslim alınmış medyada bile iktidarlarının sivil diktatoryal dayatmalarına yönelik, cılız, yağ çeker üslup içinde bile olsa çatlak sesler önlenemez oldu. İslam dünyasında padişahlık özentisi rol model çıkışların birbirinden pahalı bedellerinin görülmesi önlenemez boyutlarda. Arap baharları, Suriye gerçekleri üzerinden seçim kampanyalarının götürüsü getirisinden çok olacak... Ele geçirilmiş medya şimdiden yemiyor, her önemli olayın özelinden iktidarlarının, doğrudan Başbakan’ın uyarıları art arda geliyor... Gündemin her olayı, tartışması üzerinden yapılan yayınlardan, yazarlardan bir bir hesap sorulması örnekleriyle cezaevlerindeki gazeteci rekorumuza, iktidar buyruğuyla işten atılan gazeteciler rekoru eklenmiş oluyor. Medyanın biadı işlerin ters gitmesi oranında iktidarlarına yetmiyor olmalı, holding medyalarına, patronajlarına yönelik yeni operasyonlar gündeme sokuluyor...
Olay haber cümleleri üzerinden hesap soran bir sivil iktidar uygulaması, basına yönelik baskılarda askeri darbeler dönemleri uygulamalarının hafif kaldığını yaşayarak görüyoruz..
İktidarlarının iktidarda büyüme stratejilerinde, daha önceki seçim süreçlerinde kullanılmış silahların pek çoğunun geçerliliği, hele de siyasal İslam adına mağduru oynayabilme şansı artık tüketildi... Siyasal İslamcılar bile, insan hakları, demokrasi kriterleri içinde iktidarlarının çıkarlarını kollama adına yeni, başka mağdurlar yaratıldığını, baskıların sınır tanımaz dozlarda arttığını itiraf etmek zorunda kalıyorlar... İktidarlarını yeni ötekiler, mağdurlar yaratmama yolunda uyarmak gereğini duyuyorlar... Tabii dünya dengelerini bilen, kollayanlardan gelen bu sessiz uyarıların insan hakları, demokrasiden değil, siyasal İslamdan, güçten beslenen, gücünün sarhoşluğunda sınır tanımayan iktidar gücü-tutkusunu frenlemede işe yaradığını söyleyebilmek söz konusu değil...
Sözün özü; yeni seçimlere yönelik, iktidarda büyümek, en azından gücünü koruyabilmek yolunda, siyasal İslam eksenli, mağdur edebiyatının getirisi tüketildikten sonra, vitrinde insan hakları, demokrasi üzerinden siyaset yapmanın da yararı kalmamış gözüküyor... Güç üzerinden siyasette İslam dünyasına rol model, padişahlık büyüsü... stratejik ortak gücü... kavramları da çok hızlı tüketilince işler sarpa sarmışa benziyor...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları