Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Torba Yasalar, At Çuvala; Yargılamalarla... Yeni Darbe...

16 Aralık 2014 Salı

İktidarları, torba yasaları, suç odaklı yerine “At çuvala” yöntemiyle susturulmak istenen ne kadar birey, örgütlenme varsa, özel yargı eliyle, yargısız infaz yöntemlerinde baskı altına alma, susturmada sınır tanımaz icraatlarında yeni bir sürecin başındalar. Cemaat ortaklığında yaşanmış, ortak irade sorumluluğunda işlenmiş ne kadar haksızlık, hukuksuzluk varsa, sorumluluk, suçları Cemaat kadrolarına atılmış, bugünün İktidarları gücünü ellerinde tutanlar, Cumhurbaşkanlığı paralel yapılanmasıyla hükümet icraatçıları arasındaki İktidarları, güçler ilişkisi, hukuksal, anayasal düzen, icraatları çelişkileri, çatışmaları yok sayılarak işlenmiş tüm haksızlık, hukuksuzluk, yolsuzluklardan aklanma hesaplanıyor...
Suçlar siyaseten, en azından yandaş seçmen algılamasında “paralel devlet örgütlenmesine atılmış olarak” yolsuzluklarla hesaplaşmanın en azından seçimler sonrasına ertelenebilmesinde başarılı olunabilirse... İktidar gücünün bal gibi de geçerli anayasal, hukuk devleti düzeni, demokrasinin olmazları, güçler, bağımsız kurumlar ayrılığı ilkeleriyle çatışan, çakma başkanlık ya da yarı-başkanlık işleyişiyle hesaplaşma yaşanmadan sandığa gidilebilirse... Sandıkta verilen oylar AKP’ye aitmiş gibi, Cumhurbaşbakanlığı paralel gücünün iradesinde yeni Meclis’te istenen çoğunluğa vardırılabilirse... Elbette siyaseten ekonomide, dış politikada, Kürt açılımında yaşanan kritik eşiklerde de korkulan senaryoların hepsi birden atlatılabilirse... Yaşamın her alanında patlayan yaşamsal olumsuzluklarda, işsizlik, yoksullaşma, yoksunluk çaresizliğinde, “Ak Saray”la onurlanmaları istenen yandaş seçmenlerin, çoğunluk medyatik güdümlemede bile çaresiz biat etmelerinde korkulan oy kayıpları yaşanmasa... Yeni demokrasi olarak pazarlanan, hızlı diktatörlüğe geçişin anayasal değişikliklerle de desteklenmesinin önü açılabilir...
Düşün sürdürülebilmesi yolu hâlâ ve de öncelikle, yolsuzluklarla hesaplaşmanın önünün tıkanmasından geçiyor olmalı ki 17 Aralık’ın önüne 14 Aralık operasyonu sokuldu... Bugünün temizlenmesi gündeme sokulmuş “paralel yapı” ile birlikte, ortak siyasal sorumlulukta işlenmiş insan hakları ihlalleri, yargısız infazlar, hukuk devleti suçlarından sıyırtmak başka, yolsuzluklardan arınabilmek, bire bir insanlar, örgütlenmelerin toptan aynı yöntemlerle suçlanmaları, yargılanmalarına kalkışmak çok başka...

***

Varsayalım ki İktidarlarının, aralarında su sızmayan yıllarında anlamlı bir görev paylaşımı söz konusuydu... Bu ülkenin insan hakları savunucusu, demokrat geçinen örgütlenmelerinin, bireylerinin karşı çıkamayacakları “darbelerle hesaplaşmak” gibi bir kavramla yola çıkılarak askeri darbeler dönemlerinin çok olumsuz, insan haklarına ağır darbeler vurulmuş yargılama süreçlerinin bile üstünde ağır sonuçlar üreten sivil darbe hukuku uygulamalarının bütününde sorumluluk ortaktı... Yine de özel yargılamayı yürüten kadrolar çoğunlukla Cemaatçiydiler... İktidarlarının sorumluluğu, suçlarında en küçük bir eksilmeyi, masumiyeti getirmese de, bireyler olarak sorumluluk üstlenmiş kadrolarda çoğunluk Cemaatçi olarak, bugünkü İktidarları operasyonuyla ayıklanacaklardı... Cumhurbaşkanı, Başbakan, yandaş koroların katıldığı paralel suçlamasının kendi seçmenleri için geçerli bir siyasal yutturmacası olabilecekti... Malum İktidarları nimetlerinden, güç odağından pay alanlarla, çaresiz seçmen çoğunluk eski ortaklıklara bakmak yerine, yeni güç odağının peşinden yürümeyi seçebilirlerdi...
Paralel operasyonu, İktidarları için artık tehdit odağı olmuş Cemaatin eritilmesi, başka başka cemaatler, güçlerle ittifak edilmesinde siyaseten işlevsel görülebilir... Hele de yolsuzlukların üstüne örtü örtülebilir, İktidarları gücünün liderlik, başkanlık sistemi çatısı altında olabilirliği de pompalanabilirse... Seçmenin Sünni İslamcı kimlikle evrensel insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi duyarlılıkları, ötekilerin haklarına saygılı olma algılamalarının sürekli aşağı çekildiği varsayımı da geçerli ise... Senaryo, düşler tamam da, ortada İktidara geldikleri yıllardan bugünlere gelişte değişmiş çok şeyler var. Köprülerin altından çok sular akmış... Gelir dağılımı çarpılması, yolsuzluklar, vurgun düzeninde akıl almaz zenginlikler, haksızlıklar üretilmiş olmasını bir yana atıyorum...
ABD-AB’nin 2000’li yıllardaki u231 çıkarlar projeleri, Ortadoğu, İslam dünyası hesapları içinde söz konusu ılımlı İslam projesine, İktidarlarının Cemaatle ortaklığına biçtikleri roller, kendi Irak, Afganistan işgalleri, Arap baharları uygulamalarının çuvallamaları ne olacak? Siyasal İslama verilmiş desteklerden türemiş radikal İslamcı terör örgütleriyle gelinen kaosta, Ortadoğu bataklığında, İslam dünyası siyasal kördüğümünde; İktidarlarına biçilmiş roller, ılımlı İslam, yeni Osmanlı’ya bağlanmış hesaplar tuzla buz... “Güçlüyüm, bana zorunlusunuz...” tezini kabul etmek isteseler bile, sandık demokrasisinde bile yutturulamayacak hızlı diktatörlüğe gidişin belgesi hukusuz operasyonları... siyaseten kendi kamuoylarına nasıl onaylatabilecekler ki...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları