Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tetikçiler...

08 Eylül 2011 Perşembe
\n

Deniz Feneri, Ergenekon davalarındaki son gelişmeleri izliyor musunuz? Akıl süzgecinizden geçirip, gerçek olup bitenler üzerinde sağlıklı bir yargıya varabiliyor musunuz? Yargının sağlıklı işlememesine dönük hep çok ağır sorunlarımız oldu. Ancak yargının hiç böylesine apaçık, siyasal güdülenmenin sakıncalarını taşıdığı, müdahalelerin sırıttığı, hak-adalet duygusunun yerlerde sürüklendiği süreç yaşanmamıştı.

\n

İlhan Selçukun yeni bir kalp krizi geçirmesine, yaşamına mal olarak Ergenekon sanığı yapılması, sabaha karşı gözaltına alınıp sorgulanması sürecinden belleğime kazınan İlhan Ağabeye çok ağır gelen olguyu, kendisi üzerinden Cumhuriyet gazetesini hedef alan karalamalar, imaj saldırıları, belden aşağı vuruşlar, damgalamalarolarak özetleyebilirim. 12 Martta, 12 Eylülde çok daha ağırları ödetilmiş bedellerde tınmamış, işkenceden, uzun tutukluluklar, çok daha ağır suçlamalarda kılını kıpırdatmamış, çevresindekilere moral vermiş, saldırıların şiddetinden savunduğu değerler adına onurlanacak bir pay çıkarmış, İlhan Ağabeyin bu kez neden bu kadar çok üzüldüğü, onurunun kırıldığı üzerinden çok düşünmüştüm. Aslında nedenlerini ağır geçen hastalığı sürecinde çok net sözcüklerle anlatıp durdu;

\n

12 Mart - 12 Eylül askeri darbeler sürecinde Cumhuriyet kimliğine, değerlerine, hele de İlhan Selçukun sol-aydınlanmacı kimliğine, liderliğine düşmanlık, bir büyük kavganın tarafı olmak, hedef alınma biçimi, bireysel ve toplumsal açıdan onur vericiydi. Yine Cumhuriyet değerleri, kimliğinin hedef alındığı bir süreç, aynı değerlere düşmanlık tabii ki onur kırıcı, şaşırtıcı bir yanı yok. Onur kırıcı, şaşırtıcı olanı suçlanma, yargılanma, karalanma yöntem ve stratejileri... Cumhuriyetin, aydınlanmanın önderi İlhan Selçukun, Danıştay saldırısı, dahası Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılarda bile, kendi kendine vuran bir kirli oyunun içinde gösterilmesiydi. Medyaya yapılan özel servis, padişahlarının hizmetinde bir kirli medya, tetikçiler, sanıklar, gizli tanıklar eliyle öylesine etkin, kirli bir kampanyayla, kamuoyu oluşturuldu ki..

\n

***

\n

Her yerde kolu, ayağı olan bir Ergenekon, dev, çok tehlikeli terör örgütü, askeri darbeci gizli örgüt, Türkiyeyi ele geçirmiş, türbana karşı karar veren yargıç öldürtüyor, Cumhuriyete baskın düzenliyor, Hrant Dink cinayetinden papaz cinayetine, Malatya katliamına, PKKye uzanan, her yerde, her tarafa yönelik faili meçhul, faili belli cinayetlerin düzenleyicisi... TSK ile iç içe, sivil iktidara darbe yapmayı amaç edinmiş, sayısız darbe girişmleri olmuş, ortam yaratmaya yönelik de siyasal islamcıları da hedef alan bütün bilinen büyük cinayetlerin suç ortaklığı ilişkiler ağını kurmuş. Her yerde tetikçi, gizli tanık ifadeleri, gizli telefon, elektronik kayıtlar var savıyla suç senaryoları fışkırıyor, üretiliyor, insanlar yargısız infaz içeriğinde tutuklanıyor, en önemlisi kamuoyunda yargılanıp, mahkûm ediliyorlar.

\n

Aradan aylar, yıllar geçmiş, İlhan Ağbey canı ile ödemiş. Cumhuriyet, gerçek aydınlanmacılar, Cumhuriyetin savunucuları, bilenler bilseler de, olup bitenlerden bihaber kimilerinin gözlerinde darbecilikle damgalanmış... Balbay tutukluğun 917. gününde, 193 gündür hücrede tek başına, üstüne üstük milletvekili kimliği ile yargısız infaz, ceza niteliğindeki öntutukluluk kaldırılmamış. Cumhuriyete bomba atan bir sanık yeni yapılan mahkemedeki sorgusunda, tabloyu, bu karalamaları ters-yüz edecek ifadeler veriyor. Eski ifadeleri, yargı, hak-hukuk adına yazılan kirli senaryolar için polis bana ezberletti sözlerinin ne boyutta doğru olduğu üzerinde elbette hiçbir fikrim olamaz. Cumhuriyete, aydınlanmacılığın önderi İlhan Selçuka, Balbaya, tek nedenle, sadece ve sadece cumhuriyet değerlerinin ödünsüz savunuculuğunu yapma sorumluluğunu duyanların kırılmaları, dağılmaları, yılgınlık, teslim alınmaları için bedel ödetildiğini biliyorum.

\n

Yasadışı elde edilmiş, doğrulukları bilinmeyen belgeler, iddianame suçlamaları, yazılan suç senaryolarını çarşaf çarşaf haberleştiren, medyatik tetikçi yorumlarda vicdanları sızlamayan medyamız sus pus... Ergenekon davası kapsamındaki insan hakları, ağır hukuk ihlalleri, mahkeme seyrinde gerçeklerin ters yüz edilmesinde değil sadece, Deniz Feneri yargılamasında, Deniz Fenerleri örgütlenmelerinin Almanya-Türkiye ilişkilerinde, yargının siyasi, örgütsel ipotek altına alınmasının sayısız örneklerinde, hepsinde sus pus. Yandaşlık yalakalığa, gerçeklerin ters yüz edileceği kamuoyu oluşturmalarına öylesine boyutlar katılıyor ki... Canlı yayında, Sayın Başbakanın sesli verilen konuşmasında, dil sürçmesi, sadece askeri değil, ticari ambargodan söz ediliyor. Haberde yabancı medyanın İngilizce çevirisinde yanlış yapması nedeniyle, İsrailde ticari ambargo algılamasının doğmasıyla borsanın düşmesinden söz edilebiliyor. Tabii ki Sayın Başbakan sadece askeri amargoyu kastettiği için anında düzeltme gelmiş. Dürüstçe yanlış anlaşılma haberi yapılsa olmuyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları