Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Terzinin Söküğü

16 Temmuz 2011 Cumartesi
\n

\n

Terzinin dikiş dikerek para kazanma koşturmacasında kendi söküğünü dikememesi hoş görülebilir. Türkiyeyi yaşamın her alanında gererek, çıkarları çatışanları çatıştırarak, siyasi partilerden spor kulüplerine tarafları birbirlerine düşürerek, birbirlerine kırdırarak iktidarda büyüme stratejisi, etik olmanın ötesinde, Türkiye için çok tehlikeli fay hatları yaratıyor. Başbakan Erdoğan, AKP iktidarı kırılmaların odağında, birinci dereceden sorumlu, çözüm üretme konumunda iken İslam, Ortadoğu dünyasındaki çatışmalarda taraf, arabulucu rolünün üstlenilmesi, çarpıcı bir çelişki olarak dikkat çekiyor...

\n

Diyarbakır Silvanda 13 şehidin verildiği çatışma çok çarpıcı bir zaman diliminin içinde... ABD Dışişleri Bakanı Clintonun ziyaretinin resmi gündemi Libya iç savaşı. Daha açık bir dille merkezi İncirlik NATO askeri güçlerinin destek verdiği Kaddafiye karşı muhalefet hareketinin, Libya askeri kuşatması, bombardımanlarının başarılı olabilmesi yolunda atılacak yeni adımların belirleneceği toplantılar... Ziyaretin gerçek amacının, asıl gündeminin ise füze kalkanı olduğu bildiriliyor. Gül-Erdoğan-Koşaner zirvesinin de gündeminde olduğu, AKPnin imzaya hazır olduğu bu projede bölge ülkelerinin tepkisinden çekinildiği bildiriliyor. Söz konusu projeye Rusya sert tepki verirken İran ve Suriye tehdit olarak gördüklerini açıklıyor...

\n

Köşk üçlü zirvesinin kamuoyuna da haber olarak yansıyan ülkemize dönük gündeminde ise TSK terfileri olduğu biliniyor. İktidar cephesi, açık demeçlerde de yargılanan komutanların terfilerinin toplantıya getirilmesini istemediklerini askerlere ilettiklerinin altını çizdi. TSK terfi durumunu inceleyen haberlerde ise çok sayıda komutanın bir biçimde özel yargının kovuşturma, iddianame kapsamına alınmaları ile ortaya çıkan üst kademe boşluğu çok dikkat çekici. Hele de Hava Kuvvetlerinde, suçları sabit olmadan, görevde kalabilme anlamında mahkûm edilmiş olan üst kademe komutan listelerinde durum öylesine vahim ki boşluklar atlama-zıplamalarla ancak kapatılabilir.

\n

***

\n

Yakın tarihlerde ABDnin dünyanın her yerine eli kolu uzanan sivil toplum örgütü, demokrasi(!) fonlu sponsor örgütünün ünlü sözcüsü Banker Sorosun Türkiyenin dünyaya ihraç edeceği en büyük gücü..olarak ilan ettiği TSK, gündemin odağında. Sadece darbecilik suçlamalı yargılanmalar, ağırlıklı komuta kademesinin tutuklu olmaları ile değil, komuta zincirinin, örgütlenme yapısının kökten sallanması ile moral değerler anlamında büyük bir sarsıntı, tehdit altında...

\n

Tarafsızlığı, demokratik hukuk düzeni içindeki yeri artık iyice tartışmalı özel yargılamanın, ön tutuklamaların üzerine, adı geçen kadroların TSKden kökten tasfiyesi için hükümetin dayattığı zirve toplantısı yapılırken 13 şehitli saldırı olayı gerçekleşiyor. Ne garip bir cilvedir ki toplantıdan hemen sonra en üst rütbeden iki komutan ile iki bakan, bu vahim olayın önemi gereği birlikte olay bölgesine hareket etmek noktasında oluyor... Sonrasında PKK terör eylemine yönelik ortak çizgide değerlendirmeler, tepkiler, bütünlükten ödün verilmeyeceğine, teröre boyun eğilmeyeceğine ilişkin açıklamalar kaçınılmaz birbirine ekleniyor. Bu arada CHP lideri Kılıçdaroğlunun TSKnin moral bozukluğundan sözü açmasına Başbakan Erdoğandan sert tepki, ironik bir çelişki olarak göze batıyor... İktidar yandaşı yorumcular ile medya başlıklarında, 13 şehitli saldırı haberleri üzerinden yaratılan imajlar daha bir çarpıcı... TSKnin kendi bombası ile askerlerin öldüğünden başlayan karalama iddialarından, sıradan bir saldırıda çok sayıda askerin ölmesinin askeri disiplin, sratejik başıbozukluk göstergesine uzanan suçlamalar var...

\n

İşte tam da bu tabloda ABD, AB odaklı, Dışişleri, Başbakan Erdoğanın da söylemlerinde hiç gündemden düşürülmeyen Türkiyenin dünyaya, en çok da İslam dünyası ile Ortadoğuya yönelik büyük vizyon söylemleri, tezlerine ne demeli? Başbakanın ustalık dönemi iktidarında, ileri demokrasi, yeni Osmanlı kavramları ile beslenen stratejik ortaklık vizyonu nasıl işleyecek? Türkiye, Arap baharı süslü adıyla, en aşağıda kalmama iç savaşlarında ırklar, dinler, İslam içinde mezhepler, yetmez aşiretler üzerinden yaşanan iç savaşlarda işin içine dalarak, çelişkili amaçlara dönük bu çatışmaların bataklığında emperyal çıkarlar adına nasıl bir işlev yapacak?

\n

Meclis’inde seçmeninin en geniş katılımlı temsilini yakalamışken siyasi barış koşullarında yemin edemeyen tutuklu milletvekilleri tablosundan çıkamayan Türkiye gerçeği ile yüz yüzeyiz. İktidar; gücünü, yüzde elliye yükselen oyu her istediğini yapma hakkı olarak dikte ettiren siyasetle, en barışçı geçebilecek Meclisin ilk çalışma günleri, benzeri olmayan bir kaosa dönüştü. Apo ile uzlaşıldığı haberlerinin üstüne 13 şehitli saldırı, BDP ile uzlaşmanın beklendiği güne tuz biber ekti... AKP iktidarı, Meclisi barış içinde çalıştıramadan, TSKyi darmadağın etmiş bir konumda iken mi İslam dünyasının kanlı çatışmalar konusunda bataklığın içine çekilerek ABD, ABye stratejik ortak olacak?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları