Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Taşlar Yerinden Zıpladı...
Başbakan Erdoğan’ın Fethullah Gülen’e, cemaatin gövde gösterisi yaptığı Türkçe Olimpiyatları’nda “dön” çağrısı yapmasını, Leyla Zana’nın “Kürt sorununu Erdoğan çözer” açıklamasını, biçimsel görüntüleri, algılanmaları üzerinden değerlendirmek, günlerce tartışmak, önümüzü görmek için yol gösterici olabilir mi? Birbirinin tıpkısının aynısı kimi görüntüler, görüşler bile zamanı, koşulları, görüş sahiplerinin kimlikleri, maksatları bağlantılı değerlendirildiğinde çok farklı anlamlar, sonuçlar üretmiyor mu?
\nErdoğan hükümetinden gelen cemaate yönelik jestlerin aslında bini bir para... Türkçe Olimpiyatları’nın görkemli, medyatik sunumu, propogandası için iktidar kaynakları seferber. Okulların tatile girdiği günler olmasına karşın sadece İstanbul değil, pek çok kentten büyük bir çaba ve destekle düzenlenen organizasyonlarla öğrenciler araç-yiyecek-yol, her türden gereksinimleri karşılanmış olarak öğretmenleri eşliğinde olimpiyat etkinliklerine tribünler hiç boş bırakılmayacak biçimde taşındılar. Özel anı parası bile basılmakla kalınmayıp, piyasaya sürüldü. Parti örgütlenmeleri; izleyici taşımak, destek atmak üzere yarışıp durdu. Her kademeden parti yöneticileri, milletvekilleri, bakanlar da öyle...
\nDoğrusu, “Başbakan Erdoğan, iktidar yönetimi ile cemaat kadroları arasında iktidar paylaşımı, yönetim üsluplarında sürtüşme..” haberlerinin kanıtları ile inandırıcılık kazanmaya başladığı bir süreçte, Başbakan’dan gelen çağrı, “görünür bir son, sıcak büyük jest” olarak değerlendirilirken siyasetin olmazsa olmaz stratejik atak boyutu, mesajları atlanıyor gibi. Çok sert, kırıcı sürdürülmüş bir seçim kampanyasının sonunda gelenek olan ellerin havaya kaldırılarak çekilen kardeşlik, barış fotoğrafları gibi bir şey de olamaz mı? Daha bir fesatça yorumla Gülen’in zaten gelme hazırlığında olduğu biliniyordur ya da gelmeyeceği garanti gibidir de... “İktidar sorumluluğundan pay almadan, bedel ödemeden iktidar ortaklığı yapmak, baskı gücünü kullamak biraz insafsızlık olmuyor mu?” mesajı, sitemini iletmeye yönelik bir taktik çıkış mıdır?
\n***
\nDedikodu boyutunu bir yana bırakarak güçlü bir iktidar yönetiminde, bu boyutlarda güçlendirilmiş bir cemaat etkinliğinin demokrasimiz, hukuk devleti düzenimiz açısından vahametini, hele de laiklik ilkesinin katledilmiş olmasını kara kara düşünmemiz, sorgulamamız gerekmiyor mu? “AKP iktidarı gönüllü iktidar gücünü cemaatle paylaşıyor...” deyip geçebilir miyiz? Kişilerin bireysel özgürlük alanları içinde kalmış bir inanç özgürlüğü gibi değerlendirip, bir cemaate dayalı siyasal İslamcı gücün iktidar gücü olarak etkin olmasının insan hakları, hukuk devleti düzeni, laiklik, demokrasimiz açısından çok ağır sakıncalarını yok sayabilir miyiz?
\nDemokrasilerde çok farklı yorumlara karşın dünya örneklerine egemen olan düzen, ancak yasalar içinde kurulmuş, örgütlenmiş, seçilmiş kadroları olan örgütlenmelerin parlamento içi ve dışı ağırlıkları ile siyasete yön vermeleridir. Farklı dinler, mezhepler, inançlar üzerinden siyasi partilerin denetim altına alınmaları, hele de iktidar yönetiminde söz ve karar sahibi olmaları, dinin siyasete egemen olmasıdır ki, bizdeki boyutu ile siyasal İslamın laikliğe, demokratik düzene aykırı, rejimi tehdit, ipotek altına almış olması sonucunu gösterir. Bilmem ayrımında mısınız? Kimse bu vahim sonucu sorgulamayı bile aklından geçirmiyor, demokrasinin doğal bir olgusu gibi sessiz kalınıp boyun eğiliyor...
\nLeyla Zana’nın çıkışına gelince; kimliğine, geçmişine, ilişkilerine bakarak en yüzeysel bir değerlendirmede bile, taşların yerinden zıpladığı zaman diliminde olup bitenleri şöyle bir anımsamakta yarar olabilir... ABD’nin dünya çapında çıkarlarını, denetim gücünü kollarken büyük ekonomik kriz, değişen dengeler bağlantılı son birkaç yıl içinde değiştirmek zorunda kaldığı stratejiler çok ama çok önemli olmalı... Irak işgali çekilişi eksen, ilan edilmiş bölge ülkeleri gelişmelerinin bölge ülkeleri aracılığı ile denetlenmesi, Türkiye - Erdoğan iktidarlarından stratejik ortak vitrininde son beklentiler... Clinton, daha dün pervasız, dikte ederek bizim adımıza Başbakan Erdoğan’ın kırmızı çizgilerini çizen Suriye yönetiminden söz etmedi mi? Irak içinde Kuzey Irak yönetiminin ekonomik-sosyal-siyasal güçlendirilmesinde Türkiye’ye yüklenmiş rolle bağlantılı, PKK’den istenen Kuzey Irak üslerinin silikleştirilmesi ekseninde ödünlerin de çok açık, sık sık altı çizilmekte...
\nLeyla Zana’nın cezaevi yılları, dayanışması bağlantılı, ağırlıklı AB siyasi liderlikleri ile olan dostlukları, deneyimleri, günün koşullarında, dengelerinde öne çıkabilecek dostane uyarılar ortada. Kişisel kanım tam da bu zaman dilimi içinde Özal’ın zehirlenmiş olabileceğine ilişkin gündemimize düşen DDK raporunun hesaplı çıkışı olmasa da medyatik büyümesinde aynı amaca yönelik propaganda için kullanılabilirliğinin payı var... Şartlı refleks, algılama için “Kürt sorununu çözecekti, zehirlendi...” propagandası, kuyruklu yalan, balon olsa ne yazar? Toplumu güdülemede çok işe yarar...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!