Taksim'e Polis Devleti Dehşeti İktidara Sınırsız Devlet Hizmeti

18 Haziran 2013 Salı

Cumartesi akşamı, bir gözlemci çadır bırakarak Taksim Gezi Parkı’ndan ayrılma kararını açıklayan Taksim direnişçilerinin açıklaması ile bir derin soluk almıştık ki.. Başbakan Erdoğan’ın Ankara mitingi konuşmasında el işareti ile destek verdiği sözleri buyruk kabul edildi.. “Ya bitirirler, ya bitiririz”in.. gereği saat geçirilmeden yerine getirildi. Polis bu kez orantısız gücü ile Gezi Parkı’nın içine de girdi.. Oysa içim rahatlamış olarak gazeteye dönmüştüm.. Üstüne üstlük cumartesi 19 sıralarında Gezi Parkı’nı terk ederken sakinlerinde çok anlamlı bir değişim saptamıştım..
Başbakan ile yapılan görüşmelerin ardından saatler süren değerlendirmelerde, genel eğilim Başbakan’ın yargı kararı sonuna kadar parka dokunulmayacağı sözü üzerinden soluklanmaydı.. Tümünü temsil edecek tek çadır, istemlerinden vazgeçmediklerini ortaya koyacak etkinlikler öngörülmüştü. Günlerin gazı, yorgunluğu üzerine çoğunluk ayrılmış, Gezi Parkı yaşam kimliği korunarak, fiilen, dayanışma için ancak gelebilmiş konuklara hizmet verecek içerik kazanmıştı. Kimseye belli etmeden çevreyi temiz tutma, imece, yiyecekleri yapıp dağıtmada görevi üstlenen gezi sakinleri gençlerin, ağırlıklı kent varoşlarından gelmiş yoksul, kavruk gençlere hizmette kusursuz, içten davranışlarını izliyordum.. “
Park ne kadar büyükmüş..” nidası ile ilk kez gelenlerle, inadına direnerek sahip çıkanlar kuşkusuz ilk kez yüz yüze geliyorlardı.. Kadın, çocuk egemenliğinde ortalık her zamankinden daha çok panayır havasına bürünmüştü..
Polisin bu çekilme sürecinin son saatlerini beklemeyerek acımasız şiddet operasyonunu çoğunluk iktidarlarının tartışılmaz otoriter liderliği hangi duygularla ya da siyasal hesaplarla vermiş olabilir? Tartışılması çok boyutlu, çok uzun olmalı.. En duyarlı olmak zorunda olduğumuz sonuç niteliği, iktidarda büyümüş büyük iktidar gücünün, hukuk devleti düzeni, insan hakları, demokrasiye aykırı kullanılarak polis devleti dehşeti icraatlarını sergilemesi.. Yandaşı, ele geçirilmişi, tehdit altında tutulanı ile medya ne boyutlarda yan çizerse çizsin, yaşananların boyutları öylesine büyüdü ki, yaşananları tüm boyutları, gerçekleri ile algılayamasak, göremesek de, önemli ölçeklerde tanıklıklara, haber bültenlerinde yer verilmek zorunda kalınıyor..

\n

***

\n

Başbakan’ın iktidar cephe arkasını, gücünü yeniden toparlamak içerikli Ankara-İstanbul mitinglerinde büyük şov, takıntı olmuştu.. Katlanacak cepheleşmeyi, toplumsal riskleri umursamaz, bu şovlarını güçlendirmeye, önünü açmaya yönelik de polisin orantısız güç, şiddetinin katlandığı gelişmeleri yaşıyorduk.. İktidarda büyümüş, otoritesi tartışılmaz iktidarlarının bu riskli, bir o kadar barışçı olmayan şovuna akıl sır erdirilemiyor ya.. Yıllardır artan dozlarda, toplum sindirile sindirile baskı, şiddet, hukuk devleti düzeni ihlalleri, demokratik düzen kriterleri katledile katledile elde edilmiş otoriter gücün baş döndürücü tutkusu anlaşılamıyor ya.. Otoritenin sarsılması ile yaşanan panik, öfke, frenlenemez şiddet duyguları da anlaşılamıyor..
Şiddetle gerçekten her yer Taksim oldu.. Cumartesi gecesi, pazar gün boyu orantısız polis devleti şiddeti uygulamalarının dayanılmaz sahneleri artık kameralara çok fazla takılıyor.. Ölen gencin cenaze törenine katılmak, Taksim’de buluşmak isteyenlere daha etkin maddeler katılmış tazyikli su, gaz operasyonlarında İstanbul, Ankara, Adana.. her yer savaş alanı olmuş.. Aynı saatlerde Başbakan’ın Kazlıçeşme büyük şov, güç gösterisi için binlerle belediye otobüsü, özel halk otobüsü, minibüsler, motorlar seferber, mahallelerden örgüt listelerine göre belirlenmiş insanları taşıyorlar.. Arada saatler öncesinden Kazlıçeşme’ye taşınmış kitlelerin sallanan bayrakları, Başbakan’ı destekleyen sloganları ekranlara yansıyor..
Başbakan gelmeden çok önce, Kazlıçeşme sahil şeridinden Vatan Caddesi’ne uzanan bütün anayollar, altgeçitler, ara sokaklar, sahil yolu Yenikapı, Bakırköy’e uzanmış olarak göstericileri taşıyan araçların park yerleri olmuş. Sahilde dar bir geçit var, ama diğer alanlar tümden park alanı, kapatılmış, kilitlenmiş.. Vatan’dan Kazlıçeşme’ye hızlı yürüyüş saatler alıyor.. Başbakan’ın konuşmasının başladığını, park etmiş araçların yayınlarından öğreniyorum.. Aynı süreçte kitleler miting yürüyüş kalabalığında buluşma alanından ayrılmaya koyulmuşlar, yorgun argın dönüş, araçlarını bulma telaşına düşmüşlerdi.. Oysa Kazlıçeşmeye vardığımda Başbakan konuşmasını daha bitirmemişti.. Sonuç olarak ortak amaçta, iktidar güç gösterisinde çoğunluk sergilenmesinde, üzerlerine düşülen görevler kusursuz yerine getirilmişti..
Gelin görün ki gelenleri evlerine götürecek araçların park alanı olarak kullanılmış anayollar kilitlenmişti. Gecenin 10’undan sonra yanlarından ayrıldığımda ana kavşaklarda hâlâ kıpırtı yoktu. Göze alanlar yürüyerek metro, metrobüslerle eve gitme çabasındaydılar.. Araçların başında öfkeli, çaresiz bekleyenler, Ahırkapı sur içinden gelen “
Her yer Taksim her yer direniş” sloganları, tava tencere sesleri, ışıkların yanıp sönmesi ile öfkeleri taşmış olarak, ellerinde demir sopalarla sur içine doğru yönlendiler. Alışkanlık, panikle polis gazından nasıl korunacağım telaşında etrafa bakınca, polisler için gelebilecek yol da olmadığını gördüm. Aralarında kanlı bir çatışmadan daha çok korktum.. Neyseki büyükler gençlerin yollarını kestiler...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları