Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sultan Üzülmesin
Ajanstan verilen habere göre, Endonezya Bali’de yapılan uluslararası toplantıya katılan Başbakan Erdoğan, Brunei Sultanı’nın kendisi ile görüşme isteğini kırmadı. Sultanı üzmemek üzere ek bir programla ülkesine gitme kararı vererek gezisini, Türkiye’ye dönüşünü bir gün uzatınca da 10 Kasım’da Anıtkabir’deki Atatürk’ü anma resmi törenine katılmayacağı kesinleşti. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yaşanan kutuplaşma, gerilimden sonra, Atatürk anıtlarına isteyen kuruluşların bildirimde bulunmaları koşulu ile çelenk koyma yasağının kaldırılması kararı alınırken, bir sultanın gönlünü yapma adına, Atatürk’ü anma resmi töreninde bulunmama gerekçesi, siyasi amaçlı bir mesaj, duruş kastı anlamını taşımıyorsa bile, siyasi bir ironi gibi...
\nYa Bali’den idamlara ilişkin dünyaya verilen, idamların kaldırılmasına hayıflanma içerikli mesajın anlamı, kastı ne? Uslanmaz, akıllanmaz karşıtlar cephesinden damgalı olarak kendi görüşümüzü katmadan Erdoğan iktidarlarına her dönem yakın olmuş kıdemli kimi gazetecilerin, yorumcuların ortak görüşlerini yansıtmakla yetinelim... İktidarlarının idam yasağı kararından geri dönüşün söz konusu olamayacağı gibi bir kesin yargıda buluşmaları ilginç. Sonuç olarak konum olarak şimdilik AKP Başbakanı kimliğini taşıyorsa da bugüne kadar Başbakan Erdoğan’ın istediği, tavrını koyduğu gerçekleştirilmemiş bir önemli gündem, dayatma konusunu anımsamıyoruz bile. Daha dün Adalet Bakanımız açlık grevleri üzerinden sonuç kararları için Başbakan’ı beklediklerini ilan etmedi mi?
\nAçlık grevlerinde gelinen kritik günler nedeniyle, tıp bilimi gerçekleri çerçevesinde gün, saat önem kazanmışken, Başbakan’ın yurda programlanan gezisinden bir gün sonra döneceği, döndüğünde de öncelikle memleketi Rize’de bir programa katılacağı ilan edilmişken, çok kritik kararlar için yüz yüze görüşme, karar ertelemesinin anlamı ne olabilir?
\n***
\nUslanmaz karşıtlar cephesinden değerlendirme yapmadan, giderek daha yaşamsal gündemler üzerinden, alışılmış yöntemlerin dışında, bizlerin de görüş alanına ulaşan, iktidarlarının cephesinden çatlak seslerin, iç cepheleşmenin, çatışmanın örnekleri ile karşılaşmıyor muyuz? Başbakan Erdoğan sadece iç kamuoyumuza yönelik değil, dünya kamuoyuna dönük, yaşananlar karşısında idam yasağının kalkmış olmasına hayıflandığı mesajını, karakteristik Kasımpaşa raconu çerçevesinde öfkeli bir anında açıklamakla kalmamış, birçok kez, bilinçli ve kararlı bir siyasi görüşü olduğunun ilanını vermiştir.
\nAKP ideolojik yandaşlığının ötesinde, iç dinamiklerinin işleyişinde çok deneyimli, öngörülü, profesyonel yorumcular ise bu sonuç tablosunda “Erdoğan’ın görüşü böyle ama idam yasağının geri dönüşü yok” kesin sonucuna varıyorlarsa bunun anlamı ne oluyor? Başbakan Erdoğan’ın “dindar ve kindar” gençlik yetiştirme vizyonu ile eğitim sistemini tepetaklak eden, hazırlıksız 4+4+4 olarak bilinen yeni eğitim sistemini dayatma ile yasalaştırıp yürürlüğe sokuşuna iktidar içi cepheleşmenin sesi soluğu çıkmıyor da, idam tartışması gündemli özünde Kürt politikalarına yönelik yeni yaklaşımlarına içeriden direniş hangi güç odaklarından besleniyor?
\nSuriye üzerinden dünya güç odaklarını da çok yakından ilgilendiren içten çatışma masaya yatırılarak, söz konusu ayrışmalar için de yol gösterici olabilir mi? Başbakan Erdoğan dün dışarıda, dünya kamuoyuna da özellikle seslenirken, Esad’ın uyguladığı vahşete karşı dünyanın, en çok da BM’nin seyirci kalmasına, bir kez daha altını kalın kalın çizerek sitem etti. Aynı gün Esad’dan gelen yanıt ise yeni vurgulamaları ile dikkat çekiciydi. Esad, Batı dünyasını en çok da Türkiye’yi, dışardan verdikleri destekle Suriye’de yaşanan çatışmaların odağında, olanlardan, akan kandan sorumlu tutmakla kalmadı. Başbakan Erdoğan’ı, Müslüman Kardeşler’e doğrudan destek vererek kendi iktidar geleceğini güvence altına almakla, eski Osmanlı’nın vizyonuna özenmekle suçladı.
\nAsıl çarpıcı gelişme ise ABD seçimlerinin sonuna bağlanmış dünya Suriye politikalarında, daha önceki “seçime bağlı erteleme” kavramının yerini, “Dünya, ABD doğrudan bu işin içine girmeyecek. Çünkü Esad karşısındaki muhalefete güvenilmiyor” değerlendirmelerinin alması. Türkiye açısından ortaya çıkan yeni tabloda, şimdi Türkiye, Suriye politikalarında eskisinden çok daha fazla işin içine bulaşmış olarak, sorumluluk ve yükün bindirilmesinde tek başına. İnsan hakları boyutu ile doğrudan sorumluluğu üzerimize kalmış kamplarımızdaki yüz binlerce Suriyelinin sadece manevi değil, tüm maddi yüklerinde dünya umursamaz. Kışla birlikte Türkiye’nin üzerine binmiş, Suriye iç savaşının kamplardan çok daha anlamlı genel ekonomik, ticari yükü, ekonominin bütününü sarsabilecek boyutları ile geometrik sayılarla büyümekte... İç savaşın bataklığına çekilme riski, boyutları cabası..
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması