Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sorumluluklarıyla Yüzleşmeyen İktidar
Hukukta duruşmaların aleniliği en tartışılamaz kurallardan biridir. Hrant Dink yargılamasında görevli polis kapıyı içerden kilitliyor. Salon ayakta istif dolu. Çıkanlar bağlantılı kilit açıldıkça girmeyi deniyor, hamamda baygınlık geçirmişçesine derin nefes alarak çıkanlara bakıp beklemeye koyuluyorum... Anayasa hukuku bilgeliği, insan hakları savunuculuğu ile öne çıkmış Prof. Kaboğlu’nun, dersler arasında koşup geldiği için bekleyecek hali yok, içeri dalıyor. Bir yarım saat sonra söylene söylene çıkıyor: “Böyle yargılama olmaz, böyle hukuk işlemez, iyi ki koşullarımı zorlayarak geldim, bu hali gördüm... Bu kadar havasız, olumsuz koşullarda yargıç nasıl sağlıklı karar verebilir?..”
\nUzun süre ayakta kalmanın yorgunluğunda büyükçe bir grup salondan çıkınca içeri dalıyorum. Çocuk tetikçiyi azmettirenlerden olduğunu bildiğimiz, sürpriz kararda Dink cinayetinden suçsuz bulunacak, akşama da tahliye edilecek Erhan Tuncel hâlâ son konuşmasını yapıyor. Hâlâ diyorum, geldiğimde de içerden çıkanlar onun konuştuğunu söylemişlerdi, benim dinlediğim süreçlerle birlikte saatleri buldu. Bildiğim karar öncesi son savunmalarda sanıklar en çarpıcı, en kısa, en anlamlı çıkışlarını yapar. Fazlasına hukuk, yargıçlar izin vermez. Sanık bütününde bağlantısız, ilgisiz konular, ayrıntılar, öyküler, şiirlerle hayat hikâyesini anlatıyor... Arada soru bekliyor, yargıçlar soru yöneltmeyeceklerini belirtiyor ama asla sözünü kesmeye, uyarmaya kalkışmıyorlar. Söylediklerinin bütününden anlam çıkaramadıkça, yanımdakilere, en çok da üzerinde avukat cüppesi olanlara soruyorum, yanıt alamıyorum...
\nKararı bekleyemeden gazeteye döndüğümde arkadaşlarımla paylaştığım duygu, “Ya kıt zekâlı çok sıradan bir polis muhbiri, hatta biraz dağıtık ya da büyük rol kesiyor. Mahkeme nasıl izin verdi anlayamıyorum..”du. Yaşamının muhbirlik yıllarının günlük ayrıntıları arasında, yinelediği tek savunma sayılabilecek çerçeve, “Ben sıradan bir polis muhbiriyim, bana verilen görevleri yaptım, aralarına girdim, asla ajan provokatörlük anlamına gelebilecek, suça teşvik edecek roller üstlenmedim. Zaten Dink cinayeti ile ilgili de üstlerime yapmam gereken tüm uyarıları eksiksiz yaptım..” tekerlemeleriydi...
\n***
\nDavayı yakından izleyen avukatlar, davanın seyrinden, iktidarın sorumluluğundaki polisin, bu iktidar dönemindeki derin devletin rolünün ortaya çıkarılmamasındaki çabalar, hukukun, adaletin işlememesine yönelik eksikliklerden, davanın olup bitenleri örtme anlamına da gelebilecek, bağlantılar asıl azmettirenler atlanarak sonuçlandırılmak istenmesindeki püf noktası hukuksal açıklardan.. birbirinden çarpıcı örneklerle yakınıyorlardı... Yine de yıllardır tanıdığım çok deneyimli, 12 Mart-12 Eylül süreçlerinin siyasi davalarının deneyimlerinden geçmiş avukatlar hâlâ en azından terör örgütünün, savunmanın çok boyutlu gündeme getirdiği hukuksal değeri yüksek eksik sorgulamaların altının çizileceği, çok açık yeni yargılamalara kapı açan, belki de Ergenekon’la ilişkilendirilecek.. bir kararın çıkacağından kuşku duymuyorlardı...
\nDaha önceden belirlenmiş “Bu dava böyle bitmez” sloganı ana dava kararında, hukukun işletilmemesi, Dink cinayetinin gerçek anlamının, apaçık ortaya çıkmış Emniyet içindeki, devlet yönetimindeki uzantılarının, asıl tetikçilerin, azmettirenlerin ortaya çıkarılamamasına, korunmasına yönelik.. yargılamanın önüne konmuş engellerin boyutlarını anlatabilmeye yönelikti... Karardan hemen sonra gözü yaşlı, çok şaşkın, bir o kadar tepkili insanlar arasında, Dink ailesinin yakınlarından çok, savunma avukatları, hukukçuların, insan hakları, hukukun bu kadar ağır boyutlarda ayaklar altına alınabileceğine inamayanların, en çok da iktidarın bu davada olsun işi sıkı tuttuğuna inananların, aldatılmış olmanın da öfkesi ile tepki veriyor olanların.. çoğunlukta olmaları bundan...
\nİktidarın, yargıyı istenildiği gibi ele geçirmesine en çok yarayan AKP’nin 12 Eylül referandumunda, tarihimizin insan hakları ihlalleri, en çok da darbecileri, derin devleti, işlenen suçları ile hesaplaşılması uğruna “yetmez ama evet” oyunu verenlerin kullanıldıkları, aldatıldıkları duygusunu yaşadıkları uç örnek Dink davası yargılaması... Karar sonrası tepkilerinde, “İktidar askerle hesaplaşmaya çalışıyor, ama Emniyet, derin devlet içindeki sivil kadrolaşmalar karşısında donup kalıyor..” vurgulamasını pek çok yandaştan, farklı cümlelerle duymuş olmalısınız. Hukuka güvenin sıfıra indiği vurgulamasını da artık bizimle aynı söylem çerçevesinde yapmak noktasındalar...
\nAynada kendi ayıpları, suçları ile yüzleşemeyenlerden, başkalarının insan haklarının savunmasını beklemek, hele de tarihle yüzleşme yalanına inanmak.. akıl işi mi?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!