Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sorumluluklarıyla Yüzleşmeyen İktidar

19 Ocak 2012 Perşembe
\n

\n

Hukukta duruşmaların aleniliği en tartışılamaz kurallardan biridir. Hrant Dink yargılamasında görevli polis kapıyı içerden kilitliyor. Salon ayakta istif dolu. Çıkanlar bağlantılı kilit açıldıkça girmeyi deniyor, hamamda baygınlık geçirmişçesine derin nefes alarak çıkanlara bakıp beklemeye koyuluyorum... Anayasa hukuku bilgeliği, insan hakları savunuculuğu ile öne çıkmış Prof. Kaboğlunun, dersler arasında koşup geldiği için bekleyecek hali yok, içeri dalıyor. Bir yarım saat sonra söylene söylene çıkıyor: Böyle yargılama olmaz, böyle hukuk işlemez, iyi ki koşullarımı zorlayarak geldim, bu hali gördüm... Bu kadar havasız, olumsuz koşullarda yargıç nasıl sağlıklı karar verebilir?..

\n

Uzun süre ayakta kalmanın yorgunluğunda büyükçe bir grup salondan çıkınca içeri dalıyorum. Çocuk tetikçiyi azmettirenlerden olduğunu bildiğimiz, sürpriz kararda Dink cinayetinden suçsuz bulunacak, akşama da tahliye edilecek Erhan Tuncel hâlâ son konuşmasını yapıyor. Hâlâ diyorum, geldiğimde de içerden çıkanlar onun konuştuğunu söylemişlerdi, benim dinlediğim süreçlerle birlikte saatleri buldu. Bildiğim karar öncesi son savunmalarda sanıklar en çarpıcı, en kısa, en anlamlı çıkışlarını yapar. Fazlasına hukuk, yargıçlar izin vermez. Sanık bütününde bağlantısız, ilgisiz konular, ayrıntılar, öyküler, şiirlerle hayat hikâyesini anlatıyor... Arada soru bekliyor, yargıçlar soru yöneltmeyeceklerini belirtiyor ama asla sözünü kesmeye, uyarmaya kalkışmıyorlar. Söylediklerinin bütününden anlam çıkaramadıkça, yanımdakilere, en çok da üzerinde avukat cüppesi olanlara soruyorum, yanıt alamıyorum...

\n

Kararı bekleyemeden gazeteye döndüğümde arkadaşlarımla paylaştığım duygu, Ya kıt zekâlı çok sıradan bir polis muhbiri, hatta biraz dağıtık ya da büyük rol kesiyor. Mahkeme nasıl izin verdi anlayamıyorum..du. Yaşamının muhbirlik yıllarının günlük ayrıntıları arasında, yinelediği tek savunma sayılabilecek çerçeve, Ben sıradan bir polis muhbiriyim, bana verilen görevleri yaptım, aralarına girdim, asla ajan provokatörlük anlamına gelebilecek, suça teşvik edecek roller üstlenmedim. Zaten Dink cinayeti ile ilgili de üstlerime yapmam gereken tüm uyarıları eksiksiz yaptım..tekerlemeleriydi...

\n

***

\n

Davayı yakından izleyen avukatlar, davanın seyrinden, iktidarın sorumluluğundaki polisin, bu iktidar dönemindeki derin devletin rolünün ortaya çıkarılmamasındaki çabalar, hukukun, adaletin işlememesine yönelik eksikliklerden, davanın olup bitenleri örtme anlamına da gelebilecek, bağlantılar asıl azmettirenler atlanarak sonuçlandırılmak istenmesindeki püf noktası hukuksal açıklardan.. birbirinden çarpıcı örneklerle yakınıyorlardı... Yine de yıllardır tanıdığım çok deneyimli, 12 Mart-12 Eylül süreçlerinin siyasi davalarının deneyimlerinden geçmiş avukatlar hâlâ en azından terör örgütünün, savunmanın çok boyutlu gündeme getirdiği hukuksal değeri yüksek eksik sorgulamaların altının çizileceği, çok açık yeni yargılamalara kapı açan, belki de Ergenekonla ilişkilendirilecek.. bir kararın çıkacağından kuşku duymuyorlardı...

\n

Daha önceden belirlenmiş Bu dava böyle bitmezsloganı ana dava kararında, hukukun işletilmemesi, Dink cinayetinin gerçek anlamının, apaçık ortaya çıkmış Emniyet içindeki, devlet yönetimindeki uzantılarının, asıl tetikçilerin, azmettirenlerin ortaya çıkarılamamasına, korunmasına yönelik.. yargılamanın önüne konmuş engellerin boyutlarını anlatabilmeye yönelikti... Karardan hemen sonra gözü yaşlı, çok şaşkın, bir o kadar tepkili insanlar arasında, Dink ailesinin yakınlarından çok, savunma avukatları, hukukçuların, insan hakları, hukukun bu kadar ağır boyutlarda ayaklar altına alınabileceğine inamayanların, en çok da iktidarın bu davada olsun işi sıkı tuttuğuna inananların, aldatılmış olmanın da öfkesi ile tepki veriyor olanların.. çoğunlukta olmaları bundan...

\n

İktidarın, yargıyı istenildiği gibi ele geçirmesine en çok yarayan AKPnin 12 Eylül referandumunda, tarihimizin insan hakları ihlalleri, en çok da darbecileri, derin devleti, işlenen suçları ile hesaplaşılması uğruna yetmez ama evetoyunu verenlerin kullanıldıkları, aldatıldıkları duygusunu yaşadıkları uç örnek Dink davası yargılaması... Karar sonrası tepkilerinde, İktidar askerle hesaplaşmaya çalışıyor, ama Emniyet, derin devlet içindeki sivil kadrolaşmalar karşısında donup kalıyor..vurgulamasını pek çok yandaştan, farklı cümlelerle duymuş olmalısınız. Hukuka güvenin sıfıra indiği vurgulamasını da artık bizimle aynı söylem çerçevesinde yapmak noktasındalar...

\n

Aynada kendi ayıpları, suçları ile yüzleşemeyenlerden, başkalarının insan haklarının savunmasını beklemek, hele de tarihle yüzleşme yalanına inanmak.. akıl işi mi?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları