Siyasal İslamcıların Kanlı İktidar Hesaplaşmaları

30 Temmuz 2013 Salı

Korkarak adını koymaktan vazgeçmeyelim... Nedenlerini sağlıklı analiz etmek, birey ve toplumların bilgilenmelerine sunmak, açıklamak, ağırlıklı din-tarih-sosyal bilimcilerin görev alanlarına giriyor... Ancak İslam dünyası içinde olanlara, yaşananlara ilişkin inananların öncelikle kendilerine dönük sorumlulukları, erdemli olmalarının gereği, olup bitenleri görmezlikten gelme lüksümüz yok... İslam dünyası, hele de farklı şeriat yorumları üzerinden yönetilen Müslüman ülkeler, tarihte kaldığını varsaydığımız çok vahşi, çok kanlı, mezhepler, siyasal İslamın yorumları üzerinden, sil baştan çok kanlı çıkar hesaplaşmaları süreci yaşıyorlar... Şeriat düzeni üzerinden yönetilen çoğunluk İslam ülkesinde geçerli olmak üzere, diktatoryal iktidar gücünün zayıflaması ya da el değiştirmesi bağlantılı yeni, acımasız, çıkara dayalı siyasal İslamcı iktidar savaşları gündeme geliyor...
İslam dünyasında Hz.
Muhamet’in, peygamberin ölümü sonrasından kaldığı sanılan yeni kanlı hesaplaşmaları, zengin kuzey dünyasının çıkarları adına siyasal İslamın kullanılması, en çok da radikal İslami terörden de beslenen örgütlenmelerin desteklenmesinin tetiklediği görüşü yaygın. Hıristiyan dünyasındaki çatışmalarda bir dengeye, uzlaşmaya varılmasına kadar dinde reform hareketlerinin sınırsız olmasa da bir sentezi getirdiği, altı sık çizilen bir başka veri. İslam dünyası içindeki faklı şeriat, mezhep yorumları ekseninde, hepsi de diktatoryal yönetimlerin Arap baharları ile sarsılması, dengelerin bozulması ABD başta, dünyaya egemen güçlerin askeri, ekonomik çıkar müdahalelerinin çakmağı çakma işlevi yaptığı da kuşku götürmez...
Sayısız başka önemli nedenleri de katarsak yaşananları zengin kuzey dünyasının penceresinden irdelemiş uzmanların ortak sonuç tanımları, çok acıtıcı olsa da bir o kadar yalın ve öğretici... Yoksul güney dünyasında kalanlar, tek kutuplu emperyal kapitalist düzenin paylaşımından kaymak pay alamayanlar için yoksul güney dünyasında çok parçalanmış, çok acımasız olarak yaşanan çıkar, paylaşım savaşlarında... Günümüzde ideolojiler yerine ırk ve dini inançlarına göre mezhepler ekseninde, en parçalanmış ölçeklerde örgütlenebilen insanlar, yoksullukta en altta kalmamak, en çok ezilmemek için ırk, daha çok da din ve mezhep, aşiret eksenli, acımasız, kuralsız, ilkel, paylaşım savaşları sürecini yaşıyorlar...

\n

***

\n

Dünün tarihi ile birkaç, birçok cümleli farklı şeriat yorumları, siyasal İslamcı örgütlenmelerin bir tür iç savaş yaşadıkları ülkelerden gelen haberlere bir göz atarsak... ABD işgalinden sonra, ABD’nin daha fazla bedel ödememek üzere askerini kaçırırcasına çektiği Irak bataklığında, dünkü Sünni-Şii mezhep çatışmalarında, El Kaide bağlantılı terör örgülenmelerinin Şii ibadet, yönetim yerlerine yönelik son eylemlerinde toplam ölen sayısı 55. Karşılıklı terörist baskın eylemlerinde bir ay içinde toplam ölenlerse 800 civarında. 2013 yılında, şu ana kadarki verilere göre, işgalden sonra mezhep çatışmaları ya da iç savaş bataklığında en çok ölen sayısı rekoruna varılacağı öngörülmekte...
Libya’da galiba mezhepten çok aşiret ağırlıklı yeni çatışmalarda dün kamu yönetim yerlerine gerçekleştirilen saldırılarda ölü sayısının büyük olmayışı, zamanlamanın tutturulamaması, hedef alınan protestoculara ulaşılamaması olarak açıklanıyor. İki yıl önce öldürülen sol muhalefet liderinin protesto eylemlerinin yoğun olduğu açıklanırken hafta sonu tutuklu bin kişinin cezaevinden kaçtığının altı çizliyor... Siyasal İslamcı iktidarların yapısı, mezhepleri tam çakışmıyor olsa da uzaktan verilen haberlerle aynı algılama tablosu çizilen, önümüzde daha sert çatışmaların olacağı beklenen diğer ülke Tunus’ta iki sol muhalefet liderinin birden suikasta kurban olmalarının üstünden hafta geçmemiş bulunuyor...
En büyük, en kanlı, en uzun soluklu siyasal İslamcı mezhep, iktidar çatışmalarına aday ülke Mısır’da yaşananları, iktidarlarının sesi olarak hafta sonu canlı yayın yapan TRT’nin yayınını, benim gibi mutfaktan görüntüden çok sesle dinlemeye çalıştıysanız, aradan Mısır, siyasal liderleri, örgüt adlarını çıkararak Gezi Parkı ile doğrudan ilişkilendirmemeniz olanaksız... Medyanın çifte standardı, iktidar eliyle silahlı güce dayalı şiddet, demokratik haklarını arayanlara uygulanan devlet, iktidar gücüne dayalı ağır şiddet, orantısız güç... Elbette Türkiye lehine yaşanan haksızlık, hukuksuzlukların boyutları, anlamı küçültmüş olarak, ancak Gezi Parkı’dan esinlenilmiş bir dil ve söylemle tarafları tersyüz edilmiş, canlı yayın veriliyor gibi bir kara mizah örneğiydi...
Mısır’da
Mursi siyasal örgütlenme cephesi adına Türk kamuoyunu kazanma iddiasındaki iktidarları açısından, satır arası iç burkan gelişme olsa olsa, Mısır’da askeri darbeyi desteklemekle suçlanan ABD’nin bu son kanlı operasyon sonrasında da tarafları bir araya getirebilecek tek arabulucu güç olarak kabul görmesi, bu rolü üslenmiş olması sayılabilir... Suriye gelişmeleri, Kürt açılımı üzerinden travmalarımıza geçemeden yerimiz doluverdi...

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları