Siyasal İslamcılar Demokrasiden Çaktı...

04 Temmuz 2013 Perşembe

Dünya yüreği ağzında dün Mısır’daki gelişmelerin sonuçlarını bekliyordu... Bu yazı yazılırken çıkabilecek çatışmaların, akacak kanın yeni boyutları, Mursi’nin iktidarı, askerin el koyması sonuçlarının hiçbiri belirgin değildi... Birbirinden beter, birbirinden yaşamsal kaçınılmaz sonuçlar üzerinde yazılan karabasan senaryolar ancak geçerliydi... Net olan tek gerçek, altı çizilecek tek sonuç; bütün dünyada Arap Baharı’nın yaşandığı ülkeler odak, İslam dünyasının tümü için geçerli olmak üzere, Mısır gelişmelerinden sonra kaçınılmaz boyutlarda katlanacak sonuçları ile, siyasal İslamcıların sivil, demokratik iktidar deneme sınavlarında çok kısa zaman dilimleri içinde, halkın oy çoğunluğunu almayı başarmış olarak, iktidarda sivil diktatoryal icraatları ile, çok çarpıcı iktidarda demokrasi sınavlarından sınıfta çakmalarıydı...
Siyasal İslamcı örgütlenmelerin, liberal demokrasi, emperyal odaklar desteğinde, ılımlılaştırılmaları, gerçeği olamasa da sandık demokrasisi uygulamaları içinde iktidarlara yerleşmeleri projeleri kapsamında,
“Arap Baharı rüzgârları” esintilerinde, iktidar olmaları projelerinde umut bağlanan demokrasiye geçiş projelerinin her biri, birbirinden çarpıcı, olumsuz sonuçları ile iktidarda sivil diktatörleşme eğilimleri, icraatları olarak insanlığın karşısına çıkınca... Ülkelerinin halkları, insan hakları, sistem adına diktatoryal sivil ya da askeri iktidarlar kadar olumsuz sonuçlar, sorunlar ürettiler...
İran devrimi, Afganistan Taliban desteği, hep sistemin yandaşı olmuş Pakistan uygulamalarında, askeri darbeler, sivil diktatoryal ittifaklarında geçmişte yaşanan acı deneyimlerde, liberal demokrasi, emperyal güç odakları adına radikal siyasal İslami akımlarla yapılan çıkar ittifaklarının sorgulanması söz konusu idi... İki kutuplu dünyanın koşullarındaki çıkar ittifaklarından farklı olarak, tek kutuplu dünya düzeninde daha ilkeli arayışlar, radikal siyasal İslamcı ittifak odaklarının ılımlılaştırılmaları, demokratik düzen içinde var, iktidar olmaları arayışları, projeleri gündeme girmişti...

\n

***

\n

İslam dünyasında yeni düzen arayışları, Arap Baharı’ndan demokratik düzene geçiş düşleri... Liberal demokrasiye doğru evrimleşecek siyasi İslami akımlar örgütlenmeleri üzerinden olacaktı... Sistemin, ideolojik sorunların gündemde olmadığı bir süreçte, piyasalar düzeninde, insan, paylaşım eksenli kaygılar da aşağı çekilmiş olarak işleyişinde, liberal demokrasi için sihirli sözcükler “bireyin özgürleştirilmesi” de olunca, evrensel demokrasinin olmazsa olmaz pek çok ilkesinden ödünler verilmesi, ırkçılık, din eksenli örgütlenmeler öne çıkarılarak boşlukların doldurulması kolaycı bir refleks olarak gelişti...
Mısır gelişmelerinin düne ilişkin değerlendirilmelerinde, Mursi iktidarının çoğunluk oyuna karşın bir yıl içinde böylesi ağır bir çıkmaza düşmesinde, iktidarda ılımlı İslami projelerin gerçekleştirilememesi, dayandığı radikal kökenli Sünni siyasal İslami hareketin iktidarda dini radikalizmi artırmasının belirleyici olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Başka dinler, mezheplerden Mısırlılara yaşam hakkı tanınmaması, tüm kurumlaşmalar, iktidar paylaşımlarında haksız, hukuksuz kayırmalar... Tek mezhep adına yaratılan cepheleşme, ağır haksızlıklar karşısında çoğunluğun isyanı... Kaçınılmaz sonuçlar olarak açıklanıyor...
Benzer travmaları yaşayan Libya, Tunus’un, daha önce iç savaşın bataklığına çakılıp kalmış Irak, Suriye’ye eklemlenecekleri, Mısır’ın bölgenin büyüklük, geçmişi ile de diğerlerini sürükleyen ülke olacağına kaçınılmaz sonuçlar olarak bakılıyor... Cumhuriyet kazanımları, geçmiş demokrasi deneyimleri ile ayrıcalıklı tek ülke konumunda Türkiye’nin ise öncelikle iktidarlarının ilişkileri, yaklaşımları bağlantılı Mısır’dan çok fazla etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunun altı çiziliyor...
İslam dünyasının farklı ırklar, mezhepler çatışmalarına, bataklığına çekilen ülkelerinin, demokrasiye geçiş arayışlarından sonra, iktidardaki diktatörlerini devirmeyi başarmış olarak, sandıktan yeni çatışmalara gebe iktidarlar üretmeleri sorgulandığında ise... Radikal siyasal İslami kökenli eylemde güçlü mezhepler örgütlenmelerinden çıkmış iktidarları icraatlarında hukuk devleti düzeni, demokrasi kaygılarının belirleyici olamaması olarak açıklanıyor. İktidarda kadrolaştıkça, iktidarı ele geçirmiş radikal siyasal İslami değerlere göre yönetimde fren tutmayan uygulamalar katlandıkça, liberal demokrasiye doğru yol alması beklenen sivil iktidar, geçmiş diktatörlükleri mumla aratacak diktatoryal güç odağına dönüşüyor...
Türkiye’nin, Cumhuriyet kazanımları,
Atatürk devrimleri, laiklik, eksikli olsa da anayasal, hukuk devleti düzeni ile, ayrıcalıklı konumda tek ülke olarak, İslam dünyasının kaderini paylaşmama noktasında olma şansını koruduğu gerçeğinin altını çizerken... İktidarlarının, demokrasiden yola çıkılmış olunsa da, siyasal, kültürel ölçeklerde siyasal İslamcı, cepheleştirici, ayrımcı, mezhepçi siyaset, örgütlenme, iktidar olma yöntemlerini... tehdit olarak yok sayabilir miyiz?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları