Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sivil diktatoryal gidişte; ‘hukuka davet uyarısı..’
CHP liderinin “adalet” uyarısı, İktidarları icraatlarında, hukuk devleti düzeni, demokrasiye aykırılıklardan vazgeçilmesi uyarı yürüyüşünün, anlamı, sonuçları üzerinden, ağzı olan konuşuyor..
Kılıçdaroğlu’nun “adalet” yürüyüşünde yola çıkarken yaptığı açıklamalara kulak tıkayan evetçiler cephesi, İktidarları yürüyüşünün atılan her adımı, icraatlarındaki anayasal hukuk devleti ihlalleri zincirinin sayısız halkalarını, ağır hukuk devleti düzeni, demokratik düzen suçlarını, sivil diktatoryal dayatmalarını yok sayabileceklerini varsayıyorlar..
Evetçilerin söylem dilindeki mantığıyla; referandum metninin hukuken geçerliliği tartışmalarını bir kenara koyarak, YSK kararının hukuken geçerli kılındığını varsayalım.. Referandum metnindeki anayasal değişikliklerin hukuken geçerliliği üzerinden yola çıkalım..
Referandumla kabul edilmiş anayasa değişiklik metninin geçici 2. maddesinin a) şıkkına göre 3/11/2019 tarihinde birlikte yapılacak 27’nci dönem milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar, bugünkü anayasal düzen üzerinden TMMB üyeleri ve cumhurbaşkanının görevleri aynen devam ediyor.
Türkçesi, parlamenter demokrasi, yürürlükteki anayasal düzen içindeki yeminine uymak zorunda olan, tarafsız Cumhurbaşkanlığı makamı sorumluluğu geçerli. Anayasada hesap sorulması hükmünün olmaması, cumhurbaşkanına yeminine sadık kalmama yetkisini tanımıyor.
Aynı referandum metninin 18. maddesi c) şıkkı içinde, referandum konusu anayasa metnine göre cumhurbaşkanı için partisi ile ilişkisinin kesilmesi yükümlülüğünün ortadan kaldırılması partiye yeniden üyelik, partinin yetkili organları karar verirse yeniden genel başkan seçilebilmesine kapı açsa da.. Başkanlık, tek adam rejimine göre yetkilerin kullanılması, ikili görevler, hem devlet hem de siyasi parti liderliklerini birlikte yürütme hakkı tanımıyor. Türkçesi resmen AKP başkanı seçilmiş Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanırken, artık tarafsız, herkesin cumhurbaşkanı olma kimliğini yitirmiş olarak, yürürlükteki parlamenter, laik cumhuriyet rejimi, anayasal hukuk devleti hükümlerinin tümüne, yemininin bu yoldaki tüm ilkelerine bağlı kalmak zorundadır.
***
Şimdi evetçilere bir kez daha seslenelim.. Tek adam rejiminin seçimleri yapılmış, tek adam rejimi yürürlüğe girmiş gibi, yürürlükte olan anayasal rejim, parlamenter Meclis işleyişi, laik Cumhuriyet rejimi ilkeleri, bağımsız yargı, hukuk devleti düzeni, iç ve de dış siyaset kararlarının alımı, işleyişi, gelenekleri.. ayaklar altına alınabilir mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık ne var olan hukuk devleti düzeni içindeki anayasal yetkilerini ne de başkanlık rejimine göre yapılacak seçimlerle kazanacağı başkanlık yetkilerini, keyfine, durum vaziyetlere göre kullanamayacağına göre..
AKP başkanı kimliği ile kullanabileceği yetkileriyle, tarafsızlık kimliği, yetkilerinden vazgeçmiş parlamenter rejimin anayasal yetkileri içinde kalan haklarının sınırlarına çok daha fazla dikkat etmek, özen göstermek noktasında.
Kuşkusuz tüm söylem, icraatlarını kapsayacak çerçevede.. Evet, evetçilerin Kılıçdaroğlu’nun “adalet” yürüyüşü için, “Neden Meclis’te değilsin?” polemikleri çok ucuz kalıyor? Sıkıyorsa, olağanüstü hal yetkilerinin, yürürlükteki anayasal, hukuk devleti düzeni, parlamenter Meclis yetkileri, işleyişine, insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasiye aykırı sonuçlarıyla.. sorgulayabiliyor olsalar ya..
Yürürlükteki laik Cumhuriyet, parlamenter rejim, anayasal hukuk devleti düzeninin ayaklar altına alınmasına seyirci kalma, dalga geçme yetkileri mi var ki?..
“Bizim dayattığımız kararlar, icraatlara uyum sağlamazsanız, Meclis işleyiş düzenini rafa kaldırır, olağanüstü hal uygulama yetkilerini keyfimizce genişletir, bildiğimiz yoldan ittifaklarımızla, oldu bittilerimizi dayatırız.. Ne ana muhafelet, ne demokratik muhalefet, ne bağımsız yargı, ne düşünce, basın özgürlüğü, ne de en doğal demokratik hak arama, protesto yollarını tanırız..” söylemleriyle, provokasyon tehditleri savurabiliyorlar.
Var olan, yürürlükteki, parlamenter rejimin işleyişinin de sorumluluğunun AKP hükümeti, doğrudan Başbakanı’nın sorumluluğunda olduğu gerçeğini yok sayamazlar..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Kayserispor'dan Fenerbahçe açıklaması!
- Dünya çapındaki sıralama: Türkiye'den 4 üniversite