Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sınırları Koyabilmek...

11 Ekim 2012 Perşembe
\n

\n

\n

\n

Dönüyor dolaşıyor sorunlar bizim çoğunlukla ayrımına bile varmadığımız satır aralarında kalan aslında işin özünü oluşturan sınırlara takılıyor... Kes-tirmeden özgürlük-ayrımcılıksınırları deyip geçsem, ne demek istediğim bile anlaşılamıyor. Oysa insana ait temel hakların kullanılabilmesi ya da gasp edilmesi çoğunlukla işte bu satır aralarına sıkıştırılan, saklanan tuzakların içinde görülmez kılınıyor... Hakları savunan bir siyasal söylem, yasa metni, iktidar icraatı, fiilen hakların gasp edilmesi aracı, işlevini üstlenebiliyor. Hak savaşımı olarak gündemimize giren eylem, örgütlenmenin sonuç işlevi de en mağdurların en çok hak gaspına yol açabiliyor..\n

\n

Birkaç gündür Mecliste görüşülen sendikal hakların kullanılabilmesi örgütlülüğün de çok etkin işlevi olabilecek yasa metni üzerinden yaşanan protestolardaki polis şiddetinin haberleriyle ancak medyatik ilgileniyoruz. Yasa metninin toplum tarafından okunup anlaşılması beklenemez. En azından anlayabileceklerin, kavgası yapılan yasa metni üzerinden oy kullanan milletvekillerinin neleri getirme adına neleri götürmekte olduklarını bir sorgulamaları, merak etmeleri gerekmez mi? Yıllardır yaşanan büyük sendikasızlaştırma ile kilitlenen yürürlükteki yasanın uygulanamazlığı karşısında, çaresiz yeni yasa hazırlanması, sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık haklarının önündeki, demokrasilerde örneği olmayan yasakların, baraj-ların kalkması gündeme gelmişken, Meclisten oldu bitti ile çıkarılacak yasa ne getirip ne götürüyor, umursayan var mı?\n

\n

Oysa Başbakan Erdoğan çok yakın bir geçmişte, Acele etmeyeceğiz, tarafların uzlaşmasını bekleyeceğizsözünü vermişti. Yine ne oldu? Kapalı kapılar arkasında hangi çıkar odakları zaten işi bitmiş sendikal örgütlülüğü, işçinin toplu pazarlık hakkını daha da aşağı çekmek üzere iktidarlarının onaylarını aldılar? Benim bildiğim kangren, işlemez olmuş yasanın yasaklarının kaldırılması adına hazırlanmış en az yüzün üzerinde yasa tasarısı var. Sonuncusunun son şeklini bu tasarıların çoğunluğunun hazırlanmasında rolü olmuş bilim insanları, sendika liderleri bile dün rivayetler üzerinden tartışıyorlardı. Malum iktidarlarının yeni yasa çıkarma, iktidar icraat yöntemlerinde yasa tasarılarının yasalara uygun Meclis komisyonlarından geçirilmesi, partilerin görüşleri alınmış, komisyonlarda oylanmış ortak metinlere varılması söz konusu değil. En çarpıcısı dört artı dört artı dört yaşamsal eğitim sistemi yasasında olduğu gibi, kapalı kapılar arkasında rolleri belli olmayan kimlikler, kurumlarla işler kotarılıyor. En son metin değişikliklerinden çoğunlukla sorumlu bakanlıkların bile haberleri olmuyor. Gerçek yeni yasa metni ile çıktıktan sonra yüz yüze kalınıyor...\n

\n

***\n

\n

Hakların özünün korunması amacından nasıl söz edilebilir ki... Bizde zaten anayasalar ve yasalarda yasaklı düzen, hakların düzenlendiği söylenen madde metin başlıklarının altında, sözde zorunlu istisna düzenlemelerle oluşturulur. Amaç hak ve özgürlüklerin düzenlenmesi değil de, yasaklanması olunca, şeytana pabucunu ters giydirecek yöntemler, son dakika metinlerine sıkıştırılan cümleciklerle de en başa bela hale getirilir... İddia edi-yorum iktidarlarının, yeterince yandaş yapıp tam teslim alamadıkları son sendikaların da kapılarına kilit vurulmasını amaçlayan, şeytana pabucunu ters giydirecek tuzakları da aynı şeytani hesapların ürünü olarak yeni yasa uygulamalarındaki sonuçları ile ancak anlaşılacak...\n

\n

Medyanın sıcak gündeminde çok tartışılan Diyarbakır Emniyet Müdürünün sözleri üzerinden yapılan medyatik boş tartışmaların ise iyice suyu çıktı... Aslını ararsak Kürt sorunu, PKK terörü üze-rinden yaptığımız son tartışmaların bütünü, hele de Suriye üzerinden tartışmalarda gerçeğin tersyüz edilmesi anlamında polemiğin çivisi, ciddiyetin suyu çoktan çıktı... Haberlerin, bilgilerin hangileri doğru, hangi söylem hangi amaca hizmet ediyor? Algılanabilmesi çok zor, arapsaçı...\n

\n

İktidarlarının iradesi ile iktidarlarının çözüm projelerine yönelik olarak bölgeyi, sorunları bilen deneyimli bir bürokrat, öngörülen çözüm projelerine katkıda bulunma amaçlı görevlendiriliyor. Başından medyatik Gaffar Okkan misyonu yüklenen, bölge insanına ulaşmayı amaçlayan söylemi med-ya gündeminde başa çıkıyor. İktidarın içinden kimi anlamlı, önemli destekler de alıyor. Ama günün yaşanan sıcak olaylarında, PKK eylemlerinde şiddetin dozunun terör örgütlerince bile kabul edilemez acımasız tırmandırılma noktasında... Okullar kapatılmaya yönelik saldırıya uğrarken, sivilleri de hedef almış tuzaklarda, insanlık dışı sınır tanımaz-lık, vahşet yaşanırken... Söylemin dili, insancıl, hakların sınırlarını taşmış, canı yananların canını yakar boyut kazanınca, işin rengi değişiyor. İktidarları, Başbakandan başlayarak, amaçlarına hizmet için getirilmiş bürokratlarına sahip çıkamıyorlar...\n

\n

Batı, en çok da ABD kaynaklı iktidarlarının Suriye politikalarına yönelik son günlerde üst üste gelen eleştirileri de, aynı çerçevede, maksadını aşmak, sınırlarını çizememek olarak görebilir miyiz?\n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları