Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Simge

03 Mart 2012 Cumartesi
\n

\n

\n

\n

TLnin yeni simgesi bile, Türkiyede ileri demokrasi olarak ilan edilmiş düzenin ne menem antidemokratik bir düzen olduğunun belgesi..diye söze girsem, önyargılı, iflah olmaz bir iktidar karşıtlığıolarak algılanabilir mi? Yanıtı: Önyargılı olan biz değiliz. Yakalanmış oyçoğunluğu, iktidar gücünü, ileri demokrasi diye diye, keyfi, tek yanlı dayatmacı kullanan iktidarın kendisi. Demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerini, hukuk devleti düzeni, güçler ayrılığı, kurumlar, uzmanlıklar özerkliğini, başta siyasi muhalefet, parlamento içi-dışı katılımcılığı yok sayarak, sivil diktatörlüğe vardırılan bir yönetim anlayışının dayatılması... Demokratik sınırların varlığına katlanamayan, rejim değiştirmeyi bile kendine hak tanıyan mutlak iktidar tutkusunun, belki de sonuçları algılanamadan önlenemez tırmanışı...”\n

\n

Belki yaşamsal sonuçları olanlar yanında çok ayrıntı, TLnin simgesinin Başbakanın kamuoyuna sunumu ile yaşamımıza bir dayatma olarak girmesi... Beğensek de beğenmesek de kullanmak zorunda kalacağımız TLnin yeni simgesini bu saatten sonra tartışmamızın elbette kıymeti harbiyesi yok. Laf aramızda Başbakanımız açıklamasa, ortaya çıkan şekilden TLnin değer kazanmasının kutsandığını, ayrıntılı açıklanan bu simgeye yüklenen çok büyük anlamları anlayacak halimiz de yok. Ama binlerce katılımcının yarıştırılması sonucu seçildiği söylenen TLnin simgesinin hazırlanmakta olduğunu kimselerin duymamış olduğunu sorgulama hakkımız olmalı değil mi? Televizyoncuların alışalım, sevelim diye sürekli görüntüsünü verdikleri TLnin simgesi görüntüsü eşliğinde, habercilik refleksi içinde görüşleri alınan meslek örgütlerinin bu yarışmadan habersiz olmaları çok çarpıcı bir durum değil mi? Her yerde kullanmak zorunda olacağımız bu simgenin seçileceği yarışma kriterlerinde yer alması gereken estetik, anlam, teknolojiye uyum, kullanılabilirlik, her dünyalının hemen anlayabileceği çağrışımlar, sonuç algılamalar üzerinden önceden bilgilendirme, kamuoyuna duyurma, tartıştırma çok basit demokrasinin olmazsa olmaz kuralları değil mi?\n

\n

TLnin simgesini seçmede en anlamlı, en güzeli arayışta buluşmak, toplumsal uzlaşma, en azından siyasal önyargılı bakışlardan arınma çok kolay bir iş değil mi? Neden olamıyor? İktidarın yüzde elli olarak övünülen seçmeni habersiz, en az benim kadar hiçbir şey anlamadan, kuşkunuz olmasın hiç beğenmeden, sadece Başbakan dayattığı için sesini çıkaramayacak. Siyasi muhalefet, iflah olmaz iktidar muhalifleri ve işin uzmanları ise eleştirmekten kendilerini alamıyorlar...\n

\n

***\n

\n

Dışardan bakıldığında başkası için çok kolay görülen yanlışlar, olmazlar, demokratik düzenin çarkları işlemediğinde, ilkeler, kurallar işletilemediğinde, besbelli en yetenekliler için de geçerli olmak üzere, iktidar gücünü kullanan liderler, paylaşan kadrolar için neden görülemez oluyor?..\n

\n

Dün Suriye üzerinden Cumhurbaşkanı Gülün vurgulaması çok düşündürücü; Cumhurbaşkanı,Suriye yönetiminin ilk muhalefet eylemlerinin başladığı günlerde kendilerine yapılan uyarıları yok saydığını anımsatarak, sonradan referandum dahil atılan adımların işe yarama şansının kalmadığı, artık Esad yönetimin gitmek zorunda olduğu..anlamına gelen bir görüşü özetledi. Dışardan çok kolay görülebilen, kabul edilebilir bu gerçeği, Esad yönetimi neden göremedi, geç kaldı?\n

\n

Haydi Suriyede diktatörlük yönetimi koşullarında, uzun süre ayakta kalabilmiş siyasi liderlik bile bu çıplak toplumsal gerçeği göremiyor, tartamıyor, dengelerin değiştiği bir noktada, kantarın topuzunun oynaması ile, diktatoryal gücünü kaybedişini kavrayamadan yenik düşüveriyor... Fransada çok uzun soluklu demokrasi yönetimi, deneyimleri üzerine, Sarkozy, Ermeni soykırımı üzerinden oynadığı büyük seçim hesabında nasıl bu kadar büyük bir yanlışa düştü? Fransa, bizim gibi bağımsız yargı düzeni, güçler ayrılığı ilkelerini çiğnemiş, paspas yapmış, sandık demokrasisi düzenine geçmiş bir ülke değil ki... Haksız, insan hakları boyutuna aykırı dayatmacı yasa çıkarma ayıbını bir yana atın, doğrudan düşünce özgürlüğünü katleden bir yasanın yargıdan dönmesinin kaçınılmaz olduğu bir gerçek değil mi? Besbelli Sarkozy seçime kadar Türkiyenin yeterli parlamenter imzası ile konuyu yargıya taşıyabileceğini hesaplayamadı. Siyaseten yenik düştü.\n

\n

Aynı çerçevelerde bakarsak Erdoğan iktidarlarında, özel yargı ile, parlamentodaki, seçmendeki oy gücü ile yola çıkılarak rejime, hukuk devleti düzenine, demokrasiye uysa da uymasa da gündeme getirilen tek yanlı, keyfi dayatmalarda ipin ucunun kaçtığı ortada... Paranın simgesini seçme örneği; eğitimde 4ler dayatması, dindar, kindar gençlik yaratma tutkusundaki sınır tanımazlık, iktidara mutlak biat istemedeki orantısız güç kullanımı, yaşamın her alanında kendinden olmayanlara yaşam hakkı tanımazlık... Demokrasi çarklarının işlememesinin üzerine, iktidar gücü, sarhoşluğunun eklemlenmesi...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları