Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şiddet, Dayatma,Kaos Tırmanışta...

22 Mart 2012 Perşembe
\n

\n

İçinde yaşarken insan ister istemez günübirlik, saatler içinde değişen gündemin, şiddete, dayatmaya, kaosa konu olan birincil olayın etkisinde kalıyor... Medya çağında hızlı iletişim sağlıklı bilgiye, gerçeğe ulaşımı kolaylaştırıcı gibi gelse de... Bilgi kirliliği, görüntüsünü gördüğümüz olayın bile gerçeğinin medyatik çarpıtılabilmesi, önyargılarımıza bağlı inanma, algılamalarımızla birleşince yönlendirilme, güdülenme, aldatılma olasılığımızda katsayı yükseliyor...

\n

Erdoğan hükümetleri, baharda anlamlı bir Kürt sorununu çözme projesi ile karşımıza çıkmak üzere uzun süredir çalıştıkları, görüşmeler, pazarlıklar yaptıkları, olumlu, anlamlı sonuçlar alma noktasına geldikleri için, barış istemeyen Kürtçüler cephesinin şiddeti tırmandırma projeleri ile karşımıza çıktıkları teziyle kamuoyunun karşısına çıkıyor. Başbakan Erdoğanın dünkü durum değerlendirmesi, medya yorumlarında aynı pencereden yönlendirmelerin tümünde, barış karşıtı Kürtçü hareketin şiddet politikaları yüzünden Nevruz yasakları zorunlu önlemler olarak gündemimize girdi. Yasaklamalar gelmeseydi çok daha şiddetli olaylarda çok daha ağır kan dökülecek, şiddet yaşanacaktı...

\n

Demokratik düzende yeri olmaması gereken Nevruz yasaklarının şiddeti beslediği tezinde buluşanların yelpazesi çok farklı bakış açılarını içerse de iktidar politikalarını eleştirmede buluşuyorlar... İktidardan gelen yasaklar ve dayatmalar; KCK operasyonlarında özel yargının kullanılması biçiminden başlanarak, orantısız polis gücüne, iktidarın savaş, çatışmacı diline uzanan, Kürtlerin var olan siyasi-toplumsal örgütlülüklerinin varlığını, iradesini yok sayan bir halkada asıl barışçı, sorun çözücü uzlaşmalardan hızla uzaklaşılması sonucunu üretiyor... Şiddetin tırmanışına çanak tutan, Kürt örgütlenmelerine nefreti besleyecek, ayrımcılık uçurumlarını büyütecek tuzak politikalarla, sonunda aynı örgütlerle anlaşarak barış üretilmesinin olanaksız, toplum bilimi, siyaseti gerçeklerine uymayacağının altı çiziliyor...

\n

Doğrusu Başbakan Erdoğanın gelişmelere ilişkin dünkü söylemi bile, sorunu çözmede iddialı bir iktidar dilinden çok, karşı tarafı ezmeyi, kendi siyasi çıkarları, tek yanlı dayatmaları doğrultusunda, otoriter icraat kararlılığını sergiliyor...

\n

***

\n

En yakıcı, şiddet içeren Kürt sorununun çözümünde tırmanış şiddet, dayatma, kaostan yana da toplumsal uzlaşmanın en kolay sağlanması gereken başka gündemler için farklı mı ki?.. Çocuklarımızın geleceği üzerinden, zorunlu eğitimin gelişmesinde olsun ortak özlem ve kaygılarda buluşmanın bir yolunu bulamaz mıydık? Çocuklarımız için bu en yaşamsal, en yakıcı projede, eğitimin, bilimin ortak dili, gücünden yararlanamaz mıydık? Kendi eğitimcilerine, uzman kurumlarına, bakanlığına, bakanlar kuruluna, milletvekillerine de saygısız, diktatoryal bir uslupta, yangından mal kaçırır gibi bir taslakla, oldubittiyle yasa çıkarmada diretme, Demokratik düzene uyar mı?” sorusunu unutun, eğitimin içeriğinin, anlamının katledilmesi değil mi?

\n

Meclis komisyonunda dayakla muhalefetin sesinin susturulması skandalından, suçundan bir ders alınmış olmayı umarken, sözde komisyonda varılmış uzlaşmalarla yapılmış değişikliklerden de korsan geri adımlar gündemde. Önceki gün, bakan gözümüzün içine baka baka, 5-6 yaş çocuklarımızı telef edecek inatlarında düzeltme yapmış gibi gösterdikleri uzlaşmadan da geri döndüklerini açıklayıverdi... Dindar-kindar gençlik yaratmada gözleri kararmış, bildiklerini okuyacaklarını ilan ettiler... Dünya ile yarışta ülkemizin, gençliğimizin yerini alabilmesinin bilimsel, eğitim, pedagojik koşulları, gerçekleri umurları bile değil...

\n

Özel yargı eliyle hukukun ayaklar altına alınması, cezaevleri, karakollarda insan hakları ihlalleri, işkencenin tırmanışının haberlerindeki patlamalar bir rastlantı sayılabilir mi? Suriye iç savaşı bataklığına hızla çekilişimiz, emperyal çıkar odaklarının biçtikleri rolle ilişkili yeni çok hızlı gelişmeler ürkütücü... Kâbilden gelen 12 şehidimizin, ülkemizin, insanlığın, barışın hangi yüksek çıkarlarına katkıda bulunduğunun açıklaması yapılamazken... Dışişleri Bakanımızın, hükümet sözcüsü bakanların Afganistanda üstlenilen sorumluluklara ilişkin söylemlerinin satır araları daha bir düşündürücü.

\n

Çevremizde, giderek daha yaygın bir yargı olarak Haberler içimi karartıyor, haber saatlerinde zaping yapıyorum, gazete okumuyorum...söylemlerini duyuyoruz. İçinde yaşarken insan ister istemez şiddete, dayatmaya, kaosa konu olan birincil olayın etkisinde kalıyor... Tırmanışı üzerinden kafa patlatmıyor... Yaşanan tırmanışların geçmişteki karşılıklarının, rejim değişiklikleri, toplumsal değişim patlamaları, askeri darbeler hazırlıklarının habercileri olduğunu sonradan öğreniyoruz... Bugünün tırmanışlarını nasıl okuyacağız?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları