'Sesimi Duyan Var mı?'

10 Eylül 2011 Cumartesi
\n

\n

Büyük depremde toprak altında, canlı kurtarılmayı bekleyenlerin simge olmuş bu seslenişleri, hem umudun, hem de umutsuzluğun simgesi... Söz konusu insan hakları savaşımı, demokrasinin işleyişi, çoğunluğun insanca yaşam hakları olduğunda, sesini duyurabilmenin, hakkını arayabilmenin, alabilmenin koşullarında örgütlü güç olma öncelik kazanıyor... Günün haberler gündemi, Türkiyede demokrasi çarklarının işleyebilmesi, örgütlü toplum yapısından kopuşun, sandıktan çıkmış çoğunluk, sivil iktidar eliyle, sınır tanımaz sertlikle kırılışının aynaya yansıması... Dünkü gazetemizin manşetinde yer alan saygın bilim dergisi Naturedan alıntı, AKPnin son TÜBA operasyonu içinTam Türk işi darbetanımına ne eklenebilir ki?\n

\n

Bakan Hüseyin Çelikin, Kılıçdaroğlunun hükümetin Suriye politikaları eleştirisine karşı çıkarken, Kılıçdaroğlunun Alevi kökenli olmasını gündeme getirerek üslupsuz eleştirisinden, CHP için Türkiyenin Baasıçıkışından incinen Alevi okurlarımız, dün sabahın erken saatlerinden itibaren telefonla, elektronik postalarla tepkilerini sürdürdüler. Başbakan Erdoğan, AKP hükümetinin daha birkaç ay önce şimdilerde düşman ilan ettiği Esad yönetimi ile ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar yakın olması gerçeğinin, tek başına söz konusu eleştiriyi yüzsüzlük düzeyine indirgemesinin çok da bir anlamı yok... Çoğunluk oyunu, gücünü totaliter olma potansiyelini arttırmada kullanmış AKP iktidarında söylenen anda dayatılanlar ancak geçerli...\n

\n

Güncel dayatılanlar arasında Suriye ile İsrail yönetimlerinin birlikte düşman ilan edilmeleri garabetinin yaşandığı bu anda, İrana karşı Türkiyeye yerleştirilmesi gündeme giren füze kalkanlarının aslında İsrail savunmasına destek işlevi de üzerinde durulması istenmeyen bir ayrıntı gibi pazarlanıyor. Başbakan Erdoğanın İsrail ile yeni ilişkileri savaşkan tırmandıran üslubundan ne ilginçtir ki piyasalar bile fazlaca etkilenmiyor, İslamcı medya çok hoşnut ama savaş olasılığı kaygısından uzak duruyorlar. Ortak büyük ağabeyin kavga eden yaramaz kardeşleri gereken anda durduracağına çok güvenliler... Siyasal İslamcılara, cemaatlere biat etmiş olsalar bile, aklı başında olanların, bu tırmandırılan İsrail karşıtlığı ile uluslararası dengelere bakıldığında vazgeçilemeyen kardeşliği sorgulamıyor olmalarına ise hiç akıl sır ermiyor...\n

\n

***\n

\n

Uzun yıllar liberalleşme, muhafazakâr demokratlaşma adına AKPye destek veren kimi aydınlar, gelinen noktada güvendikleri dağlara kar yağmasının ötesinde bir umutsuzlukla yüz yüze, enkaz altından kurtarılmayı bekleyen depremzedelerinkine benzer bir haykırıştalar...\n

\n

Şimdi konuşma zamanıdiyen gazeteci arkadaşımızın durum saptamasına ilişkin kimi cümlelerini sizlerle paylaşmak istedim: 8 ayda 3 bin yargı görevlisi iktidar denetimindeki kararlarla görevlerinden alınmışlar. Bağımsız yargı, hukukun üstünlüğünden vazgeçmeden adil karar verecek yargı görevlilerinden, adaletin gerçekleşeceğinden söz edebilir miyiz? Askeri darbecilik yargılamasının bütünlüğü içinde, cemaat liderine ilişkin kitabından sorgulanan arkadaşımızın yargısız infaz içeriğindeki tutukluluğu ya da Deniz Feneri davası yargılamasına siyasi iktidar elinin değdiği anlamındaki müdahaleleri bağımsız yargı olarak nitelendirilebilir mi? \n

\n

İktidar, demokrasinin olmazsa olmaz örgütleri, kurumlarının tümünün denetimini eline, avucunun içine aldıktan sonra, frensiz, demokrasinin ilkelerinin tümünü yok sayan bir sertlikte, iktidar icraatları ile karşımıza çıkmakta giderek pervasız bir üslup geliştiriyor... Meclisi bile kullanmaya gerek duymadan, muhalefete danışma, uzlaşma aramadan Türkiyenin geleceğine ipotek koyacak içerikte, yaşamsal önemde iç ve dış politikada oldubittilerle, dayatmacı yönetiminde doz tırmandırıyor... Demokrasinin olmazsa olmaz ilkeleri, kurumları, örgütleri darmadağın olduğu için de, her zamankinden daha yaşamsal olarak, herkesin üzerine düşeni yapması gereken, herkesin gerçekleri konuşması, sesini yükseltmesi gereken bir an yaşanıyor...”\n

\n

Her şeyi yapabilecek güç, mutlak iktidar gerçeğini tokat gibi yemiş, yeni uyanmış aydınlara, gazetecilere sitem edecek, hatta içtenliklerini sorgulayacak bir zaman değil. Bireysel, örgütsel bu büyük teslim oluş sonrasında, umut ve umutsuzluk iç içe atılan çığlık, haykırışta, seslenişi duyuracak araç medyanın en etkin teslim oluşu gerçeği ile birlikte, neler yapmayı düşündüklerini sormak gerek... İçlerinden Ben dilimi tutamam, ama büyük düzen değişiminde iddialı AKP iktidarının yürüyüşünde yaşanması doğal insan hakları, demokrasi ihlalleri olacağını da bilirim. Bu nedenle bir süreliğine siyasi yazı yazmayacağım..diyenler bile çıkıyor. Bireysel kahramanlık, kendini harcamada beklemek olmaz... Gazetecinin gazetecilere özgürlük, bilim insanlarının bilimsel, akademik özerklikadına TÜBAya bile el koyan icraatlara karşı, ilkeli, ödünsüz duruşlar, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti, evrensel barış ilkeleriekseninde buluşma, bizce yeter de artar bile değil mi? Şimdi konuşma zamanı...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları