Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Saray’ın kendi kalesine golleri

23 Mart 2019 Cumartesi

Pratik zekâ, günübirlik akla gelen parlak çözümler, günübirlik krizlere yönelik refleksler ile sınırsız otoriterleşme, tekadam rejimi, gücü odaklı, icraatlarla nereye kadar? Diyeceksiniz ki, günümüzde en köklü demokrasiler, AB ülkeleri, başkanlık rejimleri Amerika başta, başkanlık rejimleri ülkelerinde yaşananlar, hele de geçmişleri de otoriter gelenekli eski Sovyetler, bugünün Rusya’sı, Çin, Hindistan, Kore’ler örnekleri.. birleşik kaplar gelişmeleri de var..
İslam dünyasında, örnek Suudiler saltanatlarının, kirli emperyal çıkar ittifaklı anlaşmalarla vahşet ölçeklerinde yaptıklarına göz yumulanlara, atılan desteklere, ortaya çıkan kirli çamaşırlara bakıldığında, dünya gelişmeleri ile bağlantılı ülkemiz geleceğine ilişkin umutsuzluklar da beslenmiyor mu?” sorgulaması cabası.
Yap-boz oyunlarının kendi iç dinamikleri, işleyişlerine bakmadan sonuçları okunabilir mi? Putin rejimi ile, Çin rejimi, Amerikan rejimi, AB iktidarlarını ayakta tutan dinamiklerin bileşik kaplar kuralları hiç benzeşir mi? Yeni Zelanda’da cami cemaatlerini hedef alan katliam sonrasında İktidar erkinin kendi koşulları içindeki attıkları adımlardan da mı ders çıkarmayalım? Ölenler Kuran’la uğurlandı, ezan sesi yayını dayanışmasına, Başbakan’ın başını örtmesi eklendi.
Sünni İslamın göreceli inanç kalesi Sünni İslam dünyasının duyarlılığı hiçler ölçeğinde. Gizlenen gelişmelerde gazetecinin vahşi katiamının baş suçlularına biçilen cezalar bile kapalı kapılar arkasında. Sözün özü bizim ülkemizdeki gelişmeler işleyişlerini, kabaca sıralanmış dış dinamikler yanında, kendi iç dinamikleri içinde doğru okumak durumundayız..

***

Sarayın dış dinamiklere en hızlısından yanıtlarla, kendi iç varlık dinamiklerinin, hele de siyasal sorumlulukları içinde ürettiği sonuçlarını hafife alarak, bir uçtan diğer uca savruluş icratlarıyla atılan, seçim kampanyaları çelişkilerinde patlama yaşanan uçuşlarıyla, ağır, kendi kalesine gol atma sonuçları da var.. Cumhur İttifakı’nın medya güdüleme gücü elinde, yukardan beyinlere kazılan, yoksul, çaresiz seçmenin dünyasında yeri olmayan, sıfırlarının anlamı, büyüklüğü, süperliği, lüksü parlatıldıkça, yandaş seçmenin en çok kendi yaşam gerçekleriyle, çaresizlikleriyle çatışan çelişkileri artık can acıtmıyor mu?
Sizi bilmem ama en pratiği ile seçim kampanyaları ile uyumlu yoksul seçmene ucuza yiyecek ulaştırma hedefli kent merkezlerine kurulmuş çadırların önündeki kuyruklara mikrofonsuz bir ses vermek bile anlamlı olabilir. Dün sabah Aksaray metro çıkış kapısı önündeki göreceli en kısa kuyruklu sayılabilecek bir saatte bekleyenlere sıra girme çabasındaki biri gibi yaklaştım. Sıranın sonundaki öfkeli önce en az bir saat bekleyeceğinin altını çizdi. Sonra da içerden alacak, parası yetecek çok fazla bir şey bulamayacağından yakındı.
Metro asansöründe bir başkası kendi kendine, bugünkü Yenikapı mitingi çağrısı broşürünü eline tutuşturana cevap niteliğinde, “Hep oyumu Ak Partiye, Erdoğan verdim. Bu sefer kesinlikle benden oy yok” diye yüksek sesle tekerleme cümleleri kuruyordu. Şişli’de gazeteye gitmek üzere indiğimde ise, Mecidiyeköy’deki satış merkezinden torbalarını doldurmuş dönen bir başkası, “Bize bu çileyi çektiriyorlar ya..Günlerini görecekler..” cümleleriyle, kendi kendine konuşarak yürüyordu..
Tesadüf, birkaç bireysel örnek, gerçeği yansıtmaz diyorum. Ama yollarda İstanbul Yenikapı mitingine dönük hazırlanmış belediye otobüslerine bakmadan da geçemiyorum. Hani seçim yasakları kampanya dönemine girmiştik. Kamu kaynakları, gücü kullanımının suç olduğu günlerdeyiz. Diyanet başta, bakanlıkların kadrolarıyla kotarılan işlerin ağırlıklarını nerelere koyacağız? En hafifi ile TRT’nin haberleri, bizim vergilerimizle toplanan bütçeden çıkmıyor mu? Buradaki kayırmacı suçlar seçim yasaklarına girmiyor mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları