Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sapla saman..

29 Ocak 2019 Salı

“Maduro’ya diktatör demek, emperyal darbeye destek olmaktır..” Dün “sosyalist-kemalist” çizgiden, birden fazla örgütlenme adına yapılmış açıklamalarda benzer cümleler vardı. Doğrusu Saray odaklı Cumurbaşkanı Erdoğan, sözcüsü, danışmanları, Cumhur cephesinin 2. aktörü Bahçeli’nin değerlendirmelerinde de çok net cümlelerle seçilmiş Maduro, sandıktan çıkmış lider olarak çok net destekleniyor, Guaido’nun Amerikan emperyal çıkarları adına askeri darbe ile yönetime getirilmek istenmesi haklı, şiddetle kınanıyordu..
İlk kez bu kadar çarpıcı ortak söylem, neden sonuç ilişkileri boyutlarında bu ülkenin millet cephesi içindeki siyasi partileri ile ortak siyasal analiz, söylem, değerlendirmelerde buluşuluyor.. Keşke bu ilk anlamlı buluşma, gerçekten kurtuluş, kuruluş savaşları, Atatürk devrimciliği, laik Cumhuriyet değerleri üzerinden, yakın tarihlerdeki yaşanmışlıkların ürünü, sonucu, kaçınılmaz ortak değerlerde, gerçekçi yakınlaşmanın ürünü olsa..
Aynı çok doğru, haklı saptamalar sonrası, daha çok yerel seçimlere katılacak adaylar gündemli tanıtım toplantılarının devamında, aynı konuşmaların içinde yer alan, sapla samanı yan yana getirmeden çok daha ağır, haksız, çatışmacı kirli siyaset suçlamalarına geçiş yaşanmasa.. Erdoğan, Bahçeli, yetkili sözcülerinin konuşmalarının bütünlüğü içinde, antiemperyalist, Atatürk devrimciliği, laik Cumhuriyet, demokrasi, hukuk devleti, sol kimlikli, halka emeğin sömürüsüne karşı açılımlarda da buluşmanın işaretleri, ışığı görülebilse..

***

Sapla saman nasıl mı bu kadar karışıyor? Ülkemiz insanını, önyargılı çıkarcılık, kör inanca dayalı cephecilik, körü körüne biat yerine, gerçekleri, gerçek verileri ile öğrenmesi şansını güncel gündeme taşıyan bu yayınlar, açıklamalar, gerçeklere uyanma yolunda aydırıcı olsa...
Venezüella çatışmaları, apaçık seçimle gelmiş iktidarı, askeri darbe ile Amerika emperyal çıkarlarından yana devirme Amerikan emperyal çıkarlarının emrine evirme operasyonu, yakın tarihimizde yaşanan 15 Temmuz FETO’cü darbenin mantığı, ruhu ile öylesine çakışıyor ki.. Cumhur cephesi, olayın sandıktan çıkmış iktidar ile Amerikan emperyal çıkarları adına kanlı darbe yapıcılığını üstlenen darbecilerin karşısında durma sorumluluğunda, duygusal, etkin seçim aracı yapma şanslarını, çok yerinde ve haklı kullanmaktan sakınmıyorlar.
Bir adım öte Erdoğan, Bahçeli kendi seçmenlerine dönük etkili kullanma çerçevesinde yarıştalar. Erdoğan Maduro’ya ilk destek veren lider olurken, Maduro’yu savunmaları ile dünya kamuoyuna ulaştıran ilk röportaj, CNN’de Cüneyt Özdemir’in oluyor. Maduro’nun Türkiye’ye bu yaşamsal destekleri ile bağlantılı teşekkür açıklamasında ise, Atatürk devrimlerinin, Kurtuluş Savaşı destanının yazılmasındaki ulusal bağımsızlıkçı değerlerin damgası var.. Emperyalizmin Kemalizm’e düşmanlığı zaten bu değerler yüzünden değil miydi?
Kuşkusuz ılımlı İslamcı tutturulamayan projenin ruhunda, Amerikan tipi İslam karşıtı dinler ve kültürleri evanjelizm çatısı altında tutmaya paralel, 170 ülkede işverenler adına liberal darbeler için Soros, demokrasi fonları ile, siyasal İslam adına Gülen Cemaati’nin kardeş kardeş çalışmaları da vardı.. Siyasi çıkarlar adına cephe kullanmalarında ölçü, hak-hukuk, demokrasi, sosyal devlet, insan hakları, emekçi hakları, gelir dağılımı paylaşımları olmayınca, Kemalizm’den esinlenmiş sol bağımsızlıkçı hareketlerin içeriklerine bakılmaksızın sapla samanı tersyüz etme kolay oluyor..
Suni İslam ağırlıklı siyasal İslamcı kimlikle siyaset ittifakı kurulduğunda, Amerika’nın Irak, Afganistan işgallerine destek, Türkiye üzerinden üslerle işgal adına tezkere sözü vermek, BOP projesinin stratejik ortağı olmak kolaylaşıyordu. Şimdilerde PKK’nin öteki terör yüzü olarak isyan edilen PYD, siyasi liderlikleri tuzağına karşı, Türkiye’nin bütünlüğünü koruma kararlılığı ile sonuna kadar savaşım verileceği yerel seçimler kampanyalarının da odağına oturtulmuşken. Kürt açılımı adına “kandırılmış” olduklarını ilan etmiş olsalar da, paylaştıkları hukuksuzluklarla yol açtıklarının siyasal sorumluluğundan kaçışta sınır yok.
Peşmergeler için sınırda savaş kıyafetleri, silahları ile kabul mahkemelerini kuranlar olduklarını yok sayarken, her dönem büyük kentler, batı illerinde seçim şansı yüksek olmadığı için, bu yerel seçimlerde aday çıkarmama kararını alan HDP millet cephesi ile gizli ittifak yapmakla suçlanıyor. Millet cephesinin, dünyanın en diktatoryal başkanlık modeli, parti başkanı kimliği önde, Tek Adam rejimine karşı duruşlarında, CHP, İYİ Parti, PKK-PYD terör ittifakçıları olarak hedef tahtasında, haksız, hukuksuz suçlamalarda, sınır izan kalmıyor..
Diktatoryal, anayasa, hak-hukuk ikeleri çiğnenmiş taktik listelere karşı, parti tüzükleri içinde yaşanan siyasetin, gelecek yönetim, iç hesaplaşmaları içindeki aday belirleme, liste kavgaları medyatik gündemin odağına taşınıyor..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları