Piyasa Demokrasisi (!)

15 Kasım 2011 Salı
\n

\n

Dünya ekonomik krizi, çıkışa ilişkin reçeteleri acılaştıkça, piyasalar düzeninin demokrasiye ilişkin çarpık bakışı daha bir açık, pervasız dillendirir oluyor... Piyasa düzeninin ekonomistleri, sistemin ağırlığını, kalitesini, gücünü sürekli aşağıya çektiği siyaset, iktidarların giderek daha sık değiştirilmesi, düzenin koşullarına, yeni dayatmalarına, çözüm reçetelerine uymada daha sadık, söz vermişlerin getirilmeleri, toplumlar için umut olarak pazarlanmalarının da yetmeyeceğini açıklıyorlar...

\n

Yunanistan ve İtalyadaki krizle bağlantılı iktidarların düşürülmesi, sırada İspanya, başka AB ülkelerinin lider ve partilerinin olması ile ilişkili son değerlendirmelerde, yetmezdiye söze giren yorumcular, sosyal devlet düzeni üzerine kurulmuş Batı demokrasilerinin seçmen oyuna dayalı siyasetçileri, partilerinin sonunun geldiğini savlıyorlar. Sistemin ayakta kalabilmesi için kısa dönemli teknokratlar eline teslim edilmiş hükümetlerin alacakları önlemlerin, piyasalar düzeninin ünlü kavramı ile reformlarınınyetersiz kalacağının altını çiziyorlar. Bir adım ileri, yoksul güney dünyasında, özünde krizlerin subabı, ayakta kalmasında önemli araç olan, ağırlıklı ırklar-dinler-mezhepler-aşiretler eksenindeki sıcak savaşların, harcamaların savaş ekonomisi eksenli canlandırmaları, paylaşım aktarımlarının da giderek büyüyen ekonomik kriz, boyutları için yeterli çözüm olamadığını vurguluyorlar...

\n

Yunanistana yapılan, yapılması öngörülen yardımların karşılığının, bir numaralı yardımsever ülke Almanyaya, Türkiye ile sınır dalaşı yüzünden çok yüksek kalan askeri harcamalardan doğrudan ödemeleri olarak geri döneceği gerçeği satır arası haber olarak kalıyor. Almanya yardımın olmazsa olmaz koşulu olarak ortaya koyduğunda, Yunanistanda iktidarın teknokratlara devredilmesi demokrasinin bir cilvesi gibi gerçekleşiveriyor... İtalyada çok zengin, arkasında dev medya desteği ile en uzun soluklu iktidarda kalabilmiş Başbakan Erdoğanın da “kankası” Berlusconi istifa edince sokaklarda kurtuldukdiye sevinç gösterileri düzenleniyor...

\n

***

\n

Bizde çoğunluk dış politika yorumcuları, komşularla sıfır sorundan Suriye ile çok tehlikeli bir gerilim noktasına hızlı gelişin açıklamasını yapmakta zorlanırlarken Ortadoğuda ABDnin kendi askeri gücünü, ekonomisine maliyetini düşürme gerçeği çerçevesinde, İrana karşı İsrail, Suriyeye karşı Türkiye... sloganını pervasız ortaya atanlar, dahası savunanlar var... Kimileri Türkiyenin zengin kuzey dünyasının krizden çıkarılış reçeteleri kapsamında, komşuları ile dönüşü olmayın bir savaşa sürüklenmesinin bedelinin kaygısında, Suriyede Türk bayrağını, Atatürk posterlerini yakanlar, yırtanların zengin ülkelerin ajanları olmadığı ne malum?sorgulamasını gündeme getiriyorlar. Türkiyenin Arap Baharları sonrasında, yeni Osmanlıcılık sloganları, rol model olma düşleri ile bu ülkelerdeki iç savaşlar bataklığına sürüklenmesinin nasıl da geleceğimiz için yaşamsal tehdit oluşturacağının altını çiziyorlar...

\n

Libyada zengin kuzey dünyasının çıkarları adına NATO devreye sokularak Türkiyenin içine sokulduğu rolün sonuçlarının Suriye için söz konusu olamayacağını, Suriye-Libya koşullarının farklılıkları ile çok çıplak mantıkla anlatmaya çalışıyorlar... Dahası Dışişleri bakanımızın çantasında taşıdığı Libya direnişçilerine nakit yardımlarının karşılığının bile en azından yakın tarihler için getirisinin olabileceği çok kuşkulu... Dün kimi televizyon kanallarının son Libya sokakları görüntüleri ile yansıttıkları, bu dünyanın en kaliteli petrolünün sahibi ülkede, toparlanmanın çok da kolay olamayacağının çok çıplak, acı kanıtları. Kaddafiyi deviren aşiretler, güçler arasındaki yeni iktidarı oluşturabilme çıkar çatışmaları işin tuzu biberi. Sıradan bir çatışmada dün onlarca Libyalının öldürülmesi yeni kaosun iç karartan göstergesi...

\n

Zengin kuzey dünyası, daha doğrusu ABD eksenindeki Arap Birliğinin, diktatörlük, insan hakları ihlalleri standartları Suriyeye baskın çıkabilecek ülkelerinin, aldıkları üyeliğini askıya alma yolundaki yaptırım kararları, Türkiyenin sürüklendiği kaosta nefes almasına yeterli olmuyor... Türkiye, dünün gelişmelerinde bile, Suriyede siyasetin yönlendirdiği apaçık elçilik saldırılarında mağdur ancak Suriyedeki iç savaşta da taraf, bulaşık konumu ile medya gündemindeydi. Suriyenin iç savaş direnişçilerini Türkiyenin desteklediği suçlamalarını onaylar üslupta, Dışişleri bakanımızın Suriye muhalefetindeki organizatör rolü saklamayan ilişki açıklamaları düşündürücüydü. Arkasından gelebilecek gerilim, çatışmacı tırmanış daha da ürkütücü...

\n

Ekonominin her zaman geçerli paylaşım dengeleri değişimi, çıkar çatışmaları, sistemin krizleri süreçlerinde, derinlikli eş boyutta savaşlar kuralı; bir kez daha insan hakları, demokrasi kaygılarını umursamaz, çoğunluk için acımasız sonuçları kaçınılmaz çatışmaları körükleyen oyunların sahneye konulması ile işletiliyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları