Peşrev Süreci...

30 Mart 2013 Cumartesi

Nevruz coşkusu, rüzgârı ile şişirilen umutlardan sonra, barış süreci, medya gündemine bakılırsa peşrev sürecini yaşıyor... Çanakkale ruhu, Misakımilli, en çok da İslam kardeşliği söylemlerinde buluştuklarının, başta Başbakan Erdoğan ve Öcalan’ın Diyarbakır Meydanı’nda okunan mektubu ile, altını kalın kalın çizmiş olan taraflar saatler, günler içinde o çoşkulu barış havasından çıkıverdiler... PKK’lilerin Türkiye’den çekilmesi koşulları sürecinin uzlaşma kriterlerinin koşullarının çizilmesine gelinen noktada, yeni bir sıkı pazarlık ya da peşrevle karşılıklı güçleri deneme, taktik noktasına geldiler...
Birkaç gündür sürdürülen, dün daha da öne çıkan tartışmaların odağında, PKK-İmralı-BDP cephesinin Meclis’ten yasa, en azından karar bekleme, silahlı PKK’lilerin çekilmesini uzunca bir zamana yayma ısrarları ile İktidarlarının koşulsuz, denetimli, hızlı çekilme ısrarlarının çatışması var... Taraflar barış sürecinden geri dönüşün söz konusu olmayacağı kararlılıklarını göstermeye özen göstererek, çekilme koşullarında kendi tezlerinden yana zorunluluklardan söz ederlerken, ortaya çıkan gerilim, belirsizliklerin, barış sürecinin en zorlu dönemeçlerinden birinin yaşanıyor olmasına bağlıyorlar...
Tarafların söylemlerinin satır aralarından ortaya çıkan çıplak gerçek ise istenirse birkaç günde, koşulları bile anlaşılamadan gerçekleştirilebilecek söz konusu eylem üzerinden bu boyutlu tartışma, silahlı PKK militanlarının Türkiye topraklarından çekilme sürecinin kilitlenmesi, aslında ucu açık bırakılmış uzlaşmanın kendisinden, özünden, çok farklı sonuçlara varma amaçlarından, hesaplarından kaynaklanıyor... Her iki tarafın hiçbir itirazı yokmuş gibi görülen akil ya da akıllı adamların kimliği, rolleri üzerinden bile çok sert tartışmalar; Nevruz günü ilan edilmiş gibi gösterilen uzlaşma kriterlerinin; söylemdeki güçlü uyumunun aksine, özde, ana kriterler, hedeflerde.. her anlamda ucu açık, ne niyete yenilebilirse.. içerikte olduklarını ortaya koyuyor...

\n

***

\n

Tabii ki çok hızlı, keskin değişen dünya dengeleri, hele de Ortadoğu, İslam dünyası, enerji kaynakları çıkar çatışmalarında, Türkiye için de yaşamsal, Kürt sorununa çözüm arayışlarında hesap içinde hesap, oyun içinde oyun olacak. Hele de kirli çıkar çarklarının günümüzde egemen kıldığı uzlaşma kriterleri, evrensel insan hakları, demokrasi, hukuk devleti kriterleri ile çok ağır çelişkileri bastırıyorsa... Kendi adıma itiraf ediyorum; söz konusu süreçte bir tek Irak Kürdistanı, Barzani yönetiminin bile nasıl bir çözüme oynamakta olduğunu anlayamıyorum. Kürt cephesinden yapılan açıklamalara bakıyor, “Barzani ile Erdoğan arasında en azından, ekonomik gerçekler karşılıklı güçlü bağımlılıktan da beslenen daha anlamlı bir çıkar cephesi oluştuğunu” düşünmeye başlıyorum ki... Dün sabahın açıklamalarından, İktidarları cephesinin Barzani yönetiminin bu zorlu dönemeçte üstüne düşen sorumluluğu üstlenmediği suçlamasını içeren sitemleri duyuyorum... Zaten Ankara’ya gelen İktidarlarının zirvesi ile görüşen genç Barzani’nin, BDP’lilerle görüşmesinin ancak Zana gibi reddedilemeyecek isimler arabuluculuğunda yapılabiliyor olması ile kafam daha bir karışıyor. Çekilme sorunsuz, kazasız belasız nasıl olabilecek kaygılarını büyütenlere nedenlerini anlayamasam da daha çok hak verir oluyorum...
Aklımın hiç basmadığı bir diğer gelişme, ABD-AB siyasi erklerinin İslam dünyasında Arap baharları sonrası yaşanan siyasal İslamcı, daha doğrusu radikal kimlikli kayışı
“İslamofobi” boyutuna tırmandırmışlarken, Türk-Kürt barış sürecinin İslam kardeşliği üzerinden yürütülmesinden kaygı duymak şöyle dursun, sevindirik olmaları... İktidarlarına destek içerikli önce İsrail’in özrünün, ardından kredi notu yükseltilmesinin gelmesi. Ortadoğu dengelerinde İsrail’in tek başına bırakılamayacağı bir süreçte hem Türk hem de Kürt desteğine gereksinim duyulduğu, radikal siyasal İslami gelişmelerden çok büyük kaygı duyulduğu Batı medyasının sürekli gündeminde, siyasileri de altını çizmekten sakınmıyorlar...
Öyle ise Türk-Kürt kardeşliği üzerinden insan hakları, domokrasi, hukuk devleti düzeni kriterleri ile barış süreci aranacağına, koşullarının, sınırlarının ucu açık, daha doğrusu çok çatışmalı başka savaşlara, Ortadoğu bataklığına çekilmeye gebe İslam kardeşliği üzerinden ittifak arayışına bu destek ne anlama geliyor?.. Barış süreci arayışlarına destek vitrini, köstek olabilir mi? Oyunlar, hesaplar ne kadarı ile ucu açık, kirli olursa olsun, bu ülkenin vatandaşlarının büyük çoğunluğunun birlikte barış içinde yaşama özlemlerinin, umutlarının ateşlenmiş olması en anlamlı umut kaynağımız olabilir mi?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları