Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ortadoğu'yaGiren Yanıyor...

28 Ağustos 2012 Salı
\n

\n

\n

\n

\n

Emperyal çıkarlar adına Ortadoğu enerji, petrol kaynaklarının paylaşımına yönelik, Osmanlının parçalanışı sürecinde sınırları cetvelle çizilmiş ülkelerin yaratılmış olmasında, siyaseten başrolü oynamış ülkenin İngiltere olduğunu yadsıyan yok. Ama İngilterenin bölgeye doğrudan silahlı güçle girmediği, dolayısıyla ateşin içinde yanmadığı, ekonomik, sosyal, siyasal paylaşımdan kaymak paylar alırken bedel ödemediği, bölge halklarının öfkesine bile hedef olmadığı da ortada..\n

\n

Emeryal güç odağı olarak ABD, tek kutuplu dünya dengelerinde, fazlası ile güçlü, şanslı gerekçeler yakalamış konumda Iraka girmiş olmasının faturasını ise resmen itiraf edilmese de çok ağır ödedi. Nasıl bir bataklığa saplandığını çok çabuk kavramış olarak da, başarılı işgalci güç olmanın zaferini bile yaşayamadan, Irak içinde askeri güçlerini hemen korumalı duvarlar arkasına çekti. Sonra da en güvenilir müttefik olarak henüz bağımsızlığı resmen ilan edilmemiş Kuzey Irak Kürdistanı ile güdümündeki Bağdat yönetimini iki ayrı yönetim odağı olarak bırakmış olarak askeri maliyetlerini en alta çekmeye yönelik, resmi çekilişini gerçekleştirdi. İngiltere Iraka güneyden giren askeri güçlerin başını çekmişken, yine hedef tahtası olacağı siyasal sorumluluktan sıyrılmanın, bir yandan da ekonomik-sosyal-siyasal çıkarlarını en iyi şekilde kollamanın formüllerini buldu. Savaşın içinde görünmez, çıkarları adına etkinlikte fiilen var olmanın ustalığının şahikasında, Arap baharları içindeki gelişmelerde, Suriyede, Ortadoğuda yeni oyunların sahnelendiği her yerde görünmez en etkin, stratejik el olduğu kuşkusuz.\n

\n

Batı medyasında her şeye rağmen medya değerleriyle daha gelişmiş röportajlar, değerlendirmelerin satır aralarında İngiliz ajanlarının etkinliğinin altı çiziliyor. Bu kez yine hiç taraf gibi görülmeyen Almanya ağırlığı da var. ABD tabii ki her anlamda en önde, ama doğrudan askeri müdahaleyi bırakın, BM, NATO şemsiyesinde, en son Libya örneği havadan ateş desteği, direnişçilere askeri donanım desteğinden de uzak görünme titizliğinde. ABDnin seçimleri nedeniyle çekinceli davranıldığı bence siyasal kılıf. Asıl gönülsüzlükte, kısa zamanlarda istenen sonuçlar alınmış gibi görünen Arap baharlarının sonuç düş kırıklıkları, çabuk sonuç alındığı kadar anlamsız sonuç anlamına da gelen Libya dersleri, en büyük ders Irakın üstüne tuz biber.\n

\n

***\n

\n

Çağımız büyük çıkarlar paylaşımında dipten sallanan güçler dengesi, çatışmalarında Ortadoğu ne kadar önemli, vazgeçilemezse, Ortadoğuya egemen olmak, Ortadoğuyu yönetmek bir o kadar güçlüğü, çelişkiyi içinde barındırıyor.. İç dengeleri tarih boyunca istikrar oluşturulmasına engel Ortadoğuda, çıkar çatışmalarının büyüyor olması ile at başı, ırklar, mezhepler, aşiretler, şeyhlikler, dikatörlükler çatışmaları, yeni boyutları ile daha büyük kaosları üretiyor.\n

\n

Aslını ararsak yukarıda kendi çıkarları adına bugüne kadar başarılı olduğundan söz ettiğimiz İngiliz etkinliği, Ortadoğu yangınının içine girmeden, elini yakmadan, dışarıdan iç çıkar güçlerini çatıştırarak etkin, belirleyici olma, çıkar elde etme stratejileri de...kendi kaosunu üretmişe benziyor. Nasıl ki diktatörü, sandıktan çıkarılmış kukla yönetimleri ile tarih boyunca ABD güdümünde Pakistan siyasi iktidarlarında, bugün ABD için en azından terör üretme boyutu ile en büyük tehdit odağı konumuna gelmiş bir Pakistan gerçeği varsa. Ortadoğunun ekonomik-sosyal-siyasal- en çok da enerji kaynakları potansiyeli ile çekim kaynağı olmuş Ortadoğu, İslam dünyası, özellerinde Irak-Suriye-İran... hatta son hallerinde Mısır-Libya-Tunus.. zaten hep var İsrail-Filistin çatışması çıkmazında, büyük Kürdistan projesinin ürünü yeni risk çatışmalar.. Geleceğe dönük sonsuz çatışmaları, derinleşmesi kaçınılmaz yeni bataklıkların oluşumunu da üretiyor...\n

\n

Dün Halepe Ermeni kimliği ile, akrabalarını ziyaret etmek üzere gitmiş Agosun yazarının son günlere ilişkin izlenimlerini, en azından gazetecilik gözlemlerini izleyebildiniz mi? Halepin yüzyıllar içinde insan iradesi, yaşamı ile kurulabilmiş ince dengeleriyle oynanınca, kültürler mozaiğinin ürünü kentte yaşam ne hale gelmiş? Tek kelime ile gazeteci arkadaşımız birlikte yaşam birikimi olan Haleplilerin geleceğe dönük barış içinde yaşayabilme umutlarını yok olmuşolarak tanımlıyor. Aynen katılıyorum, kendi deneyimlerimle, Balkanlarda Tito Yugoslavyasında büyük emeklerle kurulmuş dengelerin nasıl yok edildiğinin tanığıyım. Emperyal çıkarların derin planlara bile gerek olmayan alt kimliklere ayrıştırmış olarak aynı topraklarda yaşayan insanların, barış içinde yaşamaları olanağını ortadan kaldıran cepheleştirme, çatıştırma tuzağında emperyal krizler için işe yarar supaplar yaratılırken, olan halklara, insanlara oluyor.\n

\n

İktidarlarına İslam dünyasında liderlik vizyonu biçmiş, yeni Osmanlı düşlerinde kendi çapında emperyal güç olma şansı tanımış kafalar bile dün Erdoğan hükümetini uyarma yarışındaydılar.. Ortadoğuya giren yanarbaşlığını onlardan çaldım..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları