Ortadoğu'da Ucu Açık Gelişmeler...

16 Nisan 2013 Salı

Irak’ta seçim öncesi dün 7 şehirde bomba yüklü 18 aracın patlatılması ile ölü ve yaralı sayısının ilk haberlere göre ucu açıktı.. Sanki bölge bataklığında ölen, yaralanan canların çok da bir anlamı, algılanması varmış gibi.. Önemli olanı sonuçta, ortaya çıkacak yeni Ortadoğu dengelerinde emperyal çıkarların korunabilmesi.. ABD’yi yakından izleyen kimi uzmanlar, Arap baharlarından sonra öngörülemeyen radikal İslami akımların, iktidarların oluşması karşısında, kaçınılmaz daha radikal, müdahaleci siyaset uygulamalarının gündeme sokulmasının yeniden programlandığını söylüyorlar. ABD medyasındaki, yeni teknolojilerle silahlanma haberlerini tezlerine destek olarak gösteriyorlar...
Arap baharlarına bağlanan umutların düş kırıklıklarını getirmesi gerçekleri karşısında, bölge ülkelerini demokratikleştirme sloganı ile uygulamaya sokulan projelerden uzaklaşılması, insan hakları ve demokrasi kaygılarının üstünde, kriterlerine bakılmaksızın yeniden yandaş iktidarlar oluşturulması projesi arayışlarına ağırlık verilmesini gündeme soktuğunu savlıyorlar.. Üstleneni olmadan, dünkü Irak patlamaları için ilk algılamalar Irak El Kaidesi olarak açıklanırken, Suriye’deki El Nişan ile de bağlantılandırıldı. Hal böyle olunca da Türkiye’deki henüz ucu açık Kürt açılımı üzerinden senaryolar, yaşanan gelişmeler alabildiğine zıt odaklı değerlendirmelere, cepheleşmelere, yorumlara yol açmakta..
Dicle Üniversitesi’ndeki sağ sol değil, PKK yandaşı ile Hizbullah yandaşı Kürtlerin çatışması olduğu gerçeğinin altı çizilirken, çatışmanın beslendiği odaklar İran, Suriye Kürdistanı, Kuzey Irak Kürdistanı’nda barınan tüm Kürt kökenli örgütlenmeler; ABD-AB siyasi odakları; kaçakçılık çıkar ağlarında kayba uğrayacaklar.. çatışmalardan sorumlu tetikçiler olarak açıklanabiliyor.. Mezhebinize, cephenize göre seçip seçip tezinizi güçlendirmede kanıt olarak kullanabilirsiniz. Nasılsa kanıtlanması kadar reddedilmesi, yalanlanması da olanaksız...

\n

***

\n

Uzaktan bakıldığında iktidarları Kürt açılımı sürecinin işletilmesinde elbet zorlukları olsa da duruma egemen, en azından pazarlığı yürüten taraf olarak durumlara, gelişmelere göre manevralar yaparak, rota çizebilecek konumda... Hafta sonu akil insanların, cepheleşmiş, ucu açık kaygılarını sorgulayan vatandaşlara verdikleri yanıtlara bakarak bir ana eksen çizmek de olanaksız. Resmi açıklamalar, iktidarlarına bağlı bir kamuoyu oluşturma görevi üstlenmiş olduklarını ortaya koysa da, kendilerine bir yol haritası verilmediği kolayca anlaşılıyor. Genel, soyut barışı, açılımı desteklemek için kamuoyu oluşturmanın ötesinde verilmiş çerçeveler görülemiyor. Bir de çoğunu uzun yıllardır bire bir tanıdığımız akil insanların kendi kimlikleri, algılamaları ile çizdikleri, özünde birbirinin zıddı da olabilecek yaklaşımlar, algılamalar var ki.. Şimdiden katkıları yanında olumsuz etkilerinden söz açanlar çıkıyor... Her neyse konu iktidarları ile görev üstlenenleri ilgilendiren, ileride tarihsel sorumlulukları çok tartışılacak bir durum bu... Şimdiden haber olmuş söylemler üzerinde o kadar çok yalanlama, düzeltme gündemde ki...
Açılım sürecinin başladığı günlerde
“ucu açık” kavramının en çok oluşabilecek büyük tepkiler, güç dengeleri değişimine göre manevra alanları yaratmaya yönelik olduğunu tabii ki biliyorduk. Bildiğimiz, uzlaşma kriterleri ekseninde din kardeşliği ile çatışma sürecine nokta koyma olduğuydu... Ucu açıklığın odağında ise, “barış içinde birlikte yaşam” özleminin altında, sonuç reçetesinin “TC’nin devamı üzerinden mi, yepyeni bir konfederal devlet oluşumu üzerinden mi?..” arayışlarının belirleyiciliğiydi. Barış sürecine, özlemine katılım ne ölçeklerde doğal, insancılsa, arayış reçetelerini sorgulamak aynı ölçeklerde yaşamsal değil mi?
Paranoyaklık olarak değerlendirilse de TC kimliği, bayrak üzerinden alerjik çıkışları görmezlikten gelme lüksümüz olabilir mi? Hele iktidarlarının insan hakları, hukuk devleti düzeni işleyişi; Cumhuriyet,
Atatürk devrimleri, laiklik karşıtı icraatlarını onaylayıcı bakışlarını hangi kefeye koyacağız? Kürtlerin insan haklarını, demokratik düzen arayışlarını savunmuş Kürt siyasal hareketleri açısından da aynı sorgulamalar yapıldığında, iktidarlarının insan hakları, hukuk devleti, demokrasi karşıtı icraatlarını, duyarsızlıklarını nerelere oturtacağız? Pazarlıkta, uzlaşma kriterlerinde anlaşmaya varılırsa, iktidarlarının padişahlık yetkileri ile donatılmış diktatoryal yapılanmasına onay verilmesini nasıl açıklayacağız?
Dünün gündemi ile Silivri yargılamalarındaki hukuksuzluklara,
Fazıl Say’ın mahkûm olmasına, Emek Sineması’nın üst kata taşınması projesine, Taksim’de ranta dönük kışla inşaatına, Çamlıca tepesinde dev camiye... karşı çıkışlarını istemek çok mu romantiklik? Yeniden işsizlik patlaması verilerine de diyecekleri yok mu? Zonguldak’ta yerin altına 850 liralık maaşla inen taşeron işçisine, ölüm bedeli olarak 3’er bin lira biçilmesine de mi ses çıkarmak yok? THY’de yasadışı işten atılmış işçileri geri almayan yönetime karşı da çıkacak sesleri yok mu?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları