Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Madenci cinayetinin çuvallara dolan kanıtları..
Bu kez kirli çıkarlar adına sayısız suç eylemi bileşkesinde ortaya çıkan cinayetlerin ortaklıklarını kırabilecek mi? Caydırıcı işlevi, sonuçları olabilecek mi? Çözüm üretmek zorunda olduğumuz, yanıt bulmamız, ötesinde, üretmemiz gereken sorular zincirlerinin halkaları bunlar değil mi? Önceki gün çekimi yapılan, siz bu yazıyı okuyana kadar, olamadı birkaç saat sonrasında yayına girmiş olmasını umduğum Cumhuriyet TV’nin oturumunda, işte bu sorular için kafa patlatan, çözüm yolları öneren üç konuğumuz birden ağırlandı.
Zonguldak Maden Mühendisleri Odası Başkanı Çağlar Öztürk’ün yanında, ağzını açabilecek bilim insanı bulabilmenin çok zorlaştığı üniversiteler kadrolarının boşluğunu doldurmak üzere, Zonguldak uzmanlığı üzerinden söz söyleyebilecek bilim insanımız Prof. Dr. Vedat Didari vardı. İstanbul’da ise yine Zonguldak madenlerinde yıllarını vermiş emekli maden mühendisi Mehmet Uygur’un söyleyecekleri vardı.
Gazetecilik alışkanlığıyla yayın sürecinde tuttuğum notlardan yerin elverdiği üzere teknolojiyi kullanmakta zorlanan okurlarımız için kimi paylaşımlar yapmaya çalışacağım.. Amasra madenciliğinde çok uzun bir geçmişe dayalı süreçler içinde madenciliğimize ihanet niteliğinde yönetim kararları, uygulamaları yaşanıyor. Gerçi TKİ işletmeleri yerli yerinde duruyor gibi. Ancak Amasra madenciliğinde, madenciliğe ihanet edilmesine yol açan tabloda, yönetimin tutumunun ihanetinin özetlenmesine çalışılırsa..
600 milyon ton rezervin işletilmesinin önceliğinin gözetilmesi yerine 16 milyon ton rezerv işletmesi için kayırılmış küçücük bir firmaya, üstüne üstlük hâlâ üretime geçemediği bir süreç söz konusu. Sorumlu uzmanlık kurumları, bilim insanları gereken uyarıları yapmış, kayıtlara almışken. Notlarımda çok net: “Gereken uyarıları yapmıştık. Açık açık anlatmıştık. Üretime dönük gerçek çalışmalara geçilemeden, kaygılandığımız gibi facia, patlama yaşandı. Madencilik ilkeleri kesinlikle ayaklar altına alındı. İnsanı çıldırtan bir şeyler yaşandı. Yukardan aşağı çalışma olmaz. Yasalara aykırı uygulamalarla ortaya çıkan bir cinayet var..”
***
Yaşananın kan cinayeti değil, ekmek parası, geçim için madene inen, üretim yapan, emekçi maden işçisinin kanının olduğunun altı çizilirken bilim adına gerçeklerin de altı çiziliyor. Derslerde öğrencilere anlatılan en yalın haliyle: “Grizu patlamaz. Bilindiğinden çok daha zor yanar, patlatmak çok zordur. Haksız kazançlar uğruna hırsızlık yapılırken üretimin gerektirdiği olmazsa olmaz sayıların çok altında emekçi ile, en ucuza yatırım, yine en ucuzundan maliyet uğruna çok sınırlı denetim, önlemler alınması gerçeğinde, sayısız eksikler, hukuksuzlukların yana yana getirilmesiyle, bir dizi suçun sonucu iş cinayetleri, toplu öldürmeler ortaya çıkar..”
Uzun yıllar içinde, yüzyıllar gerisinde günümüze, en eskisi, büyüğü olan TKİ ekseninde, ülkemiz madenlerinde yaşananların, bugünlere yansıyanların toplu akışında, yaşanan acı gerçeklerde, dünyanın en utanç verici konumunda maden üretimini sürdürmekte direnir bir konuma, kuyunun dibine düşmüş ülke olmamız boşuna değil. Gelin görün ki ortada çok daha da acı, utandırıcı bir gerçeklik söz konusu.. Tarihte en ağır madenci kırımlarına yol açan, yoksul ülkeler madenciliğinin bile, gelişen teknolojinin getirdiği koşullarda, kimi ölümlü kazaların hâlâ yaşanabiliyor olmasına karşın, bizim içinde bulunduğumuz nokta arasında uçurum farklar var..
Bilindiği üzere aynı zamanda iletişim teknolojisi üzerinden dünya çok ileri noktalar geldi. Yasaklarla yaşanan acıların, acı gerçeklikleri saklanamaz oldu. Kirli çamaşırların, cinayetlerin suçlularını her tür kirli oyunla kurtarmak hâlâ olabiliyorsa da kirli çamaşırların ortalığa saçılması önlenemiyor. Kaçınılmaz “yetti gayrı” denilebilen toplumsal patlamalar süreçleri ile, kimi çarpıklıkların düzeltilmek zorunda kalınacağı, toplumsal patlamalar, hak aramalar süreçleri de bir tür doğaçlama ortaya çıkıveriyor.
En sonuncusu Büyük Zonguldak Madenci Direnişi’nin sonuçları ile de ortaya çıkmış yaşanmışlıklar var. Cinayet boyutunda acımasızlıkların birikimlerinin zincirleri ile ezilenlerin toplumsal başkaldırı dinamikleri arasında kaçınılmaz bağlar var.. Madenciler, cinayet gibi patlatılmalarda yananlar, deneyim, refleks kazanmışlar patladığında, ülkemizde çok ciddi boyutlarda bir toplumsal direnç üretilmiş oluyor.. Selin kırıcı gücünün yerine, insan hakları savaşımının kazanımlarının güçbirliği geçiveriyor..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- Beyoğlu'ndaki cinsel saldırı dehşetinde yeni gelişme
- Napoli'den Galatasaray'a Osimhen yanıtı!