Olaylar Ve Görüşler

Hukuk devleti… - Av. Erol Ertuğrul

26 Mart 2025 Çarşamba

Anayasamızın 2. maddesi “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” diyor. Hukuk devleti kavramı, devletin hukuk kuralarına uyduğu, tüm işlemlerin hukuk kurallarına uygun olarak yürütüldüğü anlamını taşımaktadır. Hukuk kurallarına uymak ve bir hukuk devleti olmak, tüm ülkede güvenliğin ve esenliğin de sağlanması anlamına gelmektedir. Hukuk yoksa güvenlik ve esenlik de yoktur. Hukuk yoksa ekonomi de yoktur. Hukuk yoksa adalet de yoktur. Adaletin olmadığı yerde ise zulüm vardır. Büyük adalet binaları yapılır ama içlerinde adalet yoktur.

Anayasamıza göre Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar, herkes AYM kararlarına uymak zorundadır. Ayrıca Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini kabul etmiştir. AİHM kararları iç hukuk kararlarıdır. Ama AYM kararları da AİHM kararları da uygulanmıyor. AYM ve AİHM kararlarına uymayan bir devlet hukuk devleti olamaz.

Güzel yurdumuzda yönetime karşı olan kişiler gözaltına alınmakta, günlerce gözaltında tutulmakta sonra da tutuklanmaktadırlar. Tepkiler karşısında ise başta adalet bakanı olmak üzere yetkililer, “Her şey hukuka uygun yapılmaktadır, kimse hukuktan kaçamaz” gibi açıkmalar yapmaktadırlar. Hukuk dışı ve haksız işlemlere karşı eleştiriler yapanlar hakkında ise yeni soruşturmalar açılmakta ve yeni tutuklamalar yapılmaktadır. Yönetim, karşı görüş istemiyor, eleştiri istemiyor ve eleştirileri suç sayıyor, yalnızca övgü istiyor.

‘DÜŞMAN HUKUKU’

Ceza yargılama yasamıza göre tutuklamanın koşulları vardır. Sanığın kaçma, kanıtları yok etme, değiştirme kuşkusu varsa suç ağır cezalık ise tutuklama olabilir. Yasa hükümlerine göre tutuklama en son başvurulacak yöntemdir. Yargılama yapılır, suç kanıtlanır, verilen ceza kesinleşirse o zaman tutuklama yapılır. Yalnızca “eleştiri yaptı” diyerek kişileri hemen tutuklayamazsınız. Gözaltı ve arkasından tutuklama adalet ve hukuk kavramına da aykırıdır. O zaman hukuk devletinden söz edilemez. “Biz seçildik, demokrasilerde seçim esastır, seçildiğimiz için her istediklerimizi yaparız” derseniz bu tavır hukuk devleti ilkesine uymaz.

Seçilmiş belediye başkanlarını yalnızca sizin partinizden olmadıkları için görevlerinden alır, yerlerine kayyum atarsanız bu işleminiz hukuka aykırıdır. Seçimle elde edemediğiniz bir yere, seçileni görevden alarak hatta onu tutuklayarak “kayyum” diyerek kendi adamlarınızı atamak hukuka uygun olamaz.

Sizden olmadığını düşündüğünüz kişileri günlerce gözaltında tutmak, sonra da tutuklamak son günlerde bir kavramı öne çıkardı; düşman ceza hukuku. Düşman ceza hukuku aslında düşmana karşı uygulanan ceza hukuku anlamına gelmektedir. Düşman ceza hukuku, tehlikeli görülen ve öyle olduğu için de kendisi ile savaşılan kişilere karşı uygulanan ceza hukukudur. Kendi vatandaşlarına düşman ceza hukuku uygulayan bir devlet hukuk devleti olamaz.

CUMHURİYETTEN TARAF

Yandaşlaştırılmış ve biat etmiş yargı bağımsız da değildir tarafsız da değildir. Aslında yargının bağımsız olması beklenir ama tarafsız olması beklenmez, şöyle ki: Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme karşı verilmiş bir kurtuluş savaşından sonra kurulmuştur. Cumhuriyet bir devrimdir ve Cumhuriyetimiz bölücü ve gerici saldırı altındadır. Bu emperyalist saldırılara karşı Cumhuriyetin korunması zorunludur. Onun için Cumhuriyetin yargısı bağımsız ama Cumhuriyetten yana taraf olacaktır.

Ülkemizde son yaşanan ve bütünlüğümüze karşı tehlike oluşturan gelişmelere karşı Cumhuriyet Devriminin korunması gerekmektedir. “Terörsüz Türkiye” aldatmacası ile kimse üniter yapımızı görmezden gelemez. Kimse Sevr hayallerini, bölücü ve gerici bir anayasa ile tek adam sisteminin sürmesini gerçekleştiremez. Bu emperyalist oyuna gelmemek gerekmektedir.

Gerçek bir hukuk devletinde hukuk kurumlarının bağımsız olması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin 12’si, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 13 üyesinin dört üyesi partili Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyorsa HSK’nin yedi üyesi ise AKP’nin çoğunlukta olduğu TBMM tarafından seçiliyorsa Yargıtay ve Danıştay üyelerinin bir bölümü partili Cumhurbaşkanı, kalanları ise HSK tarafından seçiliyorlarsa bağımsız yargıdan ve hukuk devletinden söz edilemez.

Ülkemizin gerçek bir hukuk devleti olması, hukuk devletine inanan ve hukuk kurallarına uyan kadroların işbaşına gelmesi ile gerçekleşebilir ve ulusumuz bunu gerçekleştirebilecek güçtedir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları