Soprano Suna Korat’ı (d.1935-ö. 19 Mart 2003), bundan 22 yıl önce yitirmiştik. Son derece nazik, kendi içine kapalı ve hassas bir sanatçıydı. Günün insanı değildi, her konudaki duyarlılığı sanki eski çağlardan geliyordu. Babası tangolarıyla ünlü Kadri Cerrahoğlu idi. Anne ve babası ayrıldıktan sonra onu büyükannesi büyütmüştü. Sekiz yaşında Ankara Devlet Konservatuvarı’nda piyanoya başlamış, bir süre Ulvi Cemal Erkin’den piyano dersi almış ancak elindeki romatizma sorunu yüzünden piyanoyu bırakıp şan derslerine yönelmiş. Ankara’da Prof. P. Savaroch, Madam E. de Hidalgo, Saadet İkesus; Milano’da IItallo Branducci ile şan çalışmış. Alman opera repertuvarını Hannover’de H. Thierfelder ve İtalyan opera repertuvarını La Scala Operası’nda maestro A. Tonini ile hazırlamış. Güçlü koloratur soprano sesi, sağlam tekniği ve yorum yeteneği rol aldığı her sahnede, dünyanın birçok opera evinde hayranlık uyandırmıştı. Sahneyi paylaştığı sanatçılardan bazıları Tito Gobbi, Mario Del Monaco, Renata Tebaldi gibi dünyaca ünlü operacılardı. La Scala Operası’nın Güney Afrika ve Amerika turnelerine katılmıştı. Kanada’da oynadığı Rigoletto operasının başrolünü Tito Gobbi ile paylaşmıştı. Gilda kadar Violetta’sıyla, Lucia’sıyla izleyicileri etkilemişti.

Bu arada yurtdışındaki opera evlerinden uzun vadeli davetler almış ve dostu Cemal Reşit Rey’e gidip bu çağrılar konusunda kararsızlığını anlatmış. Cemal Bey ise ona: “Sakın ha! Sana burada Türk operasının çok ihtiyacı var. Kısa kısa git ama yine yurduna dön” tavsiyesinde bulunmuştu. Cemal Bey şan ve orkestra için yazdığı Vokaliz-Fantezi’yi Suna Korat’a ithaf etmiş ve 5. İstanbul Festivali’nin açılışında, onun yönettiği İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde, Suna Korat seslendirmişti.

PARİS SAHNELERİNDE İLK TÜRK OPERACI

Dünyanın en önemli opera evlerinde Türkiye’yi başarıyla temsil eden Suna Korat, Paris Ulusal Operası’nda sahneye çıkan ilk Türk sanatçı olmuştu. 1996 yılına kadar İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde sanatçı olarak görev yaptı. Bölüm başkanı olduğu Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde birçok başarılı opera sanatçısı yetiştirdi. Onun yetiştirdiği değerli sopranomuz Çağnur Gürsan hocasını şöyle anlatır:

“Çok akıllı bir insandı. Koloratur soprano olarak sahip olduğu sesindeki ince ajilite (vokal çeviklik) çok ayrıcalıklıydı. Çok iyi kontrpuan bilgisine dayanarak güzel müzik cümleleri kurardı. Johannesburg’da, Bolşoy Operası’nda ve Leningrad Marinski Tiyatrosu’nda sahneye çıkmıştı. Opera sanatçısının bağırmadan, nüanslara dikkat ederek şarkı söylemesi gereğini her fırsatta yenilerdi.”

Murat Karahan, Burcu Soysev gibi isimler kısa da olsa onunla çalışmışlardı.

Bilkent Üniversitesi’nde ders verdiği dönemde, oradaki lojmanda ani vefatıyla opera dünyamızda da çok önemli bir sayfa kapanmış oldu.

Gazeteci Deniz Banoğlu’nun 2005’te kaleme aldığı “Bir Yalnız Diva Suna Korat” başlıklı kitabı Doğan Kitap’ta yayımlanmış ve iki baskı yapmıştı. Bir de Prof. Dr. Pars Tuğlacı’nın yazdığı “Suna Korad: Türk Operası’nın Sönmeyen Yıldızı” başlıklı kitabı bulunmaktadır. Suna Korat, 19 Mart 2003 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Suna Korat’ı, ölümünün 22. yılında saygıyla anıyoruz.