Kürt Açılımında Kilitli Süreç

29 Haziran 2013 Cumartesi

Ne zamandır profesyonel gazeteciliğin dürtüleri ile takıldığım ayrıntıları sizlerle paylaşmıyor, bu konudaki çok güçlü, militanlaşmış mahalle baskısının da etkisinde, önyargılı, olumsuz algılanmaktan çekiniyordum... Herkes gibi elbette, kimden gelirse gelsin ülkemizin bu en yaşamsal sorununda barış için atılacak olumlu adımları sevinçle karşılamak gerektiğini düşünüyorum...

\n

Çok çıplak ve yalın olarak ABD’nin çıkarları adına Irak işgaline ne kadar net karşı çıkılması gerektiğini savunduysak, ABD’nin dünya çapındaki sorunları, büyük ekonomik krize eklemlenmiş, denetimi ele geçirilmiş kanlanmış Irak petrolünden beklenen getirinin alınamaması ile bağlantılı da bölgeden askeri güçlerini çekme kararını bölge ve insanlık için, zorunluluktan da olsa olumlu adım olarak görmek gerek... ABD’nin bölgeyi kendi silahlı güçleri ile etkin denetleme stratejilerinden dönüşü, elbet bölge çıkarlarından vazgeçme, kendiliğinden bölgede barışın gelmesi anlamına hiç ama hiç gelmiyor... Türkiye’nin kendi çıkarları adına çok daha akılcı, dengeli, barıştan yana alternatifler geliştirmesi daha yaşamsal önem kazanıyor...
Yeni dengelerin zorunlu olduğu tabloda, ABD’nin Kürt politikalarında da en azından yakın geleceğe yönelik önemli startejik değişikliklere duyulan gereksinmeler paralelinde, gündemimize giren ABD destekli Kürt açılımı sürecini elimizin tersi ile silecek lüksümüz olmamalı. Tam tersine, ülkemizdeki tüm tarafların, halkımızın katkıları ile atabildiğimiz her olumlu adım, bizim kazanımımız olacak. Türk-Kürt halkımızın çoğunluk iradesinin birlikte barış içinde yaşamaktan yana olduğundan zaten hiç kuşku duymamalıydık. Yüzyılların birlikteliği, ortak kültürel taban, yaşanmışlıklar, irade ile çatışmanın iç-dış çıkar odaklarından gelen her olumlu en küçük adımın katlanarak değerlendirileceği bir güçlü, ortak toplumsal irade söz konusu... En kışkırtıcı, çatışmacı günler, ataklarda bile istenen olumsuz sonuçlara varılmamış olması işte bu güçlü, olumlu ortak irade, duyguların, kararlılığın direnç gücü...

\n

***

\n

Anadolu Aydınlanması, uygarlığı, Osmanlı’nın katkıları yadsınamaz çokkültürlülük tabanına, Cumhuriyetin çimentosuyla katılmış direngenlik hafife alınmamalı. Siz siz olun, İktidarları cephesinin ucuz siyaset ayak oyunları ile Cumhuriyet, Atatürk devrimlerini bir diktatörlük olarak pazarlayıp, koskoca bir Cumhuriyet, devrimler tarihini Dersim’e indirgeyerek bu ülkenin vatandaşları, halkı Türkler ve Kürtler arasında siyasal İslam üzerinden ancak birliktelik arama projelerine çözüm reçetesi olarak algılamayın... Bu ülkenin vatandaşları arasındaki insan hakları sorunları öyle esnek, ucu açık, konfederal yapılanmalarla, Kerkük petrollerine ulaşma düşleri kurdurularak, Ortadoğu’nun bütün ülkelerinde, bütün İslam dünyasında geçerli diktatörlük, mezhep, ırk çatışmaları bataklığına çekilmek üzere, Cumhuriyetin kurucu devlet iradesi yok edilerek çözümlenemez...
Tam tersi ülkemizdeki Kürt açılımına gidişte tek yol, Türkiye Cumhuriyeti’nin geçerli laik, hukuk devleti düzeninde, gerçek insan hakları, evrensel ilkelerle, çağdaş uygarlığa giden yolda ortak siyasal irade ile atılacak olumlu adımlar olacaktır... Kürt açılımında çağdaş uygarlığın gereği elbet tüm çözüm önerileri tartışılacak, ortak akıl, birlikte, barıştan yana insan hakları, demokrasiyi en hızla geliştirecek adımları seçecektir... Kürt açılımında öncü, güçlü iradenin, Meclis çoğunluğu, devlet çarklarının ele geçirilmiş olması bağlantılı AKP İktidarlarında, Erdoğan hükümetlerinde olması beklenir...
Ancak Başbakan
Erdoğan’ın, bölünmeden barış çözümü uğruna, Diyarbakır’daki ilkeler boyutunda abartılı hoşgörüsünün tam tersi Taksim’e dönük sergileniyorsa, barış ve çözüme yönelik çok sarsıcı bir özgüven sorunu yaratabilir... Bir çarpıcı örnek; sol söylemle Kürt açılımı uğruna Cumhuriyet değerlerini, olumlu adımlarını bir kalemde çizebilen bir Kürtçü sitede, başlangıçta Gezi eylemleri, direnişi, Kürt açılımına karşı bir provokasyon olarak değerlendirilmişken... Erdoğan’ın Taksim direnişçileri çıkışları ya da söylentilere göre Apo’nun “Taksim’e gidin” çağrısı bağlantılı, “Erdoğan’la Kürt açılımı olmaz..” çizgisine dönüşmüştür...
BDP, PKK, KCK.. çıkışlarındaki çerçevelerden de
“Birlikte barış içinde yaşam” çözümlerini çıkarmak giderek zorlaşmakta, kendi iç dinamikleri içinde gerçekten ucu açık farklı algılamalar, stratejilerin olduğunun örnekleri verilmektedir... PKK çekilme sürecine ilan edilmiş inandırıcı bir boyut kazandırılmadan, bu süreç tamamlanmış gibi, İktidara yönelik “Çekilme tamam, verdiğin sözleri tut” çıkışı gerilim yaratmıştır. PKK gençleri adına Cizre’deki polis denetim gücü girişimini, komutanların uçağına ateş açılmasını, sınır hattındaki şantiyelerden mühendis kaçırılmasını ne kadar hoş görmeye çalışsak da provokatif sonuçları kaçınılmazdır... ABD elçisinin bölgede karış karış dolaşması elbette rastlantı, boşuna bir güç gösterisi değil... Barış sürecinde kritik bir kilit noktadayız... Kimselerin yanlış adım atma lüksü olmamalı...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları