Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kişiye Özel FormülErdoğan'a Hak
\n
\nAnımsatmak aklımın ucundan geçmezdi. O tarihlerde de siyasi partisine lider olmuş, partisi seçim kazanmış bir kişinin düşünce suçu mahkûmiyeti bağlantılı yasaklı olmasını savunmam söz konusu olamazdı. Ancak Erdoğan’ın önünü açmak üzere bulunmuş formüller paketi çok fazla kişiye özeldi. Siyaseten çok doğru bir kararla Baykal ve CHP’nin desteği sayesinde anayasa değişikliği yapılmış, tek milletvekili çıkaran il seçilerek milletvekili istifa ettirilmiş, yapılan seçim yenilenmesi ile de Erdoğan’ın Meclis’e girmesi ve başbakan olmasının önü açılmıştı...\n
\nBaşbakan olmadan önce ABD’de, Beyaz Saray’da önüne kırmızı halı serilerek karşılanmasının uluslararası siyaset oyunları içindeki yerini, anlamını tartışmadan, Başbakan Erdoğan için yaratılmış kişiye özel formül bulunma olayı üzerinde durmamak, bugünkü acımasız, çifte standartlı bakışı nedeniyle vicdansızlık olacak. Çünkü dün Başbakan’ın ta kendisi, siyaseten, ahlaken tutuklu milletvekilleri, aileleri, dostlarının duyguları ile bir kez daha çok ağır biçimde oynanmış olarak, Meclis Başkanı’nın girişimi ile yapılan arayışlar, bulunmuş uzlaşma formüllerinin tümünü reddetmenin ötesinde, “Bunun formülü olmaz” diyerek Meclis’ten yeni formüller üretilmesine kapıları kapattı...\n
\nErdoğan’a özel anayasal, yasal çözümler üretildiği tarihlerde, demokratik açılım, siyasal çözüm arayışlarına hak vermekle birlikte, bu “kişiye özel çözüm formülleri” paketinin sakıncalarına dikkat çekmeye çalışıyordum. Erdoğan’a çok yakın, dönemin Meclis Başkanlığı’nı yapan Mehmet Ali Şahin ile bir televizyon açıkoturumunda, canlı yayındaydık. Hukukçu kimliğine yönelttiğim sorularda “Hukuka aykırı bir durum yok” genel tezinde, tek tek sorulanlara yanıt vermeden ısrar ediyordu. Ben de yasalar kalıpları, kişiye özel değişiklikler paketinin bütünü içinde bir teknik yasadışılıktan değil ama ilkesel hukuksuzluktan, daha doğrusu kişiye özel hukukla çözüm üretmenin sakıncalarının altının çizilmesinden yana ısrarcıydım. Sonuçta hukukçu olduğu için altını çizdiğim olgular üzerinde söz söylemeden susarak onay verme noktasına gelmişti.\n
\nBaşbakan Erdoğan, tutuklu milletvekillerinin, anayasal, yasal durumlar bilinerek aday yapıldıklarını suçmuş gibi gündeme getirirken kendisinin önünün açılması için kişiye özel yapılmış anayasal, yasal değişiklikleri herhalde toplumsal belleğimizin zayıflığına güvenerek yok sayıyor. Partilerinin içinden çıkmış, habersiz olduğu söz konusu olamayacak Meclis Başkanı’nın girişiminde, muhalefet partilerinin uzlaştıkları formüle, “Anayasa, yasaların kenarından köşelerinden dolanılarak atılmış adımlar..” değerlendirmesi yapıyorlar...\n
\n***\n
\nAslına bakılırsa bağımsız yargının işlediği, hukuk devleti düzenlerinde, zaten halkın oyu ile seçilmiş milletvekilinin, yasalarda öngörülmüş cezai mahkûmiyetler olmaksızın, ceza niteliği kazandırılmış ön tutukluluklarla milletvekilliği yapma haklarının gasp edildiği örnekler yaşanmaz. Daha önce ülkemizde de örnekleri yaşandığı üzere; seçme-seçilme hakları olan, yargı denetiminde yapılan seçimlere katılabilmiş, seçilmiş kişilerin mahkûmiyetsiz ön tutukluluklarının söz konusu olduğu hallerde görüldüğü üzere, milletvekili seçilmiş olmak tek başına yargı için önemli bir ölçüdür. Kaçma, delil karatma şüphesi gerekçeli, bizde siyasi ceza içeriği de kazandırılmış ön tutukluluklar seçilmiş olma ile bağlantılı kaldırılır. Milletvekiline Meclis’teki görev yerine gitme hakkı verilir.\n
\nAnımsarsanız hukuken engel olmayan adaylıklar sürecinde daha Başbakan Erdoğan’ın sert eleştirileri, Meclis’e giremeyebilecekleri tehdidi başlamıştı. Arkası teamüllere, daha doğrusu hak-hukukun da özüne aykırı olarak özel yargı elindeki mahkemelerin tutuklulukları kaldırmamaları ile siyasi bir sorun olarak gündemimize girdi. Halkın iradesinin, oylarının yoka sayılması, tutuklu milletvekilleri kara tablosu ile dünya demokrasi gündeminde kara tahtaya yazılmış olduk. CHP, BDP’nin Meclis’teki boykot eylemleri etkili olamadığı gibi AKP iktidarı ile özel yargının sorumlulukta top paslaşması olarak giderek derinleşen bir hak-hukuk ihlalleri zinciri örüldü. Arada çözüm formülleri aranıyormuş gibi hem içerdekiler hem dışardaki sevenleri için işkenceye dönüşen senaryoların yazılıp, siyasi oyunların oynanması cabası...\n
\nŞimdi bir de Başbakan Erdoğan’ın ileri demokrasi, ilk özgürlükçü sivil anayasa çalışmaları kapsamında, Meclis’te sözde titizlikle uzlaşma aranırken tartışmaya açtığı başkanlık sistemine bakarsak... Kör kör parmağım gözüne örnek gösterilen ABD benzeri modeller arayışının söz konusu olmadığını da olmazsa olmaz temel ilkeler üzerinden kabul etmek zorunda kalırsak... Savlandığı üzere demokrasiden, ülkemiz koşullarından çok daha kopuk, olumsuz sonuçlar üretecek yarı başkanlık düzeni bile olamayacağını itiraf edersek... Geriye bugünün başbakanı Erdoğan’ın çok daha sivil ama diktatoryal yetkilerle donatıldığı bir cumhurbaşkanlığı yetkisi, makamının donanımı kalıyor. Halkımız tutuklu milletvekillerinin çıkmasından yana değilmiş... Doğru mu?\n
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!