Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kimin Eli Kimin Cebinde
\n
\nHani medya çağındayız, gelişen teknoloji sayesinde her bir şeyi anında öğreniyoruz ya... Palavra... Bilgi kirliliği, hız teknolojinin sağlar gibi olduğu avantajları tersyüz ediyor.. Kafamız eskisinden daha çok karışıyor. Her şeyi biliyor sanırken hiçbir şeyi bilemeyen cahiller ordusuna dönüştürüldüğümüzün ayırımına bile varamıyoruz...\n
\n9 Mart’ta Suriye sınırını geçen, aylarca haber alınamayan iki gazetecimizin İHH arabuluculuğunda görüntülü röportajlarının yayımlanmasından sonra geçen cumartesi günü serbest bırakılmaları tabii ki önemli haberdi. Medyamız Anneler Günü’nde anneleriyle kucaklaşmaları görüntülerine de ilk karşılanmalarında olduğu gibi geniş yer verdi. Ancak nasıl olup da önce İran’a teslim edildikleri; İran yoluyla, daha doğrusu onların arabuluculuğuyla Türkiye’ye geri döndükleri pek sorgulanmadı. “Nesi sorgulanacak; İran ile Suriye yönetimi arasındaki yakınlık, işbirliği ortada” diye itiraz ettiğinizi duyar gibi oluyorum... O kadarını bilmeyen yok...\n
\nSorun, Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu başta, iktidar adına Suriye’de olup bitenlere, insan haklarına yönelik birbirinden sert, yaptırımda iddialı tehditler savrulurken bir o kadar sert yanıtlar verilebilmesinde. Halkımız Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesi, sınırlarının çizilmesinde, ABD’nin yanında eşbaşkanlığa soyunmuş bir Türkiye, iktidarın var olduğu havasına sokulmuşken rehin alınmış iki gazetecisinin geriye alınabilmesinde İran’ın arabuluculuğuna, yardımına bağımlı kılınması. Suriye ve İran yönetimlerinin bu gerçeği göstere göstere geri gönderilen gazeteciler üzerinden medyatik şov yapma avantajını yakalamaları...\n
\nBaşbakanımız, Dışişleri Bakanımız diğer bakanlar çok sık olarak muhalefetin Türkiye’ye sığındıkları kamplar üzerinden güç şovu yaparlarken uluslararası politik söylemde olmasa da fiilen düşman ilan edilmiş cephenin karşı şov atağı fırsatını kaçıracak halleri yok ya. Zaten karşı şov ataklarında iyi niyet güç gösterisiyle iki gazetecinin serbest bırakılmaları sadece bir ayrıntı sayılabilir. Asıl sorun Türkiye’nin, Suriye’de iç savaşı, muhalefeti kışkırtan taraf olduğu suçlaması... Biz çok ayırımında değiliz, ancak olayın pratiğinde Türkiye, Erdoğan - Davutoğlu ikilisi başta, ABD, AB ülkelerinden çok daha ağır olarak Suriye iç savaşının sorumuluları olmakla suçlanmakta.\n
\n***\n
\nMedya çağında, algılamaların gerçeklerden çok daha önem kazandığı koşullarda, Suriye iç savaşından ne kadarı ile sorumlu olduğumuz önemli mi? Soruyu tersten sorarak yanıt vermekte yarar var. PKK, Apo Suriye şemsiyesi altındayken biz, Türkiye kamuoyu, ne kadarı ile Suriye’nin gerçek sorumluluğu üzerinden bir sorgulama yapıyorduk? Komşumuz Suriye’nin bize düşmanlık yaptığına inanmıyor muyduk? Zaten sonunda Suriye sınırında siyasi iktidar ve TSK adına yapılan son uyarılarla Apo sınır dışı edilmedi mi?\n
\nŞimdi tersine bir tabloda diktatörlüğünden kuşku duyulmadığı varsayılan Esad’ın iktidarı ve medyasının güdülemesinde Suriye halkı, doğrudan muhalefet militanları değillerse neye inanıyorlardır? Türkiye kamuoyu, Cumhuriyetten günümüze gerçek bir savaşın çıkmazında başı hiç belaya girmemiş ülkemizde, her koşulda siyaset deneyimimizin refleksleriyle işin içinden çıkılabilecek bir deneyime güvenmekte. Belki çoğunluk Suriye’de işin içine bu kadar bulaşılmasından kaygılı, ama Ortadoğu bataklığına çekilebilme riskini en azından ciddiye almamayı yeğliyor. Suriye’den sıçrama Lübnan’daki mezhep çatışması haberlerini de hafife alabiliriz. Batı medyasının arka arkaya, birbirine eklemlenerek çizdiği tabloyu zaten izlemiyoruz...\n
\nOysa Batı medyası, ünlü tarafsız yorumlarının bütününde, aslında Türk siyasilerinin yönlendirilmelerinin, Türkiye’ye biçilen rollerin ayrıntısını vermekten kaçınmıyor... Çünkü medyatik güdüleme tam da bu eksende, göze sokulmadan, alıştıra alıştıra oldu bitti olarak karşımıza çıkıyor... Önce Başbakan Erdoğan’ın Ortadoğu, Arap halkları arasında ne kadar çok sevildiği, karizmatik lider olarak benimsendiğinin efsanesi yazıldı... Sonra ABD, AB ülkelerinin Ortadoğu, BOP’ta doğrudan, hele de askeri işgal gücünü kullanarak etkili olmaktan vazgeçtikleri anlatıldı. Laf aramızda aslında tek kutuplu dünya adına Ortadoğu’da haritaların yeniden çizilmesinde askeri gücün kullanılabileceği efsanesinin çöktüğü gözlerden ırak kaldı.\n
\nŞimdilerde özgürlükler, demokrasi adına emperyal çıkarlara hizmet söylemlerinde “kendi sorunlarını kendi aralarında çözsünler..” söylemi pek moda. Pratiğinde ise Arap baharlarından ilk günlerinde verilen imajla, ülke hlaklarının özgür iradelerine saygılı kalınacağı kuyruklu yalan. İşgalsiz, askeri güç kulanılmaksızın uzaktan kumandalı kontrolde elbette Türkiye’ye biçilen rol çok ağır. Bedeli tabii ki umurlarında değil... Bizim umurumuzda olmalı değil mi? \n
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!