Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kim Kimin Yanında Kiminle Savaşıyor?

25 Eylül 2014 Perşembe

İlk kez varlıklarını İktidarlarının yandaşlığına borçlu medya çalışanlarına, bilim adına düşünce önderliği yaptıklarını savlayan uzmanlara acımaya
başladım... Yandaşlığın en azından yakından izleyebilenler için bildik, geçerli kuralları vardı... Eski Başbakan, yeni Cumhurbaşkanı pat diye anlamlı gördüğü, gerekli bulduğu konuya ilişkin söylemi ile kamuoyunun karşısına çıkardı. İstenenin gerçekleştirilmesi yolunda bir yasal gereklilik söz konusu ise çoğunlukla ilgili bakanlığın çalışmasının zaman kaybettireceği ya da istenen kıvamı bozabileceği varsayımı ile nerede, nasıl hazırlandığı çok da önemli olmayan yasal düzenlemenin taslağı hızla Meclis’e ulaştırılır, aynı hızla yasalaşmasının sağlanması seferberliği gündeme girerdi. Doğaldır ki ağırlıklı medya gündemlerinde tartışılır, yandaşlar korosu, yaşamsal gereklilik üzerine düşüncelerini yarıştırırlardı... Yandaşlık insan onuruna yakışmasa da kolay, getirisi olan bir işti...
Uluslararası ilişkiler ya da ülke içindeki icraatlara ilişkin anlamlı, önemli bir yol ayırımı, politika değişikliği, çıkar çarklarının işleyişinin kökten değişimi mi kotarılacak... Bildik öfkeli, dayatmacı üslubun buyrukları özetleyen özetlemesi belleklere kazınır, çeşitli açılardan en güzel savunma yarışında kamuoyunun oluşturulması yetmez, güdülenmesinde istenen kıvama ulaşılması için kişiler ve kurumlar üzerlerine düşen görevlerin gereklerini yerine getirirlerdi... Son günlerde çoksesli gibi sunulup teksesli olarak gür seslerin çıkarılmasında rol alacak koroların çıkardıkları seslerde bir terslik var... Ayrımına varmış olmalısınız... Aynı gündem, aynı sorun, çözüm reçetelerine ilişkin hem görüş açıklamaları, hem ana amaçlar, gerekçelerde ciddi çelişkiler, akla kara kadar tersine görüntüler, en hafifiyle zamanlama ayarları sorunları var.
ABD-BM’den gelen haberlerde ABD Dışişleri Bakanı’nın ve Cumhurbaşkanımızın açıklamalarında Türkiye’nin IŞİD’e karşı dünya ortak operasyonunda etkin rol almaya hazır olduğu açıklanırken... Türkiye’den, hükümet sözcülerinden ancak insani yardım boyutunda tutulacağı vurgulamalarının altı çiziliyor... Bir adım öte kaçınılmaz yandaş bilimsel medya korosundan bir o yanda bir bu yanda kalmış görüş çerçeveleri birbirlerinin tersi kamuoyu oluşturmada en azından kafa karmaşası yaratıyor... Sahi İktidarları içinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde IŞİD’e karşı savaş operasyonu içindeki ülkeler safında yer almaya gerçekten karar mı verdiler? Yoksa birkaç güne öncesine kadar egemen suçlamalar çerçevesinde Türkiye açıktan olmasa da IŞİD’i değil sadece, benzer akraba sayılabilecek bölgede görev almış radikal İslamcı örgütlenmelere olan desteğini sürdürmekteler mi?..
                                                                                  ***
Sorunun lider Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na geçişi, eliyle bütün ayrıntılarına kadar oluşturduğu AKP’nin yeni Davutoğlu hükümeti ile uyumlu çalışmalarında zaman ayarlamasından kaynaklandığını düşünürseniz yanılırsınız... Uzun süreçte elbette bu türden sorunlar da kaçınılmaz gündeme gelecektir... Ancak güncel yaşamda tek amaçlı kamuoyu oluşturma güdülemeye yarayan çıkışı duyuran, çoksesli gibi görünüp güçlü teksesin buyruğunu dikte ettiren, dayatan ortak korodaki karmaşa, müzik söylemi ile akort ayarlarının tümden bozulması, çatlak, farklı seslerin çıkması... Doğrudan yaşanan gelişmelerdeki hız, çelişen dengeler, çıkarlar çatışmaları yumağında yaşanan gerçekliklerden kaynaklanıyor... Bir Ortadoğu uzmanından çaldığım sözcüklerle söylersek, “Ortadoğu dünyası öylesine ikiyüzlü, kaypak çıkar çatışmaları yumağı, bataklığının içinde yalpalıyor ki... Başta ABD, bölgedeki tüm ülkeler, siyasi güç odakları, ırklar, mezhepler örgütlenmeleri bataklığın içinde dibe düşmeme, üste çıkma adına ilkesizlikte, siyasi oyunlarda öylesine hızlı dönüşler yapıyorlar ki...”
Yaşamda bedeli ödeyen en alttakiler, halklar ölümden, açlıktan kaçarlarken, yüz binler, toplamda milyonlar yaşam savaşı verirlerken onlara bedel ödetenlerin siyasi ittifaklarında kimi tersine ittifaklar, güç dengeleri gündeme girmiş olabiliyor... Dün Suriye sınırımızda, son birkaç gündür yaşandığı üzere bir yandan IŞİD operasyonunda ölümden kaçan ağırlıklı Rojava Kürtlerinin kadın ve çocuklarından oluşanların Türkiye’ye sığınmaları görüntüleri vardı. Bu görüntülerin çaresizliği sergileyen sahnelerinin eşliğinde iki üç günde sığınanların yüz bini aştığı, dünyanın öngörülerine göre de zaman içinde birkaç katına çıkabileceği bilgilendirmeleri vardı... Diğer yandan Türkiye’den ya da daha önce Suriye’den kaçanlardan Kürt kökenli erkeklerin savaşmak için gitme kuyruklarına önce engel koyan polis ve askeri güçlerimizin, besbelli İktidarları kararı ile çıkış izni vermeye başladıkları bilgisi ekleniyordu.
Bu savaşta bölgede karadan çatışmada görev yüklenmiş, Irak-Suriye-Türkiye kökenli Kürt siyasetçilerinin kafaları iyice karışmış olmalı ki... Silahlı, kimilerine göre tanınması zorunlu silahlı güç, kimilerine göre terör örgütlenmeleri, PKK-peşmerge-PYD’nin konumları daha da karıştığından AKP iktidarı ile Türkiye’nin Kürt siyasi hareketlerinin ortak cephesi liderlikleri arasındaki barış süreci görüşmeleri trafiğinin haberlerinde de, çelişen bilgi, görüşler arapsaçına dönmüştü...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları