Kim Kimi, Nasıl Kurtaracak?..

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Dünün gündeminde öne çıkan bu tartışmaya, sanırım uyuyan güzel çocuklar izlenimi veren uykuda ölmüş çocukların toprağa verilişlerindeki çaresizliği yansıtan fotoğraf karelerinden geldik. BM’de sürpriz olamadığı üzere çocukları öldüren kimyasal silahların kulanılmış olduğu gerçeği yadsınamadan, nasıl, kimler tarafından kullanıldığı sorularına net yanıt verilemediği gerekçesi ile bir karar verilememesinden olsa gerek.. Kimi ülkeler gerekirse farklı yollardan, farklı müdahalelerin yapılabileceği açıklamalarını da yapınca, konunun uzmanlarından görüşler alındı.. Galiba da insanlık adına insan gibi bir “yetti gayrı” çıkışının yapılamayacağı gerçeği ortaya çıktı.. Dünya çapında olasılıkların yatırıldığı masalardan, en insanca olası çıkış önerileri arasından, çıka çıka, kimi sınırlı, galiba da ancak havadan kimi müdahalelerin ancak gerçekçi olabileceğinden söz edildi...
Katliamlar olup bittikten, Bosnalıların akan kanlarını toprak emdikten sonra ancak Bosna’yı üçe bölmeye yarayan ABD eksenli havadan müdahale, günümüz Ortadoğu travmaları için en umutlu, ışık verici formül olarak gündeme getirildi.. Ve dün Müslümanların kutsal cuma gününde Trablus’ta camilere atılan yeni bombalarla bu yazının yazıldığı saate kadar ölü sayısı kesinleşmemiş, yüzlerce ağır yaralının da olduğu yeni katlia
mlar yaşandı. Dün yazının yazıldığı saatlere kadar Suriye’deki kimyasal katliamın kesin sorumluları, boyutları hakkında yeni anlamlı bir bilgiye ulaşılamamışken, Suriye, Lübnan, Mısır, hatta Irak odaklı Müslüman ülkelerdeki süren iç savaş niteliği kazanmış mezhep savaşlarında yeni çatışmaların ürünü onlarca, yüzlerce ölü, binlerce yaralının daha olduğu haberleri dillendirildi...
İnsan hakları, en çok da savaşın en günahsız mağdurları çocuklar üzerinden dün yapılan toptancı değerlendirmelerde ise aslında ölen ve yaralanan sayılarından çok, yaşam hakları kaydırılanların kaybettikleri üzerinden saptamaların durumu daha çıplak sergilediği belirtildi. Bir tek Suriye eksenli iç savaşın şimdilik bir milyon Suriyeli çocuğu evsiz bırakmış olduğu gerçeği dillendirildi...

\n

***

\n

Başbakan Erdoğan’ın önceki gece canlı yayında ağlamasına yol açan Mısır’da tutuklu babanın kızının pusu kurularak öldürülmesi vahşeti, Suriye’nin uyuyan çocuk güzelliği ile toprağa verilen bebekleri, yaşanan trajedilerin odağına Suriye, Mısır gelişmelerini oturtuyor kuşkusuz. Daha doğrusu iktidarımızın yönlendirmesi, medyamızın katkıları ile Türkiye penceresinden öyle algılanıyor. Ancak dünün gelişmelerinin de katkısı ile bölgeyi kasıp kavuran gerçek, en modern silahlarla yüzyıllar gerisinde kaldığı sanılan en kanlı insanlık dışı çatışmaların, hem de hepsi aynı dinden, aynı ülkelerin vatandaşları arasında yaşanıyor olmasının trajedisi, yangını bütün bölgeyi algılanabilenden çok daha boyutlu kasıp kavurmakta...
Siyaseten işimize gelmediği için özünde en yüksek oranlı iç savaş kayıplarının Irak’ta yaşandığını görmezlikten geliyoruz... Ne de olsa Irak işgalinde doğrudan sorumlu, suçlu olmakta son dakika tezkere dönüşü ile sıyırtmış olsak da ABD askeri gücünün onay verdiğimiz işgali ile ortaya çıkan Irak iç savaşında yıllardır dökülen kan durdurulamıyor. ABD kendi sorumluluklarını, ödeyeceği bedelleri en aza indirgemeye yönelik askeri gücü ile çekildikten sonra da iç savaşın şiddeti dinmedi... Biz Suriye ve Mısır için çok doğru olan duyarlılıklarımızı göstermeyince bilsek de algılamaktan uzak durduk... Dün satır arası haber olarak, CHP heyeti için güvence sağlanamadığından Kerkük’e gidemeyiş vardı.
Yıllardır bizim medyamız ilgi duymasa da gelen fotoğraf karelerini zaman zaman sizlerle özet anlatımla paylaşmaya çabalıyorum. Hep ölülerine ağıt yakan, ayakları naylon terlikli yoksul çarşaflı kadınlar oluyor. Dövünme biçimlerinden ölenlerin Şii mi Sünni mi olduklarını kestirebilirsiniz. Erkekler sivil ölenler, ibadet yerlerinde olanlar değillerse en pahalı silahlarla naylon terlikli poz verenleri çoğunlukta... Petrolün en kalitelisi, en bolunun yağmalandığı ülkede yaşayanlar petrolü bidonla satın alıp taşımaktalar... Bugünlerde medya
mız lütfedip CHP heyeti ile gidenleri, siyasi ve gazetecileri yayınlarına taşırlarsa Irak dramının nasıl bitmediğini biraz daha iyi görebiliriz. Bu arada düne göre Suriye kıvılcımı Lübnan’ı şimdiden korkulandan daha çok alevlerin içine çekmişti. Pakistan, Afganistan zaman zaman için için, zaman zaman alev alev zaten hep yanmaktalar...
Avrupa’nın
göbeğinde, sınırları içinde küçücük Yugoslavya’nın yanışında seyirci kalan, bedel ödemeyi göze alamayan Batı dünyasından İslam dünyasındaki bu büyük yangının söndürülmesini beklemek nasıl bir akıl, mantık işi? Emperyalizmin sorumluluğunu, oyunlarını hep gündemde tutmak isteyen, solcu kökenden biri olarak bu yangındaki suçlarını hafife alma kastım yok elbette. Ancak yangından çıkış reçetesinin adresinin yanlışlığını bile göremiyorsak... Çağlar gerisinde ilkellik, bataklık, kin, düşmanlıklarla, kirli çıkar düzenleri üzerinden iktidar savaşlarında gözlerini kan bürümüş siyasal İslamcı akımların peşinden sürüklenenlerin vay haline...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları