İyi Günde, Kötü Günde...

13 Ağustos 2013 Salı

Evliliğe imza atılırken, nikâhı kıyanın her nikâhta “İyi günde, kötü günde..” anımsatmasını yapma zorunluluğu boşuna değil... İyi günlerin paylaşılması ne kadar kolaysa, kötü günlerin bırliktelik sınavından geçmek öylesine zor... Aşk, birliktelik, özel yaşamdan daha zor olanı, kuşkusuz toplumsal yaşamın her alanındaki ilişkiler için geçerli... Toplumların barış içinde birlikte yaşayabilmelerinin, dünya nimetlerini paylaşabilmelerinin zorluğu, evrensel insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, bağımsız yargı.. işlerliklerini, olmazsa olmazlar arasına katmış... Yaşadığımız süreçte İktidarlarının adalet kantarının topunun kaçması, uçurulmasının tek açıklaması, iktidar gücünün mutlak ele geçirildiği sarhoşluğu yaşanırken, işlerin yaşamın pek çok alanına yönelik tepetaklak gitmesine duyulan öfke, iktidar gücünün kaybedilmesi korkusu, paniği olabilir...
Dün sabahın haberler toparlamalarında, bayramın geçişinin üzerine öne çıkan sorunlar, tartışmalar, çatışmaların özetleri yapılıyordu... Ceylanpınar, Suriye sınırında yeniden yoğunlaşan silah seslerinin değerlendirilmesinden söze giriliyodu ki... İktidarlarının yandaşı haber kanalları, yorumcuları da Türkiye’nin, İktidarlarının Suriye politikalarında yalnızlaşması olgusu ile gündeme giren olumsuzlukları saymak gereğini duyma noktasına gelmişlerdi... İktidarları, Suriye politikalarında argo deyimle çuvallamakla kalmamışlardı... Suriye gelişmeleri Ortadoğu, İslam dünyası içindeki mezhepler, şeriat yorumları, iktidar çatışmalarında yangını öylesine körüklemişti ki... İktidarları güç kazanma uğruna itildiği öne çıkma rolünde öylesine yalnızlaşmıştı ki... Bölgenin bataklığı, kaosu, çatışmalarının dışında kalabilmesi, en azından kendini koruyabilmesi giderek zorlaşıyordu...
Gerçek olmasa da sınırın kontrol edilememesi bağlantılı destekleme sorumluluğu üzerine kalmış, Suriye’deki siyasal İslamın fanatik terör örgütlerinin yaptıklarının haklı haksız hesabının sorulması çıkışlarının güncel örnekleri; pilotlarımızın kaçırılması, sivil Suriyeli Kürtlerin başlarına gelenlerden sorumlu tutulma ile sınırlı kalmayacağının altı çiziliyor... İktidarlarının çok iddialı bir proje olarak ortaya koyduğu Kürt açılımı icraatı, gelişmelerinin, bölgedeki bu çok hızlı, kaypak gelişmeler, denge değişiklikleri bağlantılı havada kalabileceğini, İktidar projelerinin en fanatik savunucuları güçlü olasılık olarak açıklıyorlardı ki... Dün öğleden sonra sınır boyunca büyüyen çatışmalardan kaçmak zorunda kalan binlerce Suriyelinin yeniden sınırlarımızdan can havliyle girdikleri haberleri görüntüleri ile verilmeye başlandı. İlk aşamada üç bin yeni Suriyeli göçmenin nerelere yerleştirilebileceği sorunu gündeme girdi...

\n

***

\n

Yeri ve zamanı değil ama dünün haber özetleri içinde Irak’taki son El Kaide saldırılarında 70 civarında Şiinin öldüğünü anımsatmak gerekiyor... Bu arada Irak Kürdistanı’nda yapılacak bölgedeki dört ülkenin Kürtlerinin geleceğine ilişkin politikaların belirleneceği toplantının öneminin katlandığı, ertelenmeyeceği, büyük olasılıkla belirlendiği gibi 24 Ağustos, olmadı sonuna kadar yapılacağı bilgisi veriliyor. Kuzey Irak yönetimi, Barzani, ayrıca Suriye Kürtleri, Rojava’da yaşananların sıcak gündemde öne çıkacağı, gerekirse katliamlara karşı birlikte savaşılacağı açıklamasının yapılması gereği duyuluyor... İçinde Türk siyasetçileri, üç bölgenin Kürt siyasal hareketleri, benzer açıklamalarla Türkiye’nin sınır kapılarını tarafsız açık tutmadığı suçlamalarını yineliyorlar... Türkiye’deki yaşamsal sorun Kürt açılımı projesinin aslında bölge siyasal gelişmeleri, çatışmaları ile ne kadar iç içe ve kaypak siyasal gelişmelere gebe olduğu sergilenmiş oluyor...
Yine genel dış siyasal gelişmeler içinde, Türkiye’nin Ortadoğu, İslam dünyası politikalarında en güncel Mısır’da ne kadar sıkıştığı, yalnızlaştığının da altı çiziliyor. Dün bu yazı yazılırken Mısır’da korkulan kanlı biteceği kuşku götürmez
Mursi yanlılarına yönelik operasyon yaşanmamıştı. Umalım hiç yaşanmasın, yeterince dökülmüş kanlar üstüne kan akmasın. Umalım tarafları bir seçime gitmede uzlaşmaya götürecek arabuluculuklar, girişimler işe yarasın... Öyle bile olsa, bu kez İktidarları Mısır poltikalarında çuvallamış olacaklar. Keşke Mısır’da daha fazla kan dökülmese ama kaçınılmaz, Türkiye her olasılıkta siyaseten, en azından ekonomik çıkar hesaplarında zararlı çıkmış olacak...
Ekonomik gidişata ilişkin öngörüler de İktidarları cephesinin yüzünü güldürecek gibi değil... İktidarlarının siyasal kayıpları daha güncel... İşlerin kötüye gitmesi ile paralel, Başbakan’dan bakanlara, milletvekillerine, yandaşlarına uzanan baskıcı, saldırgan, herkesi hedef alan suçlayıcı üslubun yandaşlarını bile çok yorduğunu anımsatabiliriz... İktidarlarını giderek sivil diktatoryal nitelik kazanan bir üslupla korumaya kalkışmanın icraatları ile yüz yüze olmamız bundandır. Ergenekon cezaları tabii ki toplumu sarsan önemli örnek... Yaşamın her alanına dönük yasaklar, baskıların devamı geliyor...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları