İşçiye Düşman...

23 Nisan 2013 Salı

Sabah sabah, en sıradan haberler... Bilgiç, bir o kadar cahilane yorumlardaki haksız işçi düşmanı suçlamaları dinlerken tüylerim diken diken oluyor... İşçileri, sendikal haklarını, katletmede, gasp etmede, ötekileştirmede biz nerelerden nerlere geldik böyle? En sıradan yasal hakkını kullanmaya çalışan sendikalı işçi, önyargılı ve bal gibi de art niyetli ideolojik, taraflı yan yana getirilmiş cümlelerle kamuoyuna yönelik suçlanıyor, karalanıyor. En doğal, kaçınılmaz hakkın kullanılması karşısında, özünde yasa ve hukuka aykırı olarak hak gasp eden siyasi erk, emrinde kamu görevlisi işverenlerin suç boyutundaki icraatları aklanıyor...
Önce haberleri yapan gazeteci arkadaşlarıma kızacak gibi oluyorum.
“Bu kadar mı cahilane, sorgulamadan, her şey tersyüz edilerek, kendisinin de işçi olduğunu unutarak, gerçekdışı, yanlış yunluş haber yazılır böyle” diyerek sorgulayacak oluyorum... Sonra haksızlık yaptığım için kendimden utanıyor.. “Gariplerim grev mi gördüler? Sendikal hakların kullanılmasına ilişkin haber mi yaptılar? İşçilerin örgütlü haklarını kullanabilmeleri örneklerini unutun, geriye çekilmiş sendikal, iş yasaları uygulamalarının bile örneklerini göremediler. En yaygın gazeteciler de içinde, onlar iş yasaları hükümlerinin dahi uygulanmadığı, anayasal suç işlenerek çalışanların angarya, mesaisiz çalıştırıldıkları bir kuşağın emekçileri... Siyasi erkten, işverenden gelen haberlerin noktası, virgülüne dokunulmadan, doğruluğu sorgulanmadan haber yapılmasının dayatıldığı dönemin medyasının gazetecileri...”
Tabii ki siyasi erk, emrindeki genel müdürlerin çizdikleri çerçeveler içinde, 20 yıl sonra kamuda yapılan ilk büyük grevin haberini,
“Karadeniz’e 10 şiddetinde deprem düştü” yorumu ile verecekler. İlk çayın en değerli mayıs sürgünü mevsiminde Çaykur’da yapılacak bir grevin yol açacağı zararların altını çizecekler. Çay üreticilerinin grev yüzünden çaylarını satamamaları olgusunun yaratabileceği sosyal gerilimler üzerinde duracaklar... Medyada gerçekleri haber yapma türünden bir kaygı unutturulduğundan, geçmişin son birkaç yılında Çaykur’da iktidarlarının yandaşlığında kurdurulmuş sendikaya üyelik için işçilerin nasıl zorlandıklarını unutuverecekler...

\n

***

\n

İsterseniz ben anımsatayım. Çaykur fabrikaları kuruldu kurulalı Türk-İş’e bağlı Tekgıda-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu işyerlerinde, tarihlerinde grev yaşanmamış. Zaten çay üreticiliği geçici işçilik olduğundan hak aramadaki zorlukların, alamamanın çoğunluğu sineye çekilmiş. Ama iktidarları bu kadarı ile yetinmemiş, biat, yandaş sendikacılığı gönlüne sokuvermiş. İşte işçiler bu yandaş sendika üyeliğine diğer kamu işyerlerinde de görüldüğü üzere üye olmaya zorlandıklarında, bu kadarını içlerine sindirmeyince, işyeri baskıları torpilleri sineye çekip direnince, geçen son 5 yıl için sözleşmesiz kalmışlar. Yandaş sendika üyelerine verilen imtiyazların, geçmiş, kaybedilmiş yıl farklarının en alt sınırları ile kendilerine de verilmesini kaçınılmaz bir yasal hak olarak istediklerinde de işveren tarafı masada pazarlığı bile reddedince grev süreci işlemiş...
İşveren sözleşme masasında pazarlığı reddetmişken, ideolojik yandaş sendikacılığa sağlanan ayrıcalıklar saklanarak, mağduriyetlerinin giderilmesini isteyen işçiler, çay üreticilerine, işletmeye zarar verme suçlaması ile kamuoyuyla tehdit ediliyorlar... Bizim yandaş medya Çaykur işçisinin zaten mevsimlik işçi olarak bu tarihlerde işe başladığı, sözleşme ve yasal anlaşmanın doğal olarak bu mevsimde, uzlaşma olmayınca da grevin aynı süreçte olmasının zorunluluğunu, yasal hakları yok sayıyor, bal gibi de sendika ve hak arayan işçileri bölgede deprem yaratmakla suçlayabiliyorlar... Yandaş, dindar sendikacılığı kayırma adına, çay yaprağı toplanmadan kimilerinin bir ay öncesinden işe alındıklarını bile sorgulamadan, iktidarlarının bu en büyük ilk grev sınavında işçiyi, sendikayı tehdit etmesinde suç ortaklığı hizmeti veriyorlar...
Medyanın yüz kızatıcı, işçi, sendikal hak düşmanlığı, iktidarlarından yana ilk ikiyüzlülük örneği değil ki bu... Haftanın haber ve yorumlarında THY grev kararı üzerinden ne haberler ne yorumlar yapıldı... Aynı mantıkla yasal işçi hakkı, grev nedeni, pazarlık süreci gelişmeleri üzerinde hiç durulmadan bu kez Türkiye’nin yüz akı THY’ye verilecek zarar rakamları üzerinde durdular... Neden bir önceki toplusözleşme uyuşmazlığı, grev kararı sürecinde iktidarlarının yasaklama içerikli grevi durduran kararından söz etmediler? Bu karara karşı direnen işçilerin işten atılmalarının yasadışı olduğu üzerine uluslararası sendikal hareketin uyarılarını da yok saydılar. İktidarlarının grev yasaklama kararının yargıdan döndüğünü, ama çıkarılan işçilerin işe iade edilmediklerini atladılar. Şimdi yeni sözleşme masasında sendikanın atılan işçilerin işe iadelerini istemeleri suç gibi pazarlanıyor...
İktidarlarının biber gazı, basınçlı su, zırhlı araçları ile polis gücünü işçilerin hak arama direnişlerine sürmelerinin listesini bu köşe almaz... Daha nereye kadar?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları