Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İpin Ucu Kaçtı...

07 Ağustos 2014 Perşembe

Laik Cumhuriyetin cumhurbaşkanının seçilme kampanyasında bayrağı, ezanı, seccade, namazı kullanmak... Türkçesi inanç ve değerleri sömürmek, açık hüküm olarak seçim yasakları kapsamında. Yapılan başvuru üzerine aslında pek çok konuda seçim yasaklarına duyarsız kalan, Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Erdoğan lehine haksız rekabet, ayrımcılıklara göz yuman YSK, söz konusu reklam afişindeki açık hüküm aykırılıklarının kaldırılmasına karar veriyor. Reklam şirketi söz konusu görüntüleri metinden çıkarmak zorunda kalıyor...
Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, dünkü son kampanya seslenişlerinde Cumhurbaşkanı forsundaki 16 devlet yıldızında, halkla milleti birleştiren lider, Cumhurbaşkanı olarak ismini sloganla okutturarak ilan ettirirken, seçim yasaklarına karşı karar aldıran MHP’den başlayarak CHP, bütün diğer partiler ve adaylar aleyhine her tür alaycı, hakaret sözcüklerini üst üste eklemlediği söylemlerle nefret suçlarına yenilerini katmakta hiçbir sakınca görmüyor... Aday Erdoğan’ın giderek dozunu tırmandırdığı nefret suçları içerikli son söylemleri üzerinden açılacak davalardan çıkacak kararların da bir işlevi kalmıyor... Seçim yasakları suçunu işleyen Cumhurbaşkanı adayının işlediği söz konusu suçlara karşı yargı yoluyla hak arayan, itiraz eden partiler, liderler ve diğer adayları o ünlü sınır-izan tamımayan üslubu ile tüm çiğnediği değerlerin karşısında şer ittifakı olarak düşmanı ilan etmekle kalmıyor, sloganlarla kendisine destek vermeye gelmiş topluluğa yuhalatıp, hakaret ettiriyor... Bahçeli kendisi kadar cesur olmadığı için, Cumhurbaşkanı forsu, bayrak, ezan, secade, namazı savunamaz, Kılıçdaroğlu kendi iktidarlarının iktidar icraatlarının 10 yılın üstündeki sürecinde, şimdi ağır suç fetvasını verdiği tüm eylemlerinde suçortağı Cemaatin işbirlikçisi oluveriyor...

***

İktidarlarının sorumluluğunda dün yaşanan piyasalar depreminden tek sözcük yok... Pardon ilgili bakanları ekonominin gidişatına ilişkin değerlendirme kurumlarından geleceğini tahmin ettikleri olumsuz raporlar için hemen gardın alındığı açıklamalarını yaptılar bile... Neymiş, seçimlere gün kala, Erdoğan’ı zora sokmak üzere uluslararası kurumların oyunlarıyla Türkiye’nin kredi notunun düşebileceği söylentileri çıkarılmış, dünkü piyasalar depremi yaşanmış. Doların rekor yükselişi, istikrarlı kan kayıplarını yaşayan piyasalarımızı şok depremle sallamış...
Cari açığı çok yüksek olan ülkemiz için doların ateşinin yükselmesinin sonuçları bir yana, Ortadoğu yangını ile gelen darbeler öte yana. Bu arada yere göğe konulamayan Erdoğan iktidarları ekonomik zaferleri yıllarına ait gerçek verilere ilişkin sonuçlar da gelmesin mi? 2000’li yıllarda sanayi üretiminin milli gelir içindeki payı yüzde 28’lerde iken, 2014’te yüzde 21.5’e düşmüş. İktidarlarının piyasalar verileri üzerinden yaldızlı parlatılan büyümesi, çok yüksek maliyetli, üretimle doğrudan ilişkisiz, ranttan beslenen tüketim eksenli piyasalar düzeninde, lüks inşaatlar, pahalı, yaldızlı uçan projeler, AVM’ler.. eksenli olmuş... Doğal olarak gelecek kuşaklara dönük, faizlerin, yabancı para değerlerinin yükselmesi ile katlanan borçlanmalarla yüz yüze kalmışız...
Yine aday Erdoğan’ın ağzına alamadığı IŞİD belki kötü bir şan, zamanlama, dünün çok boyutlu çatışmaları nedeniyle, yandaş kanallarda bile zorunlu ana haberlerin gündem başlığıydı... 500 Ezidinin katledilmesinden sonra yolları ayrılmış Irak Kürdistanı yönetimi ile Irak merkez yönetimi silahlı dayanışma içinde IŞİD’in katliamlı yürüyüşünü durdurmada işbirliği yapmak zorunda kalmışlardı. PKK ve Rojava yönetimi, Suriye Kürtleri, silahlı güçlerini birleştirerek, aynı fiili ittifaka karadan çatışmaların içinde destek veriyorlardı. Türkmenler yüz binlerce susuz, aç, açıkta kamplarda, gün gün, saat saat artan ölümleri, ağır kayıpları ile SOS veriyor, en çok Türkiye’den destek, sığınma istiyorlarken, ölümden kaçan Ezidiler sınırlarımızın içine girmişlerdi bile.
Dünya çapında, ateşkes nedeniyle Gazze göreceli insan hakları katliamlarında gündemde ikinci plana düşüp, İŞID katliamları protestoların odağına otumuşken, Erdoğan hâlâ bu konuda söz söyleyemiyor. Pardon dün bir iki cümle kullandı... İktidarlarının sorumluluğunda IŞİD’in elinde rehin elçilik üyelerimizin rehin durumlarını anımsatarak, bu konuyu gönüdeme getiren diğer adaylar ve partilerin, onların başlarına gelebilecek kötülüklerden sorumlu olacakları tehdidini savurdu ve sustu.
Elçilik görevlilerimizin rehin alındıkları günün akşamüstü bir seçmen, yandaşının, özgüvenli “Şimdi Erdoğan’ın yapacaklarını, operasyonla kıllarına zarar vermeden nasıl kurtarılacaklarını göreceksiniz...” deyişini anımsıyorum. Siyaseten desteklemesem de canlarımız uğruna başarmasını elbet dilerim... Ancak gelinen nokta, aradan geçen süreç bu arada en kanlı terör eylemlerini reklam aracı olarak videolarla gösteren terör örgütü karşısındaki ülkemizin düşürüldüğü zorlu konumu gördükçe herkes gibi benim de içim acıyor. Çok haklı, Gazze’deki İsrail’in işlediği insan hakları suçlarına karşı gür sesle çıkış yapan, seçim kampanyasının odağına oturmuş aday Erdoğan’ın Irak ve Suriye’de insanlık dışı kataliamlarını sürdüren bu insanlık dışı terör örgütü karşısındaki suskunluğu ülkem adına hepimizi bağlıyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları