Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İngiltere yeni bir ‘Demir Leydi’nin gelmesine mi oynuyor?

06 Eylül 2022 Salı

İngiltere’de Büyük Madenci grevleri ile Murdak grevlerine karşı İngiliz İşçi Sendikacılığı TUC’un birlikte savaşım verdiği eylemler ile çakışmak üzere, TUC’un Londra başkanlığınca kadın hakları savunuculuğu üzerinden davet edildiğim 1983 yılında, itiraf etmeliyim ki Türkiye koşullarını bilen İngiliz sendikacıların kollama çabası içinde olduklarını düşünmüştüm. 12 Eylül’ün yasaklı düzeni üzerinden ülkemiz sendikacılığına karşı duyarlılıklarını bilmez değildim.

Yüz yüze geldiğimizde tam tersine kendilerinden yana Türk sendikacılığından destek almak istedikleri gerçeği ile karşılaştım. Sağ liberalizminin uç noktalarında “Demir Leydi” unvanı verilen Margaret Thatcher, İngiliz sendikal örgütlülüğünün yanı sıra, özgür basının işleyişine ağır darbelerin vurulmasını sağlamış İşçi Partisi ile, sendikal örgütlülüğü derinden yaralamıştı. Avrupa’dan yeni basın teknolojisinin eğitim üzerinden uzmanlar getirilse sendikacılığın önlem alacağı öngörülmüş, Thatcher-Murdak işbirliğinde kurulmuş dayanışma düzeni içinde, grev kırıcılıkta eğitilecek işçiler için, inanmayacaksınız ama bizden, Yeni Asır gazetesinden sendikasız çalıştırılan kızlarımızdan illegal olarak yararlanılmıştı.

İngiltere’nin güçlü geleneksel sendikacılık hareketi ile sol siyasetinin yaşananları kamuoyuna ulaştırabilme gereksinimi doğmuştu. Gerçekten de o tarihlerde TGS’nin eğitim sekreteri olarak yanlarında olduğum söylemini yapabilmem yolunda, yollar üzerinde yaptıkları, elbette hâlâ demokrasi olduğu için önlenemeyen mitinglerde havaya kaldırarak konuşmamı sağlıyorlardı. Özeti rahatlıkla çok kirli ittifakın teşhirini yapabildikleri eylemlerinde, görgü tanığı olmam önemliydi.

***

Ne yazık ki ülkemizde demokrasinin katledilmiş olması anlamlı tanıklık için işe yarıyordu. Ülkemiz basını teknolojide İngiltere’nin önünde, renkle, eşantiyonla ayakta kalma yolunu seçmiş, kirli ikili İngiliz ittifakı da söz konusu sağ darbelerinde aynı yoldan yürümeyi seçmişlerdi. Thatcher, İngiliz sol, sendikal hareketlerinin temsilcileri ile birlikte katıldığım Meclis oturumunda hiç çekinmeden alaycı, madenleri kapatmış olmakla övünüyor, Güney Afrika’dan ucuza kömür ithali ile, İngiliz işçilerini işsizlikten kurtardığını iddia edebiliyordu.

Son birkaç günün haberleri içinde istifa etmek zorunda bırakılan İngiltere’nin sağ liberal politikalarının başkanı yerine, güçlü önde görülen erkek adayın birden şansının düştüğünün ilanı, Bayan Liz Truss’ın gösterilebileceği üzerine bir gün öncesinden içime doğmuş gibiydi. Liz Truss siyasetten çok ciddi bir destekle seçilebilirdi. Yeni bir “Demir Leydi” efsanesi, umudu yaratılabilirdi. Yanılmamışım dün seçim sonuçları açıklandığında hep birlikte seçildiğini öğrenmiş olduk. Efsanenin medyatik olarak İngiliz liberal sağının medyatik pazarlanması ile kolayca kazanılabileceği düşünülmüştü.

Kişisel görüşümü sorarsanız, Amerika’nın dünya sağ liberalizmi adına bütün kirli oyunlarında başrol görevini alan İngiltere’nin sağ iktidarları adına bol paralar saçması hiç de yeni bir durum, tablo olmayacaktı. Dünyanın her köşesinde sil baştan oynanmak üzere sahneye sokulan Amerika’nın her tür siyasal oyununda başarılı sınavları kazanmış yandaşı İngiliz sağ liberallerin gücüne güç katılmasını esirgemenin akılcılığı nasılsa tartışılamazdı.

Acaba mı? Senaryo su götürmez gibi. Ancak dünya ölçeğinde, demokrasi oyunlarında sivil diktatörlüklerin patlamasıyla öylesine ağır şeyler yaşandı ki.. İnsanlığın değil sadece, tüm canlıların, dünyanın geleceği adına, sağduyulu bir sürece geçiş yaşanamazsa vay halimize. Ters bir zamanlama için verilen bu kirli savaş oyunlarının bu kez tutturulamayacağı sizce de kaçınılmaz görünmüyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları