Havada Gaz Varsa...

29 Ağustos 2013 Perşembe

Havada gaz kokusu varsa çakmak çakılmaz, ışığın düğmesine bile basılmaz... Patlama kaçınılmazdır. Suriye’de kimyasal silahın kullanılmış olduğu gerçeği, evrensel insan hakları, hukuku bir yana, insanlık adına reddedilemeyecek, dahası tartışılamayacak kırmızı çizgilerden... Gerçekler böylesine tartışılamaz, çıplak olunca Suriye’ye silahlı müdahale kaçınılmaz olgu niteliğine bürünüyor.. “Esad yönetiminin doğrudan sorumluluğu kanıtlansa da kanıtlanmasa da.. “, “BM’den alınması gereken karar alınsa da alınamasa da” noktasında, “gönüllü ülkeler” kapsamında, bal gibi de “ABD’nin gücü, belirleyiciliği” ağırlık kazanmış olarak, en hafifi ile “havadan bombardıman” olasılığı ağırlık kazandığından dün ülkemiz içinde olmak üzere Suriye sınır kapılarından sivil kaçışlarında yeniden patlama gündemdeydi...
Haber değeri olanı ise birbirinin zıddı olasılıklar, kaygılarla Suriye’den yeni çıkışlar dışında, mikrofon, kamera uzatılan sokaktaki Suriyelilerin, aslında Suriye’ye silahlı müdahale olasılığından ciddi kaygı duymak şöyle dursun şimdiden yüz bin cana mal olduğu öne sürülen iç savaş bilinmezliğinden bir tür kurtuluş için adım atılıyor olabilirliği ile, derin nefes almaya çalıştıklarıydı... Aynı umutlu beklentiyi, nefes alışı, ABD eksenli Kosova bombardımanı müdahalesinin yaşandığı günlerde Sırp katliamından kaçmış, Türkiye’ye sığınmış yakınlarım arasında hissetmiştim... İtiraf ediyorum, onların umutlarının uzun süreçte boşa çıkacağına, düş kırıklığına döneceğine inansam, kurulmuş evrensel tuzakları çıplak görebilmeye çalışsam da Kosova’da yaşamak zorunda olanlar açısından başkaca çıkış yolunun olmadığını da görmüş olarak içim sızlamıştı...
Dahası Kosova kurtarılıp geriye dönerlerken uğurladığım akrabalarımın sevinçlerini gözlemlerken salya sümük ağlamıştım.. Onlar kaynaşmanın, vedalaşmanın duygusallığı sanırlarken uzun süreçli nasıl da zor günlere yolculuk yapmakta olduklarını ve öngörülerimdeki karabasanı elbette paylaşmaya kalkışmamıştım. Ölümden kaçıp tek seçenekli yaşama dönüşlerinde söylenebilecek söz yoktu çünkü... Suriye gerçeği, Kosova koşullarından çok daha olumsuz gerçekleri içerse de tüm çıkar taraflarının kendilerine göre aldıkları dersler, deneyimler bağlantılı çok farklı davranışları belirleyen etkenleri var...

\n

***

\n

Irak’ı çok güvenli bir güç operasyonu ile, doğrudan askeri güçleri ile işgal etmeyi seçmiş ABD’nin, dünya güç ve çıkar odağında olarak Suriye’de olabildiğince kısa sürecek bir havadan operasyonu yeğleyeceği yargısı çok güçlü. Sağ liberal ideolojiden deneyimlerine güvendiğim bir uzman gazeteci ABD merkezli özel silahlı güçler operasyonunun amacını; Esad yönetiminin kolunu kanadını kırmak, muhalefetle uzlaşmaya zorlamak” olarak özetliyor. Öngörüsünün tutup tutmayacağını bilemesem de Irak’ta, Afganistan’da alınmış acı derslerin unutulmadığı kuşkusuz... Irak’tan askeri sorumlulukta göreceli kurtulmuş sayılsalar da daha dün iç savaş niteliğini koruyan Sünni-Şii çatışmasında 70 kadar Iraklının ölümündeki doğrudan sorumluluklarını, çıkmazı görmezlikten gelecek halleri yok. Irak’ta durup durup alevlenen iç savaş içerikli ırk-mezhep çatışmalarında son ayların ölen sayısı binleri aşmış sayılamıyorken, aynı dinden inanmış Müslümanlar ibadet yerlerinde dua edenleri cennete gitme adına öldürebiliyorlarken, ekilen kin tohumlarını, başkaları, en çok da bu sözde inanmış Müslümanların ekip biçtikleri gerçeği sırıtıyor olsa da...
Ortak akıl,
“Ortadoğu’ya uzun soluklu müdahale öngörülmüyor. Sadece kimyasal silah kullanılmasına karşı uyarıcı, ders verme niteliğinde çok kısa bir bombardıman, cezalandırma öngörülüyor..” açıklamalarının peşi peşine yapılmasını zorluyor... Suriye’nin havasından, geriliminden yayılan keskin gaz kokusu, dünya çapında dudak uçuklatan bir büyük patlamanın habercisi olduğundan, çakmak çakılmaması, elektrik düğmesine basılmaması için çırpınışlar sürüyor... Tamam da bu güçlü kaygıdan beslenen ortak akıl çıkışları bile, piyasalar düzeninden hemen karabasan haberlerin çıkmasını engelleyemiyor... Kısa süreli kaçınılmaz olasılıklar satın alınınca, saatler içinde petrol fiyatları, doların yükselişleri, başı çekenler arasında Türkiye başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerde piyasaların çalkalanması kaçınılmaz oluyor...
Bizim daha büyük sorunlarımız da var. Emperyal güç odaklarının dünyayı kasıp kavuran, havaya yayılmış, öfke, çaresizlik gazı birikimini görerek ders alıp, ortak akıl üretme çabaları içinde elbette kendi çıkarları öncelikle attıkları adımlar söz konusu... Öfke gazının yoğunlaştığı bölgelerde, sıcak çatışmaların doğrudan tarafı olmaktan bucak bucak kaçmaktalar. Bölge ülkelerine sorumluluklarını yok sayıp
“başınızın çaresine bakın” demeye bakıyorlar. Durumdan pay kapma düşünde iktidarları, bugüne kadar gözü kapalı, öfke gazının içine balıklama atlama siyasetiyle bölgede kazançlı çıkma sevdası içinde oldular. Akıl başa devşirilmezse vay hallerine, vay hallerimize...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları